Vuslat Kaplaner...
Dedesi tarafından koltuğuna oturtulabilmek için küçük yaştan itibaren türlü eğitim ve zorluğa katlanmak zorunda kalmış küçük varis.
Bedeni 24 yaşında genç bir kadının görünüşüne sahip olsa da gözlerinde, ruhunu haykırıyormuşçasına...
İlk bölümle merhabalar aşkolaarrrrr dedim ki abi kitapları tükenmeye başlıyor ben de yazayım dedim bir tane... İyi okumalar🥰
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Karşınızda Vuslat Kaplanerrrr
♡
"Ölüm ol da düş peşime, ecel ol da çal kapımı eriyor içim..."
Arabanın radyosundan yükselen şarkının ritmiyle uzandığım kaputta biraz da yayılarak bacak bacak üstüne attım. Parmaklarımın arasındaki, paketteki son sigaradan da derin bir nefes çektim ciğerlerime. İçime dolan zehirli duman denizden esen soğuk rüzgar yüzünden üşümeye başlayan bedenimi biraz da olsa ısıttı.
Sıklıkla yaptığım gibi yine sahile inmiştim. Plaj taraflarından uzak durarak insanların gelmediği tenha kıyılardaydım. Boğulsam bir Allah'ın kulu duymazdı sesimi.
Yanıma koyduğum, yarısı bitmiş kırmızı şarap şişesini kadehe koymakla uğraşmayıp şişeyi dudaklarıma yasladım. Aldığım hızlı ve büyük yudumlar burnumun sızlamasına sebep olsa da şişede iki üç yudum kalana kadar çekmedim ağzımdan.
Şişeyi tekrar kaputa koyarak sol kolumdaki saate baktım.
01:54.
Semih Kaplaner şuanda büyük ihtimalle purosunu yakmış, diğer elinde viski kadehiyle çalışma masasına kurulmuş bir şekilde 'Yarın çok sevgili torunum Vuslat'ın hayatını kaç farklı şekilde zehir edebilirim acaba?' diye plan kuruyordu.
Kendi düşünceme yüksek bir kahkaha attım ve sigaramdan son nefesimi alıp yanımdaki dolmuş küllüğe bastırarak söndürdüm. Gerçekten bazen özellikle oturup plan kurduğundan şüpheleniyordum. Hergün farklı bir eğitimle karşıma dikiliyordu çünkü.
2 saat aralıksız koşmak, gözü bağlı bir şekilde 5 eski askerin karşısına kurbanlık koyun gibi atılmak ya da ormanın ortasına beni helikopterle bırakıp hayatta kalmamı bekleyerek basıp gitmek gibi.
Beni eğitiyormuş dediğine göre. Kendisi öldüğünde ayakta ve güçlü durabilmem içinmiş. Palavra. O sadece Kaplaner saltanatının kontrolündeki karanlık işleri devam ettirmemi istiyordu. Yaptığı şeyler işkenceden farksızdı.
Hiç kimse güne her sabahın beşinde kulağının dibinde silah sıkılarak başlamak istemezdi.
Bunu neden yaptığını sorduğumda 5 6 saatten fazla uyumamaya alışmama ve uykumda bile tetikte olmam gerektiğini söylemişti.
Amacından daha farklı gelişmişti olaylar.
Uykuya dalarken zorlanıyordum artık. Uyurken de sürekli uyanıyordum. Deliksiz uyuduğum bir uyku çekmemiştim çok uzun zamandır.
Önceden en sevdiğim şey uyumakken şimdi mecburiyetten uyuyordum. Sevdiğim veya sevmediğim şeyler tersine dönmüştü.
Küçükken annem sigara içerken eline vururdum içmesini engelleyecekmiş gibi. Ama ben öyle yaptıktan sonra hep sigarayı söndürdüğünü hatırlıyorum. Şimdi ise günde bir paketten fazla içtiğim oluyordu. Sanırım annemi özlemiştim.