NET

1.5K 142 1
                                    

"Beni neden uyandırmadınız?"

Karşımdaki hizmetçilere sinirle bakıyordum.

Dün masamda uyuya kaldıktan sonra beni uyandırmamışlar ve orada uyumaya devam etmişim. Sabah Felix gitmeden önce onu uğurlayacaktım, beni uyandırmaları gerekti ama onu da yapmadılar.

"Leydim, gerçekten kötü bir niyetimiz yoktu."

"Biz sizi uyandırmaya geliyorduk. Tam o anda Dük sizi uyandırmamamızı söyledi."

Yani bu emri Felix vermişti. Dün ki tartışmamız yüzünden mi? Ergen falan mı acaba, en ufak bir tartışmada iletişimi kesmek falan.

"Ah, her neyse artık gidebilirsiniz. Kahvaltımı hazırlayın."

Bıkkınlıkla kanepe oturup, geriye yaslandım.

"Leydim, günaydın."

Kafamı kaldırıp Loren'e baktım.

"Günaydın Loren."

"Kahvaltınızı yaptınız mı?"

"Henüz değil ama birazdan getirecekler."

"Dük'ü uğurlamadınız mı?"

Hayır anlamında kafamı salladım.

"Anlıyorum. Yine de çok düşünmeyin, Dük her zaman böyleydi. Size özel değil."

Gülümsedim.

"Loren, bir şey sormak istiyorum."

"Lütfen çekinmeyin Leydim."

"Felix ve şovalyeler, tahmini ne zaman gelir?"

Romanda 'savaş bittikten sonra Odin, Felix'in yaralarıyla ilgilendi ve Felix birlikte kaldıkları o bir haftada, Odin'e aşık oldu' yazıyordu.

Belirli bir zaman vermiyordu.

"Barbarların inatçı ve güçlü doğaları vardır. En az 2 ay sürebilir Leydim. Ama endişelenmeyin, Lord Felix en kısa sürede geri dönecektir."

Loren izin isteyip yanımdan ayrıldı ve ben de düşüncelerimle yalnız kaldım.

Odin'in iyileştirme gücüne sahip olduğu, Kont onu evlat edindikten sonra ortaya çıkıyordu. Şuan Felix'in komutanlık ettiği ordudaydı. Her hangi bir yaralanma esnasında müdahele edebilirdi.

Bu yüzden Felix ve Odin tanışıyordu, Felix ona aşık oluyordu falan filan.

"Kahvaltınız hazır Leydim."

Yemek masasına geçtim ve önümdeki tabağa konmuş taze yemekleri yemeye başladım.

Ofis, evraklar, muhasebe, yazmak derken böyle tam iki hafta geçirdim. Sıkıcı ve tekdüze hayatımdan kesitlerdi.

Bu iki haftada Odin ve Felix çoktan yakınlaşmış, Felix ona çoktan aşık olmuştur bile.

Çay fincanına bakarken, derin bir nefes verdim.

"Düşes son zamanlarda çok durgun."

"Belki de Dük'ü özlemiştir."

Leydilerin fısıltılı seslerini duyabiliyordum. Dedikleri gibi Felix'i özlemiş olabilir miydim?

Kafamı iki yana salladım. Tabiki de hayır. Onu özleyebileceğim kadar yakın değildik ki zaten.

"İyiyim ben, merak etmeyin. Sadece işlerle yoğunum ve yorgunum."

Sahte bir gülümseme sundum, en azından onların kanabileceği bir gülümsemeydi. Ayrılmak için izin istediğimde, Vera'da benimle birlikte kalktı.

I Married My KillerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin