Ayrılışının ikinci gününde At sürdüğü esnada duyduğu çığlıklar sonrası atını yolun bir kaç metre kenarına, çalılıkların bol olduğu bir yere bağladı. Önüne öğününü koyduktan sonra sessiz adımlarla sesin kaynağına doğru ilerlemeye başladı. Yalvaran ve çığlık atan bir kadın, ölümüne dayak yiyen bir adam ve canice kahkahalar atan haydutların sesi birbirlerine karışmıştı. Bumin, yayını eline alıp ilk okunu eline aldı. Olay yerini gördüğünde ilk günkü kinini diri tutmaya devam etti.
İlk gördüğü şey at arabasına bağlı olan iki atın korkmuş, canhıraş bir şekilde kaçmaya çalışıyor ikişer haydudun ise onları zapt etmeye çalışıyor olduğuydu. Gözleri iyice kısılırken bakış açısına kolları haydutlarca tutulan ve her haliyle lider olduğu belli olan haydut tarafından dayak yiyen zayıf bir adam girdi. Ancak dayak yiyen adamın direnişi birilerini koruduğunu belli ediyordu.
''Ben! sana! direnme! demedim! mi!'' Haydut her kelimesi sonrası adamın karnına son gücüyle bir yumruk atıyor, arada bir de diz atmayı ihmal etmiyordu. Bumin'in harekete geçmemiş olmasının sebebiyse adamın koruduğu kişilerin emniyette olup olmadığını bilmiyor oluşuydu. Bumin bu kısa sürede adamların açık bıraktığı, rahat oldukları için savsakladığı arka kısma doğru ilerlemeye başladı. Aynı zamanda da olayı izlemeye devam etti. Haydut adamı yaklaşık 10 saniye dövmeyi bıraktığında adam ağzından kan tükürdü, gözlerine kaçan ter-kan karışımından dolayı bir kaç kere kırpıştırdıktan sonra zorlukla konuştu.
''S-sana oğlumu kaçırmadığımı söyledim Memo, sadece karım ile beraber komşu köyü ziyarete gidiyorduk!'' Adam tekrar ağzını açacakken Memo adamı dövmeye devam etti. Ancak bu iki cümle Bumin'in aldığı kararın gayet yerinde olduğunu kanıtladı. Arkada, at arabasının arkasına yaklaşırken çalılara saklanan ve yumruklarını sıkmış 4-5 yaşlarında bir erkek çocuğu gördü. Ses çıkartmadan yürüyerek çocuğun arkasından yaklaştı. Sol eliyle ağzını kapatırken güven verici bir ses tonuyla konuşmaya başladı. Çocuk önce çığlık atmaya çalıştı, bir nebze sakinleşip Bumin'i dinlemeye başladığında genç adam konuştu. ''Sessiz ol evlat, aileni kurtaracağım. Seni götürdüğüm yere geç ve bu adamların ölüşüne üzülmemeye çalış.'' Ardından çocuğu bir kaç metre uzağa, bölgeyi gören fakat bölge tarafından kolayca fark edilmeyecek bir çalılığın arkasına bıraktı. Bütün bunları yapışı yaklaşık 30 saniyesini almamıştı.
Bu 30 saniyede at arabasından bir kadın çıkartılmıştı. Çok güzel değil, hatta yıllardır aç olduğu için çirkin bir kadındı. Ancak başında duran düşük rütbeli haydut bu durumu umursamıyor, arada onu liderinin görüp görmediğini kontrol ederek her fırsatta kadını taciz ediyordu. Gerizekalı kendisini o kadar kaptırmıştı ki kadın Bumin'i gördüğünde vermemesi gereken bir tepki verip Bumin'i açık etmiş olmasına rağmen adam tekrar dayak yiyen kişiyi izlemeye, haydut liderinin ona bakıp bakmadığını kontrol etmeye başladı.
Bumin son 4 aydır eğitimlerde hiç adam öldürmediğini fark etti. Bölük arada bir de olsa haydut avlıyorken çocukluğundan beri sürekli ölüm gören Bumin uzun yıllar sonra adam öldürmediği ya da ölüm görmediği çok uzun bir süre yaşamıştı. Özellikle bu gelişmemiş yerde yüksek seviyeli bir savaşçıyken insanları öldürmeyi meslek edinmek çok yaygınken bu genç adam hak etmediğini düşündüğü kimseyi öldürmüyordu. Yüzünde yarım bir gülümseyiş varken adamın boğazının tam ortasına kılıcını sokup çıkarttı. Adam öyle temiz bir şekilde ölmüştü ki ses bile çıkartamamıştı. Adamı omzundan tutarak yere yatırdı, kadına ''sessiz ol, kocan da hayatta kalsın.'' Diyerek eline yayını aldı.
Tam bu esnada dayak yiyen adam yere düşmüş, kıvranırken haydut lideri konuştu. ''Demek çocuğun burada değil ha? İyi! Buradaki her adam teker teker karının üstünden geçtiğinde bakalım çocuğun saklandığı yerden çıkacak mı!'' Esasında haydutlar buydu. Her türlü suçu işleyen, insanoğlunun resmen içindeki canavarı ortaya çıkarttığı haliydi. Bencillik, açgözlülük, kin ve nefretin hakim olduğu haydutlar işte bu şekilde kıtada en büyük güç haline gelmişti. Bumin Pars'ın dolduruşu yeteneğini aktif ettiği saniye ilk okunu liderin sol gözüne attı. Ardından hızlı hareketler ile birbiri ardında okları fırlatmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sürgün - Genç Efendi
Viễn tưởngİnsanoğlu hiçbir zaman kibrini yenemedi. Öyle ki teknolojinin zirvesine çıkıldıkça ulus devletler yıkılmanın eşiğine geldi, Şirketler Konfederasyonunun giderek gezegeni baskı altına aldığı yıllarda 5. Dünya savaşı gerçekleşti. Bir tarafta merhamet y...