SET

1.6K 163 25
                                    

Çay partisinden bu yana 1 hafta geçmişti. Bu bir hafta boyunca Felix ile çok konuşmamıştık.

Zaten ilk gecemizdeki tartışmadan sonra birbirimizden kaçıyorduk. Ama benim onun bildiği Hari'den tamamen farklı olduğumu anlamıştı.

Anlamaması imkansızdı. Tavırlarımı ve davranışlarımı onun gözleri önüne seriyordum. Ayrıca hizmetçilerde sürekli benden bahsediyordu.

"Leydim malikanedeki herkesin sizi sevmesini sağladınız. Zaten sizi sevmeyen olursa, kafasında bir sorun var demektir."

Dilloway saçlarıma şekil verirken konuşuyorduk.

Bu şekilde yaşamaya biraz olsun alışmıştım. Etrafımdaki insanların cana yakın, nazik ve sevecen oluşları beni çok mutlu ediyordu.

Geçmiş hayatımda son birkaç yılda bu şekilde yaşamak istemiştim. O hayalimin şuan gerçekleşiyor olması harika bir şeydi.

"Sizinle olmak çok güzel Dilloway. Size yakışır bir Düşes olmak istiyorum. Bu yüzden bana iyi bakın."

"Kendinizi yormanıza gerek yok Leydim. Sadece istediğiniz gibi, mutlu bir şekilde yaşayın."

Hari'nin, Dilloway'ı sevme sebebi, ona iyi davranan nadir kişilerden olmasıydı. Sanırım bunca zamandır aradığım insan Dilloway'dı.

"Leydim, birazdan kişisel hizmetçinizi seçmek için birkaç hizmetçi gelecek."

"Anladım."

Hazırlandıktan sonra oturma odasına geçtim. Felix çalışma odasındaydı. Duyduğuma göre barbarların isyanını durdurmak için şovalyelere komutanlık edecekti.

Romanda da böyle bir bölüm vardı. Felix seferdeyken yaralanıyordu. Ona yardım eden ve yaralarıyla ilgilenen kişi ise Odin'di.

Romana göre Felix tam o anda Odin'e aşık oluyordu. Bunu engelleyemezdim. Felix, Odin'e aşık olabilirdi, bundan bir sorun yoktu. Benim tek istediğim, hayatta kalmaktı.

"Leydim, bunlar size en iyi hizmeti sunacak hizmetçiler. İstediğiniz bir tanesini seçin."

Hizmetçiler arasında Hari'nin kişisel hizmetçisini yanıma almak istiyordum. Hepsi kahverengi saçlıydı. Sırayla isimlerini sormak daha iyi olurdu.

"Hepiniz isimlerinizi söyleyebilir misiniz?"

Dedim gülümseyerek.

"Tiana."

"Sophia."

"Jessy."

"Bella."

"Diaspro."

İşte, aradığım kişi.

"Diaspro, seni seçmek istiyorum."

Koyu kahve saçlı ve kahve gözlü. Tipik yan karakter.

"Leydim bana güvenebilirsiniz. Size en iyi hizmeti sunmak için elimden gelen her şeyi yapacağım."

Diaspro düşmüş bir aristokratın kızıydı. Babası, tüm servetini kumarda kaybetmiş ve çeşitli suçlara girişmişti. En sonunda da hizmetçi olmuştu.

Günün geri kalanında dinlenmeyi seçtim. Kanepede oturdum ve saatlerce kitap okudum.

Geniş salonun karşısında Dük'ün çalışma odası vardı. Uzak kalsalar bile kim giriyor, kim çıkıyor gözüküyordu.

Dük odadan çıkınca kanepeden kalktım ve hızlı adımlarla ona ilerledim. Koridoru dönmesine izin vermemek amaçlı kolunu tuttum.

"Biraz yavaş olsana. Atlı mı kovalıyor?"

I Married My KillerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin