Bumin generalleri okuduktan sonra yutkundu. Haydut generalleri hakkında bildiği şey en az 20 haydut liderinin başını çektikleriydi. Bu da haydutların sayısının kampların da bu birliklere katılımı ile beraber yüzbinlerle ölçüleceğini gösteriyordu. Derin bir nefes vererek mektubu meraklı bir ifadeyle kendisine bakınan onbaşıya uzattı. Bölük mektubu teker teker okuduktan sonra Alayen mektubu kamp ateşinde yaktı.
Genç kumandan Vein'in yolladığı kutuyu araladı. Kutuda Mavinin bir kaç tonu ve klanın arması bulunan kıdemli nişanı ve bir sarı boyutsal yüzük bulunuyordu. Yüzük kimseye bağlı olmadığı için herhangi bir işleme gerek kalmadan içeriğini incelemeye başladı. İçinde bir kaç on mavi altın, muhafızlar için gereken keseler ve parşömenler bulunuyordu. Altınları mavi altın boyutsal yüzüğüne, muhafız gereçlerini de onun için olan boyutsal yüzüğüne aktardığı esnada ondan bir şeyler duymayı bekleyen bölüğüne döndü.
"Farklı bir muhafız işleyişi yaşamak zorunda kaldığınızı ve daha yeni yeni memnuniyet kazandığınızın farkındayım. Ancak başa gelen çekilir, olaylar giderek kızışıyor." Genç adam dostlarının gözlerine birer birer bakarak konuşmasını sürdürdü. "Bundan sonra Uhtred çavuş, hepiniz birer onbaşısınız. Milislerden ikişer muhafız seçeceksiniz ve çavuş sizleri denetleyecek. Her ay duruma göre birer milisi daha muhafız olarak alacak ve işçi alımlarını arttıracaksınız. İlk ay sizi denetlerken asayişi de kontrol edeceğim. Tüm bunlar olurken ufak bir nüfus artışına gideceğiz. Bir ay sonra ise Doğu'da, at ile iki haftalık mesafede olan haydut kampını yok edeceğim!" Bumin'in ani kararıyla şaşıran Çavuş bir kaç saniye mırıldandıktan sonra kendisini tutamadı. "Kıdemli muhafız, bu işlem tam olarak nasıl olacak?! Haydutların nüfusunun onbinleri vurduğu ve liderlerinin bir usta savaşçı olduğunu biliyoruz. Bu resmen intihar, liderlere danışmak zorundayız!" Genç adam çok sık takınmadığı sert ifadesini takınarak daha yeni çavuş olan Uhtred'e döndü. "Kıdemli muhafız olduğumu unutma çavuş! Buna mecbur olduğumu ikimiz de biliyoruz, bana yardımcı olmak istiyorsan yerleşkeyi benden de hızlı geliştir! Talimatlarım doğrultusunda şu yeni demirci çocuk üretim yapacak, eğitimler devam edecek. Kurtardığım her köylüyü buraya yollayacağım, kodum İhtiyar adına olacak.''
Günün ilerleyen saatlerinde milislerin arasından içlerinde Gundur'un da bulunduğu, seçilen 20 adam aldıkları muhafız taşları ile muhafızlığa ilk adımını attı. Artık Uhtred bir çavuş, Conrad, Pavel, Bagatur, Eduard, Stefan, Raymond, Gabriel, Ingrid, Rosalie ve Beatrice ise birer onbaşı olmuştu. Ortalama 3 yıldır beraber atlattıkları maceralar bu 12 kişiyi birbirine aile bağlarından da fazla bağlamıştı. Bumin'in onbaşı olduğu dönemler bir çavuşun yönettiği 3 bölüğün üyeleriydiler. Ancak savaşlar ile yoğrulan üç bölükten geriye bu 12 kişi kaldı, Bumin onlara Çavuş olurken Uhtred onbaşıları oldu. Bu şekilde bir tam bölük ortaya çıktı. En nihayetinde zaman hiç bir şeyin aynı kalmadığını, değişmeyen tek şeyin değişim olduğunu bir kez daha gösterdi.
İlerleyen üç gün boyunca Bumin'in talimatı ile madene 100 yeni işçi ortalama 5 er gümüş maliyet ile işlerini bırakmalarını ya da iş imkanını duymalarını sağlayarak getirildi. Ayrılan 20 işçinin yerini gayet iyi doldurdular. Bu işçi/milislerin farkı şuydu; Artık fakir, hayatta kalmak için gelen köylüler yerine şehirlerden, civardaki işgüçlerinden çağırılan bu işçilerin hem gelişim düzeyleri hem de iş bilgileri daha yüksekti. Diyarın hiç bir yerinde bu kadar yüksek maaş, kaliteli yemek, yüksek prim ve mesai yoktu. Ne kadar çalışırsan o kadar fazla kazanabiliyordun. Kim böyle bir iş istemez ki? Büyük işe alım harici her gün yaklaşık 5 kişi işe alınıyordu zaten. Aşırı işçi alımı sonrası maaşlar sabit, 3 gümüş olarak kaldı. Ayrıca artan muhafız sayısının kolaylığı ile sadece aylık maaş için duran, kötü niyetli işçiler tespit edilmeye başladı. Kurulan sistem ile sürekli artan bir işçi sirkülasyonu oluştu. Yerleşke hanlarda, ahırlarda, köylülerin ve soyluların evlerinde, kısacası her yerde duyulmaya başlandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sürgün - Genç Efendi
Fantasíaİnsanoğlu hiçbir zaman kibrini yenemedi. Öyle ki teknolojinin zirvesine çıkıldıkça ulus devletler yıkılmanın eşiğine geldi, Şirketler Konfederasyonunun giderek gezegeni baskı altına aldığı yıllarda 5. Dünya savaşı gerçekleşti. Bir tarafta merhamet y...