✓²⁶

2.4K 174 47
                                    

O günden sonra her şey yine aynı sıkıcılığa dönmüştü. Tek fark Taehyung ve Lisa'yı merak ediyordum.

'Arkadaşlarımın güzel ziyareti'nden sonra direkt isimsize yazmıştım, ama tabii ki beklendiği gibi yine kaçmıştı.

Sonrasında onun mesajlarına cevap vermedim. Ona en başında güvenmem aptallıktı zaten ve o zamanlardan bunu biliyordum.

Taehyung'sa, bir haftadan beri ya kısa cevaplar veriyor, ya da hiç cevap vermiyordu. Gerçi cevap verse de saatler sürüyordu.

Pazar günü hiç yataktan kalkmak istemedim. İçimden gelmedi. Telefonumdan öylece bir şarkı açmış yatakta dönüp duruyordum. Fakat en sonunda kendimle ve açlığımla savaşamayıp kalktım.

Güzel sayılabilecek bir kahvaltı sonrası evi toparlamak istedim. Son zamanlarda her gün yaptığım şey, evi toparlarken bir şekilde kafam dağılıyor ve moralim her zamankinden daha iyi oluyordu.

O gün tam iş yapmaya başlamışken zil çaldı. Her hangi bir şeyin kargosu diye düşünerek kapıya gittim.

Aynen, kargoymuş. Getiren de sebepsiz sinirli Kim Taehyung. Kargom da muhtemelen iyi şeyler değil.

"Taehyung..." dediğimde hazırcevap bir şekilde, "İçeri almayacak mısın?" dedi. Kapının kenarına geçip içeri girmesi için alan açmış oldum.

Ayakkabılarıyla içeriye girdi... daha dün akşam silmiştim...

Derin bir nefes alıp kapıyı örttüm ve onun arkasından içeriye girdim. Koltuğun ucuna oturup yüzüne baktım. "Nasılsın?"

Arkasına iyice yaslanıp yüzüme baktı. Sünger gibi içime çekildiğimi hissettim...

"Direkt konuya gireceğim."

O kadar konuşulacak kötü vardı ki, hangisi diye düşünmeden edemedim.

"Lisa hamile olduğuna göre biyolojik olarak bir ilişkiye girmiş olması gereklidir. Hamilelik de yaklaşık iki hafta sonra belli olduğu göz önüne alınırsa, benim neden bu ilişkiden önceden haberim olmadı?"

"Benim oldu mu sence?"

Aklıma ilk birliktelikleri geldi. Belki o zaman söyleseydim...

Ne olurdu ki? Taehyung Lisa'yı odaya mı kilitlerdi? Bu durumda yapılacak bir şey yoktu.

"Doğru doğru, üzgünüm bundan haberin yoktu."

Hafifçe iç çekip dirseklerini dizlerine yerleştirip bana bakmaya devam etti.

"Peki önceki? Lisa'yla olan yazışmalarınızı okudum."

Kaskatı kesildim. Lisa'yla olan mesajlarımızı okuyacağını hiç düşünmemiştim, muhtemelen bu Lisa'nın rızası doğrultusunda olmuştu fakat beni asıl düşündüren kısım 'Taehyung bana güvenmiyor mu?' sorusuydu.

Her neyse, her neyse...

Başımı eğdim, gözerine bakmak istemiyordum.

"Söyleyemedim."

"Yüzüme bak."

Otoriter sesiyle birlikte başımı kaldırıp gözlerine baktım.

"Sana güvendim ve senin tek savunman söyleyemedim mi?"

Geçen geceki gibi gerginlik ve sinir tekrar bedenimi sarmalarken tane tane, "Lisa da bana güvendi." dedim.

Dediklerime ben de inanamadım ama, "Aylardır beni soktuğunuz karmaşıklığın farkında mısınız? Lisa'nın iyiliği için bahanesini ortaya atıp benden bilgi almaya çalışıyorsun, güveniyorsun. Kızın da bana güveniyor Taehyung. Sorumlu olduğum tek kişi sen değilsin." dedim.

Şaşırdı mı bilmiyorum, fakat tek bir kası bile oynamadı.

"Eğer o zamandan haberim olsaydı onu korurdum!"

Sesini yükselttiğinde geçen geceki sinirin daha da şiddetli hali beni kendine doğru çekti.

"Ne yapacaktın? Onu eve mi kitleyecektin!"

Sinirle gözlerini kapattı, şu an Taehyung'dan hiç olmadığı kadar nefret ediyordum.

Bir şey demeden ayağa kalkıp odadan çıktı. Ben de arkasından gittim. Daha bitmemişti.

"Beni aylarca kullandın! Bunu fark etmediğimi mi sandın Taehyung? Her şeyin farkındaydım fakat yine de senin yanında durdum! Şimdi değişen ne? Neden yanında durmama izin vermiyorsun!?"

Sinirim yerini tekrardan hüzne bıraktığında sadece Taehyung'dan bir cevap bekliyordum. Resmen, gel beni tekrar kullan diyordum.

"Seni kullanmak? Ben seni gerçekten sevdim Jennie!"

Sevdim... sevdim... sevdim...

"Sevdin." dedim gülümseyerek. Kalması için bir sebep kalmamıştı.

Daha sakin bir şekilde konuşmaya çalışarak, "Bunu sonra, daha sakin olduğunda konuşalım tamam mı? Şimdi iyi değilsin." dedi.

"Sen çok iyisin sanki."

Bana yaklaşıp sarılmak istediğinde bir adım geri gitmiştim. Dediği gibi şu an iyi değildim ve onu istemiyordum. Sadece gitmesini ve akşama kadar ağlamak istiyordum.

"Git..." dedim sakince. O arkasını dönüp gitmeden yüzüne baktım, hüzün doluydu. Aynı benimkiler gibi...

Sessizce gitti ve kapıyı arkadan kapattı. Bense olduğum duvarın dibine çöküp sessizce ağlamaya başladım.

Neden böyle oluyordu bilmiyorum ama böyle olmasını istemiyordum. İsterdim ki, zor zamanlarında yanında olayım. Bugünkü gibi sarılmasından kaçmak zorunda kalmayayım.

Ama asıl sorun şuydu ki; o bunu istiyor muydu?

merhaba cooook huzunluyum ben de.

neyse gorusmek uzere dostlarim.


i love ur dad. taennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin