"Bana yalan söylüyorsun."
"Jimin, güzeller güzeli vitam. Dinle beni, her şey bildiklerinden ibaret değil."
"Bilmediğini söylemiştin." Küçük olan başını olumsuz anlamda salladı, kış artık kapıyı çalmış; sarayda düğün hazırlıkları bir hafta önceden başlanmıştı. Düğün günü gelip çattığında ise işler biraz karışmış, aynı zamanda halkın arasında gezinen katilin söylentileri de artmıştı, vita'yı sinirlendiren ve tartışmalarına sebep olan kısım buydu. Kralı ona yalan söylemişti.
"Bilmediğimi söylemedim Jimin."
"Sen yaptın." Dolu gözleri ile elini siper etti ona doğru Jimin, hissettiği feromonlar canını yakıyordu. Yoongi ona her ne kadar kibar olmaya çalışırsa çalışsın. O bir deltaydı ve sinirlendiğinde kendine sahip çıkması zordu. "Mantıklı sebeplerim vardı." Jimin başındaki beyaz çiçeklerle süslü tacını yere atarken öfkeyle kralına adımladı. "O insanların suçları yoktu, ailemizi birebir öldüren insanlar değiller."
Yoongi, kırmızıya çalan gözleriyle güldü. Öfkesi onu ele geçirmişti çünkü eşi yanında durmak yerine düşmanlarını savunuyordu, yeni güvenini kazanmışken böyle yapmasına anlam veremedi. Üstelik heyecanlıydı da, bugün düğün günleriydi. "Jimin, onlar birebir ailemizi öldüren kişilerin grup üyeleriydi. İkiz kral yok evet, sadece ben varım."
"Canavara dönüşmüşsün, o gece seni gördüm. İnanmak istememiştim." Kral Min, sinirle parmaklarını saçında gezdirerek birkaç adım attı odada. Dışarıda koşuşturan kalabalık dikkatini çekti, pencereye yaklaşmış, halkın beyaz çiçeklerle saray alanında beklediğini görmüştü. "Etrafa bir bak." Elini uzattı küçüğüne, umutla tutmasını beklemişti fakat es geçti eşi onu. Yine de yanına adımlamış, pencereden dışarıya bakınmıştı. Halk vitaları için heyecanlı görünüyordu, onları hayal kırıklığına uğratmayacağına yeminliydi.
"Yoongi." Gözleri krala döndü, kararsızdı. Ona eşi olarak kızardı ama kralına çok fazla sesini yükseltemezdi. Bunu yaptığı anlar olmuştu ama Kral Min, son aylarda ona kıyamaz hâle dönüşmüştü. "Lütfen son ver buna." Delta, yavaşça yere eğilmiş, vitasının az önce yere attığı düğün tacını alarak ona dönmüştü. Güzelliğini sorgular olmuştu, gerçekten çocukluk aşkıyla evlendiğine mi şaşırmalıydı yoksa o kişinin vitası olmasına mı? Kader onun yüzüne bu defa gülüyor diye düşündü. "Düşüneceğim, yalnızca bana güvenmeli ve kararlarımı sorgulamamalısın bebeğim."
Çok olmadı, yaklaşık bir saate tüm halk sevinçlerle şarkılarla kaynaşmaya başlamıştı. Vita'nın onlara şans getireceğine inanıyordu hepsi, belki bu korkudan kurtulur ve huzur içinde yaşarlardı. Öte yandan omegalar özgür hissettikleri ana minnettardı, kendilerini temsil ederek gelmişlerdi bu saraya. Yanlarında bir alfa ya da eş, herhangi bir aile ile gelme kuralı konulmamıştı. Bu düğün, onlara söz hakkı sunulan bir düğündü ve bu emri veren tek kişi ise Min Jimin'di.
Halkın çoğu Vita'yı bilmiyordu, tanımıyorlardı da. Çünkü kralın soyundan gelen hizmetkâr yemin törenine alınmamıştı çoğu insan. Herkes dilden dile anlatılan, parlak altın saçlı, büyüleyici bir gülümsemeye sahip oğlanı merak etmiş durmuştu bugüne kadar.
Kral'ı kendine bağlamakla kalmamıştı, omegaların yetkisine sahip olmuştu. Üstelik bu emri bizzat Kral Min vermiş, eşinin emirlerine ayak uydurulması gerektiğini tüm krallığa iletmişti. Halkın arasındaki fısıldaşmalara göre tam cümle şuydu; "Onun emri benim emrimdir, ona gelecek zarar bana gelmiş demektir. Koruyup kollayacağınız iki kralınız var, ama benden önce artık gelecekteki veliahtlarımın vita'sını koruyacaksınız."
Açık söylemek gerekirse, tüm omegalar onu sevmişti, henüz görmemişlerdi. Aslında buna gerek bile yoktu, Vita hakkında kimse tek kötü bir kelime etmezdi. Herkes ona özenir ve iyiliğini dilerdi. Halkın bir anda ona bu kadar alışması konusunda şaşkındı Jimin. Elinden geleni yapmak istiyordu.
Surlar çalındı, halk sessizleşti. Bir kez daha çıktığı saray balkonunda bu defa dizleri üzerine çökmemişti, onun aksine tüm halkı onu ve kralını selamlamak adına dizleri üzerine çökmüştü. Bu görüntüye alışık değildi ama yabancı da değildi. Halk selamlamayı bitirdiğinde birçok fısıldaşma oldu, insanların gözleri parlıyor, onun bir melek olup olmadığını tartışıyorlardı.
Kral Min, Eşine dönerek selam verdiğinde herkes bu büyüleyici anı izlemeye koyulmuştu. Jimin, eşine selam vererek karşılık verirken yüzükler getirilmişti. Kraliyet ailesine ait yüzükler sonunda sahiplerine ulaşırken, Yoongi gözlerini eşinden ayırmadan takmıştı yüzüğü ona.
"Yemin ederim Min Jimin, sonun sonum olsun."
"Yemin ederim Min Yoongi, sonun sonum olsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ignotus peverell, myg&pjm
Fanfictionİkiz Kral lakabıyla bilinen ve tüm dünyayı korkutan Kral Min'in bu lakabı almasının bir nedeni vardır; "Efsaneye göre geceleri ikiz kardeşi suç işleyen insanları acımasızca katleder ve onları halkın görebileceği yerlere koyarmış. İnsanlar onun Ölüm...