Yarım Kalan Umutlar-2

1.5K 63 10
                                    

Ilgaz ve Ceylin arabaya binip emniyete doğru sessizce yol alırlar. Az önce yaşadıkları duygusal anın ardından ikisi de konuşma gereği duymamışlardır. Ilgaz evde söz verdiği gibi yoldan emniyete götürmek için herkese simit alır ve emniyete geçerler. Emniyette tüm gün ellerindeki delilleri birleştirip Yekta için bir soruşturma dosyası hazırlarlar. Artık bundan sonrası Pars'ın ellerindedir.
******

Ceylin haftalardır üzerinde olan gerginlik ve son günlerin yorgunluğu ile tüm gün dokunsalar ağlayacak kadar duyguları yoğun halde çalışmıştır. Ilgaz Ceylin'in bu duygusallığını fark etse de ara ara onun sırtını sıvazlamak ve onu dinlendirmek haricinde elinden başka bir şey gelmez. Normalde ikisi de günün yorgunluğunu birbirlerine sarılıp, kanepelerinde gün sonu değerlendirmesi yaparak atarlar ama artık ayrı oldukları için sanki 3 haftadır nefessiz kalmış gibi hissediyorlardır. Ilgaz en azından dün gece biraz da olsa nefes alabildiğini hissetmiştir ve Ceylin'in de böyle düşünmüş olmasını umarak Ceylin'e bakar. Haftalardır uğraştıkları şeyin artık kendi elinde olmadığının bilincine ancak varan Ceylin boş gözlerle, kendine bakan Ilgaz'a bakar. İçindeki yük yerini neredeyse gözyaşlarına bırakacaktır. Burada olmaz diye düşünür Ceylin. Etrafı bir sürü insanla çevriliyken ağlamak istemez. Bu yüzden yanında kendini rahat hissettiği tek insana, Ilgaz'a "Biraz yürüyelim mi?" der.

Ilgaz kadının oturduğu sandalyenin önünde eğilir ve elini tutarak "Tabii." der. Ceylin'in böyle durumların sonucunda kalabalıktan uzakta, sessizce ağlamak istediğini bildiği için elini bırakmadan arabaya doğru götürür onu. Ceylin kendini Ilgaz'ın kontrolüne bırakmış bir şekilde onu takip eder. Koridorda ilerlerlerken aklına Ilgaz'a karşı duygularını fark ettiği o gün gelir, babasının sorgu odasında İnci'yi dövdüğünü söylediği; Ilgaz'ın Ceylin'i emniyetin arka kapısından çıkardığı gün. Kulaklığını açıp ona verdiğinde Ilgaz'ın gözlerine bakmış, onca suça tanık olmuş bu adamın bu denli şefkatli bakışına nasıl da sinirlenmişti. Bir gece önce sokakta, içindeki tüm karanlığı görmüş, gördüğünden korkmayıp ona sarılmış ve hala sunmaktan geri durmadığı şefkati onu hayrete düşürmüştü. Ilgaz'a doğru karşı koyamadığı çekimin tüm bedenini sardığını hissedip sinirlenmiş, öfkesini kendinden uzaklaştırmasını sağlama ümidiyle Ilgaz'a yönlendirmişti. Her zaman olduğu gibi...

Ilgaz, Ceylin'i arabaya doğru götürmek üzere emniyetten çıkartır. Arabaya binerler ve Ilgaz Ceylin'in tam olarak neye ihtiyacı olduğunu bildiğinden hiçbir şey söylemeden arabayı sahile doğru sürer. Ceylin arabanın ön koltuğuna oturur ve kötü hissettiğinde hep yaptığı gibi kolunu pencere boşluğuna yaslayarak kafasını dışarıya çıkartır. Kendini sıkışmış hissettiği her anda Ilgaz'la yaptığı küçük araba gezilerini hatırlar. Bu gezilerin ilkini ona ilk sarıldığı akşam; sonuncusunu ise Zafer'in ölümünden sonra aile evinde kaldıkları ilk gece, Ceylin'in Gül'ün öldüğünü sandığından sonra yapmışlardı. Ilgaz, Ceylin'i sakinleştirdikten sonra kadına montunu giydirerek arabaya bindirip sahile götürmüş ve orada uzunca bir süre birbirlerine sarılarak sessizliği paylaşmışlardı.
Ceylin tam bunları düşünürken Ilgaz'ın arabayı sola doğru kırmasıyla kendine gelir. Ilgaz'ın sahile doğru gitme planı olduğunu anlar ve adamın ona iyi gelecek her şeyi böylesine kusursuz şekilde bilmesine içten içe sevinir.

Araba durduğunda Ceylin hiçbir şey söylemeden arabadan inerken Ilgaz'a "Bana nelerin iyi geldiğini çok iyi biliyorsun." der ve adama utangaç bir gülüş sergiler. Ilgaz Ceylin'in kısa ama etkili bu gülüşünü görünce kadının onun evinde misafir olarak kaldığı günlerdeki küçük flörtleşmeşlerini hatırlar. O zaman da tıpkı şimdi olduğu gibi aralarındaki hisler henüz açığa çıkmamıştı.

Ceylin Ilgaz onu takip ederken, sessizce sahilde seçtiği bir banka oturur. Ilgaz yavaş hareketlerle Ceylin'in peşinden giderek, aralarında neredeyse hiç boşluk kalmayacak kadar yanına oturur. Ceylin'in gözlerinden yaşlar dökülmeye başladığı sırada, Ilgaz Ceylin'e doğru sağ kolunu açarak Ceylin'in göğsüne yatmasını bekler. Ceylin alışkın olduğu bu teklife hiç yabancılık çekmeden karşılık verir. Bir süre bu şekilde otururlar. Ceylin kendini daha iyi hissettiğinde, derin bir nefes alarak "Biliyor musun... Neyse, boş ver!" diyerek konuyu geçiştirir.

YARGI | Tanıdık Bi' MelodiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin