Taehyung hızlı bir şekilde içeriye girdikten sonra, kapıyı kapatıp ben de arkasından girdim.
Lisa'ya bakıyordu. Sessizdi fakat bu sessizliği daha çok fırtına öncesi sessizlik gibiydi.
Kapının önünde durmuş bir Taehyung'a bir de Lisa'ya bakıyordum. Taehyung sinirle elindeki buruşturduğu kağıdı açıp Lisa'nın gözünün önüne tuttu. Lisa'nın ağlaması şiddetlenerken, "Bu ne!" diye bağırdı.
Sesiyle olduğum yerde titrerken bir adım onlara yaklaştım. Ne olacaktı bilmiyordum fakat kötü bir şeyin olmasını engellemeliydim.
Lisa'nın önüne çömelip titreyen elleriyle kağıdı bir kez daha Lisa'nın gözüne sokmak istercesine açtı.
Lisa hala ağlıyor ve hıçkırıkları yüzünden konuşamıyordu bile. Taehyung Lisa'nın gözlerine bakıyordu fakat görmüyordu. Boş bakışlarla kağıdı hala gözünün önünde tutuyor, inanmak istemiyor gibiydi.
Yavaşça onlara yaklaşıp Taehyung'un kolunu tuttum. Kendinde değildi. "Taehyung... Kalk, balkona gidelim..."
Duymuyordu. Tüm duyuları durmuştu. Ne duyuyor, ne hissediyor, ne de görüyordu.
Elindeki kağıdı çekip boşta kalan parmaklarını tuttum. Tüm gücümle onu kendime çekip ayağa kaldırdım. İkisi aynı yerde bulunmamalıydı. İstemedikleri şeyler diyebilir, yapabilirlerdi.
Taehyung'u mutfaktaki balkona götürüp oturttum. Kapısını kapatıp önünde çömeldim. Gözlerindeki dehşet, korku ve öfke onu yabancılaştırmıştı.
Ellerini tutup, "Taehyung..." dedim.
Gözleri önce ellerimize, sonra gözüme dokundu. Gözlerinin dokunuşu tüm vücudumu sarsarken hareket dahi etmedim.
"Taehyung, kendine gel!" dedim. Sesim yükselmişti. O kadar gerilmiştim ki, o kadar ne diyeceğimi bilmiyordum ki...
"Jennie, bebek..." dedi. Önce bakışları, sonra elleri gevşedi. Sanki ruhu bir yerlere uçmuş, tekrar bedenine kavuşmuş gibiydi.
"Taehyung, şaşkın olduğunu biliyorum. Ama sen onun babasısın! Ona şu an destek olman lazım, tamam mı? Şimdi içeriye gideceğiz. Düzgünce konuşacağız."
Taehyung bilincinin yeni gelmesi şaşkınlığıyla başını salladı. Beraber balkondan çıkıp içeriye tekrar girdik. Lisa dizlerini karnına çekmiş ve kollarını bacaklarına dolamış öylece oturuyordu. Gözleri kızarıktı, göz altları bir saatte on kat çökmüştü.
Taehyung Lisa'yı gördüğünde gözündeki o yabancı ifade tekrar kara bir bulut gibi Taehyung'un gözlerinde yer ederken Taehyung, Lisa'ya daha fazla bakamadan dış kapıya gitmiş, kapıyı sertçe kapatıp çıkmıştı.
Taehyung büyük bir adamdı, ne yapması gerektiğini bilirdi. Fakat Lisa şu an tamamiyle çaresizdi. Ona yaklaşıp sarıldım. Bacaklarına doladığı elleri belimde yer ederken omuzlarının titremesiyle tekrar ağlamaya başladığını anladım.
"Halledebiliriz, tamam mı? İstemediğin hiçbir şey olmayacak Lisa, kimse seni istemediğin bir şeye zorlamayacak... Eminim baban senin her kararında yanına olacaktır..."
"Gördün mü Jennie, babamın bakışlarını gördün mü?"
Çatallı çıkan sesi onu tekrar ağlamaya iterken istemsizce benim de gözlerim dolmuştu.
Görmüştüm. Gözlerindeki o ifadeyi görmüştüm.
Akşama kadar Lisa'yla oturduk. Ağlaması durmuş, kabullenme aşamasına gelmişti. Bundan sonra düşünecek, ne yapması gerektiğini karar verecek ve kararı doğrultusunda hareket edecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i love ur dad. taennie
Fanficjennie, arkadaşının babası taehyung'a duymaması gereken bir ilgi duyuyordu. 270822-011022