✓²³

2.6K 159 44
                                    

Her şey masal gibiydi, veya uyanmak üzere olduğum güzel bir rüya. Ne olursa olsun, her şey mükemmeldi.

Taehyung beni ziyaret etmişti o akşam yine. İnanılmaz güzel vakit geçirmiştik fakat çok durmadan gitmek zorunda kalmıştı. Öte yandan isimsiz söylediği gibi bir daha bana yazmadı. Fakat elimden gelen bir şey yoktu. Eminim ona kendi rızamla yazmam onu daha da çok üzecekti ve ben bunu istemiyordum.

Ben sadece sevmek sevilmek ve hissetmek istiyordum.

Ama bazenleri...

Büyük bir boşluğa düşüyordum. Tamam, Taehyung'la her şey tamamiyle mükemmel. Ama öte yandan kaybettiğim arkadaşlıklarım beni derinden üzüyordu.

Sonra düşünüyordum, tüm bu kayıplar Kim Taehyung için değer miydi? Cevabımsa her zaman evet oluyordu.

Bir kere hafta sonu Taehyung'la beraber tatile gittik. Deniz kıyılarını ne kadar çok sevdiğini öğrenmiştim o zamanlar. Fakat deniz kıyısını ne kadar çok seviyorsa, denize girmekten de o kadar korkuyordu.

Fakat o Kim Taehyung'du. Onunla dalga geçmek tüm gün suratsız bir adamla deniz kıyısında dolaşmak demekti.

Böylece gizli saklı ilişkimizi aylarca sürdürdük. Fakat, her güzel şeyin mutlaka bir sonu olurdu.

Mayıs aylarının başındaydık, havalar güzeldi. O gün güzel olan tek şey havaydı.

Lisa'yla bir süredir konuşmuyorduk fakat bir gün bana bir mesaj yazdı.

lisa
jennie
müsait misin
ya da siktir et
yanına geliyoeum
çok kötüyğm

jennie
lisa
neyin var
iyi misin
gel
bekliyorum

Lisa'nın yazdığı şeyle birlikte aylardır bedenimi terketmiş olan gerginlik duygusu tekrar beni ele geçirmişti. Evin içinde bir sağa bir sola dolanıyor, aklımda bir sürü senaryo dönüyordu. Sanırım en kötü senaryo da bizi öğrenmiş olmasıydı.

Sonunda kapı çaldığında odadaki turuma son verip kapıyı açmaya gittim. Kapıyı açtım ve Lisa'nın sararmış yüzüyle karşılaştım. Lisa beni görür görmez kollarını boynuma dolayıp ağlamaya başladı.

"Hey, sakin ol... Lisa... Hadi içeriye girelim..."

Bir yandan onu sakinleştiriyor, bir yandan da içeriye götürüyordum. Tekli koltuğa oturtup karşısında geçtim ve ağlamasının geçmesini bekledim.

On dakikanın sonunda, Lisa sonunda sakinleştiğinde endişe dolu sesimle, "Ne oldu?" diye sordum.

Lisa biraz halıyı inceleyerek sessizce düşündü. Sonrasında, yavaş ve uzun bir şekilde anlatmaya başladı.

"Seninle en son konuştuğumdan beri Jungkook'la görüşmüyordum... İlişkimizi kesmek istemiştim, onu istiyordum fakat yanlıştı işte."

Derin bir nefes aldıktan sonra anlatmaya devam etti.

"Ama son birkaç haftadır boşluğa düştüm... Ve Jungkook'la tekrar yazışmaya görüşmeye başladım. İlgisini seviyordum, son zamanlar babam bile bana ilgi göstermez oldu, sevgilisi var sanırım..."

Suçlulukla başımı eğip parmaklarımla oynayamaya başladım. Fakat o tekrar anlatmaya başladığında tamamen odağım o olmuştu.

"Biz iki hafta önce yine beraber içtik, bu sefer ben teklif ettim... İkimiz de sarhoşken ve ikimiz de ne yaptığımızı bilmezken yine beraber olmuşuz... Sabah kalktığımda ne kadar pişman olduğumu bilemezsin..."

Araya bir daha sessizlik girdi. Hikayenin tamamını anlatmasınu bekliyordum böylece yanlış bir tepki vermezdim.

"Ondan sonraki birkaç gün normaldi fakat son iki haftadır şiddetlenen karın ağrılarım beni şüphlendirdi..."

Nefesimi tuttum.

"Eczaneden alıp hamilelik testi yaptırdım fakat tatmin olmadım, hastaneye gittim."

Hatıraları aklına gelince tekrar ağlamaya başladı, bu sefer hıçkıra hıçkıra değil de sessiz sessiz ağlıyordu.

"Ne yapacağım ben Jennie? Babam böyle bir şeyi duyarsa beni asla affetmez!"

Başını dizlerine koyup omuzlarını titrete titrete ağlamaya başladı. Diyecek bir şey yoktu. Ne dersem diyeyim bu sonucu ne değiştirir ne de Lisa'yı ikna ederdi.

Sessizce yanına çömelip omzunu sıvazlamaya başladım. Böylece daha da çok ağladı. Daha da ağladı. Ağladı. Sadece ağladı.

Gözlerini ilk gördüğümde farkettiğim tek şey pişmanlık ve korkuydu. Yaptıkları yüzünden pişmandı, sonuçları yüzünden korkuyordu.

O sırada beklemediğim bir anda kapı çaldı. Lisa sessiz ağlayışlarına devam ederken yavaşça sendeleyerek kapıyı açmaya gittim.

Sessiz evde kapı sesi büyük bir gürültüye yol açarken kapının ardındaki gürültü daha şiddetliydi.

Kapıyı açtığımda, Taehyung elinde sıkmaktan buruşturduğu kağıtla birlikte gözlerinde daha önce hiç görmediğim bir öfkeyle bana bakıyordu.

Kapıyı açar açmaz, öfkesinin kokusu etrafa büyük bir korku saldı. Elindeki kağıdın ne olduğunu tahmin ediyordum, keşke etmeseydim.

Yine daha önce duymadığım kadar gerici ve korkunç bir ses tonuyla sordu.

"Burada mı?"

Sonuçlarının ne olduğunu bilmediğim bir andaydım. Ne yapsam kestiremiyordum, düşünemiyordum bile.

Ben hala aval aval kapıdan destek alarak Taehyung'a bakarken o adeta bir rüzgar gibi önümden geçip içeriye girdi.

Siktir, dedim o an. Siktir.

💀💀yazarken tukendim ya bu nedir.

neyse bolum hakkinda ne dusunuyorsunuz... ben bolum hakkinda dusunmeyi reddediyorum

gorusuruz ya ama gorusmesek dahaiyi..

i love ur dad. taennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin