3 yıl sonra, Paris.
Sabah telefonun çalmasıyla uyandım. Coralie arıyordu. Sanırım yine alarmı duymamıştım ve işe geç kalacaktım.
Telefonu açıp, "Geliyorum!" dedikten sonra konuşmasına izin vermeden hızlıca hazırlanıp evden çıktım. Kahvaltı bile yapamamıştım. Her gün böyle oluyordu gerçi.
Evin biraz ötpastaneye uğrayıp kruvasan almak istedim. Her gün ya sabah ya da iş çıkışında pastaneye uğrardım. Taze ve sıcak kruvasanları her şeye bedeldi.
Pastaneci amcaya, "Günaydın!" dedikten sonra ne isteyeceğimi bilmesine rağmen, "Çikolatalı kruvasan alabilir miyim?" dedim.
Beş dakikalık bekleyiş sonrasında sonunda kruvasanım hazırdı ve paketleniyordu. O sırada kapı tekrar açılıp örtüldü.
Ben poşetin içine koyulmuş kruvasanımı alıp parasını öderken arkamdan bir ses geldi, "Ben de aynısından alabilir miyim?"
Tanıdık sesle kaşlarımı çatıp arkamı döndüm, kalbim uzun zaman sonra ilk defa heyecandan böyle atıyordu.
Gözlerim gözlerini bulduğu zaman küçük çaplı bir kıyamet koptu kalbimde.
Zaman durdu. Gitmem gereken bir işim, yemem gereken sıcak bir kruvasanım yokmuş gibiydi. Gerçeklikten kopmuş, hayal dünyama geçmiştim sanki.
"Taehyung?"
Ağzımdan üç sene sonra onun adı çıktığında tüm vücudum tutmaz oldu. O an düşüp bayılabilirdim fakat bunu yapmadım. Yıllardır ondan bahsederken o derdim. Adı yoktu.
Ama şimdi o vardı, buradaydı. O buradaydı. Saçlarına biraz aklar düşmüştü. Sakallarını kesmişti. Yüzünün tamamı birkaç santim ötemdeydi şimdi. Kokusu mu tüm pastaneyi sarmıştı, benim mi burnum tüm kokular arasından onunkina ulaşmıştı?
Bir şey demeyip öylece bakıyordu. Biliyordum, gözlerine bakıp anlamamı istiyordu fakat ben artık hislere körleşmiştim. Eskisi kadar iyi anlayamazdım onu.
Bir şey demesini bekledim fakat demedi. Ben de öyle, hiç onu görmemişim gibi geçip gittim. Ağlamadım, gözlerim bile dolmadı ama kalbimde harekete geçen küf tutmuş hisler göz bebeklerimin titremesine neden oldu.
İçimden 'boşver, boşver, boşver...' diye mırıldanıyordum. Biliyordum ki salsam yine düşüne düşüne kendimi mahvedecektim.
O gün işten hiç verim alamadım. Aklıma karma karışıktı. Ne kadar aklımdan atmaya çalışsam da nereye baksam onu görüyordum sanki.
Gözlerimi kapatıyordum ve gözümün önünde o vardı.
Nefes alıyordum ve kokusu burnuma geliyordu.
Birileri bir şeyler anlatıyordu ama ben onun sesini duyuyordum.
Gün bittiğinde, rahat bir nefes alıp çıkmak için hazırlanmaya başladım. Coralie bana gelip, "İyi misin?" diye sordu. Bugünkü halim alışık olmadığı bir şeydi. Benim de öyle. Uzun zamandır dalgın olduğum bir an olmamıştı.
Hayatım tamamen güzel giderken yine gelmişti işte. Bilerek yapıyordu sanki.
Durakta otobüs beklerken bir yandan da akşam ne yesem diye düşünüyordum. Belki de pizza siparişi vermeliydim. Belki de... belki de...
Ah, aklımı dağıtma çabalarım işe yaramıyordu. Başımı kaldırmasam bile ayakkabılarından onu tanıyordum, yanımda duruyordu sessizce.
Telefonumu açıp telefonumla ilgileniyormuş gibi yapıyordum ki onu fark etmediğimi zannetsindi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i love ur dad. taennie
Fanficjennie, arkadaşının babası taehyung'a duymaması gereken bir ilgi duyuyordu. 270822-011022