✓³⁴

2.4K 154 200
                                    

O günden sonra çok değiştim. Sihirli bir değnek bana dokunmuştu sanki ve ben artık eskisi gibi hissetmiyordum. Eskiden ne zaman üzülsem birilerine, bir şeye sığınma dürtüsüyle dolardım. Şimdilerdeyse her zaman üzgün olduğumdan bu dürtü zamanla solup gitmişti.

Hastaneden o akşam çıktım. Bir hafta ilaç kullandıktan sonra tamamen iyileşmiştim. İşe gitmediğim için tam kovuluyordum ki, istifa edip ben ayrıldım.

Fakat evden çıkmaya o kadar gücüm yoktu ki... internetten ilanları araştırıp para karşılığında makaleler çeviriyor, geçimimi oradan sağlıyordum.

Tüm bu süreçte Mina benim her zaman yanımda olnuştu. Bir de... Jimin vardı. İlk zamanlar onu kendimden uzaklaştırmak istesem bile nedense o hep benim yanımdaydı. Bu arkadaşlık değildi, biliyordum tabii...

Uzun süre boyunca karşılıksız bir şekilde bana destek oldu. Zamanla, ilgisi hoşuma gitmeye başladı. Onu istiyordum...

Jimin'e ondan hoşlandığımı söylerken bile aklımda Jimin yoktu. Yine de denemek istedim, onu unutmak ve beni çok seven biriyle hayat kurmak hakettiğim bir şeydi.

Kısa süre içinde güzel ve sade bir düğünle evlendik. Evlendik evlenmesine de, yapamıyordum.

Jimin bana dokunuyor, onun dokunduğu, öptüğü yerlerim acıyla sızlıyordu. Jimin bana sevdiğini söylüyor, onu onunla kıyaslıyordum.

Jimin'leyken iyiydim gerçekten. Bana bazenleri her şeyi unutturuyor, güzel vakit geçirmemizi sağlıyordu. Fakat benim aklımda, kalbimde, bedenimde, ruhumda hala o vardı.

Bir gün, Jimin işteyken ve ben evde bilgisayarın başında işimi bitirmişken düşündüm. Jimin beni iyileştirmişti. Şu an bu konumdaydım çünkü Jimin vardı.

Ama, Jimin bunları hak ediyor muydu? Onu sevmeyen, her hareketinde başkasını düşünen bir kadınla bir ömür geçirmesi gereken birisi değildi. Daha iyilerini, çok daha iyilerini hakediyordu. Onu seven birini hakediyordu.

O akşam Jimin eve küçük bir pastayla geldi. O an doğum günüm olduğunu anladım zaten. Elim iradesizce boynuma uzandı. Burada Jimin'in aldığı pastayla doğum günümü kutlayacak olsam bile her zerrem geçen senenin anılarıyla sızlıyordu.

O gün, pastayı köşeye çekip, "Konuşalım." dememle anlamıştı bir şeylerin iyi gitmediğini.

"Ne oldu Jennie? Bir sorun yok değil mi?"

Endişeyle sorduğu soruyla kalbim daha da acıdı. Jimin'e en başından bunu yapmamalıydım.

Acaba o da bunu düşünmüş müydü? Üzülmüş müydü benim için? Gözlerimi kaldırdığımda karşımda Jimin değil de geçen seneki ben vardım sanki. Ayna bana geçmişimi gösteriyordu.

"Jimin... ben..."

Birkaç şey geveledikten sonra derin bir nefes alıp tek bir hamlede bitirmek istedim her şeyi.

"Jimin ben yapamıyorum."

Yüz değişimini kendi gözlerimle gördüm. Eve geldiğindeki mutlu gülümsemesi kırık bir çift göze bırakmıştı yerini. Kalbim acıdı.

"Sana bunu yapamam Jimin... ben..."

Sözümü kesti.

"Beni sevmediğini biliyorum Jennie."

Suçlulukla başımı eğdim, konuşmaya devam etti.

"Bunu bilmeme rağmen seni seviyorum... bana ait olmasan bile bu eve seni görme umuduyla giriyorum. Biliyorum Jennie, sen bende yoksun. Sen bu evde, bu koltukta, bu yatakta yoksun."

Uzun zaman sonra ilk defa gözlerimden birkaç damla yaş düşerken başımı kaldıramıyordum bile.

"Ben seni sana, size rağmen sevdim Jennie... şimdi söyle; yapamayacak kişi kim?"

Haklıydı. Sonuna kadar haklıydı. O beni her şekilde sevecekti. Benim yapmam gereken onu kabul etmemekti. Suçlu tamamen bendim bu sefer.

O gece Jimin odaya gelmedi. Sonraki gün tekrar konuşup boşanma davasını açtık ve Jimin eve tamamen gelmemeye başladı. Bir gün ben evde değilken eşyalarını toplayıp gitmiş.

Ben de eşyalarımı toparladım, evden gitmeliydim. Mutfağa su içmek için gittiğimde bir mektupla karşılaştım. Uzun değildi.

"Sevgilim, Jennie.

Akşamki tepkimden dolayı üzgün hissediyorum. Bir daha da karşına çıkmayacağıma emin olabilirsin. Üzgün olduğumu düşünüp üzülme. Sen bir gün bir yerlerde mutlu olduğunda beni düşün. Ben de mutlu olacağım, emin olabilirsin.

Üzgün değilim Jennie çünkü sen varsın, sensin. Üzüleceğim tek an senin de canının acıyacağı andır. Mutlu olmaya devam et. Bense şimdi eski hayatıma geri dönüyorum. Evde kalabilirsin.

Kiminle, nerede mutlu olursan ol, tek dileğim sonsuz bir şekilde mutlu olman. Benimle mutlu olduğun zaman dilimi kısıtlıydı ve beni üzen tek şey buydu. Seni sonsuz mutlu eden birisiyle ol.

Sevgilerle, çok sevgilerle...

Park Jimin."

O gün o mektuptan sonra yere çöküp uzun zaman sonra hıçkırarak ağladığımı hatırlıyorum. Bana, ona, Jimin'e o kadar çok üzülüyordum ki! Her birimizi ayrı yerlere savuran hayat belki de acılarımızla birleştirecekti bizi. Acı arkadaşıydık hepimiz belki de.

Kore artık bana yeryüzünde cehennem gibi geliyordu, sığamıyordum buraya, hüznüm taşıyordu. Nefes aldırmıyordu.

Birkaç ay sonra, Jimin'le boşanma sürecimiz bitince Fransa'ya taşınma kararı aldım. Yeni bir hayat için mükemmel bir seçenekti.

Sonra, Mina'yla vedalaşıp gittim Kore'den. Onun da yaptığı gibi. Sonradan öğrendim ki gittiğimden sonraki gün yağmur yağmış şiddetli bir şekilde. Sanki benim, bizim izlerimizi tamamen silmek için.

Böylece bir sürecin de sonuna gelmiştik. Yeni hayatıma başlamıştım ve artık gerçekten tamamen iyileşmeye başladım. Yeni arkadaşlar bile edindim! Fakat Mina hala benim kalbimde bir yerlerdeydi. Her gün konuşuyorduk zaten.

Kendimi işimw ve mutluluğuma adayınca iş konusunda yükseldikçe yükseldim. Sanırım hayatımın en güzel zamanıydı.

O güne kadar.

VEEE KARSINIZDA FAVORI ILUD BOLUMUM (tadaaaaa)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

VEEE KARSINIZDA FAVORI ILUD BOLUMUM (tadaaaaa)

final boyle olsa begenir miydiniz?


gorusuruzz asklarim

i love ur dad. taennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin