YOL-YODOL

436 53 2
                                    

"Bu kumaşlar henüz yeni keşfedildi Düşes. Sizin yatırımınız sayesinde ünlenebilir ve kalitesini herkes görebilir."

Ne kalitesinden bahsediyordu bu? Kumaşlar o kadar berbatlardı ki, yere bez niyetine bile kullanılamazdı.

"Bunların piyasaya sürülmesi imkansız."

"Ne?"

"Üzgünüm bayım, size yatırım yapamayacağım."

Sinir ve başarısızlık hissiyatı ile malikaneyi terk ederken onu izledim. Bugün gelen beş tüccardan yalnızca ikisiyle anlaşma yapmıştım.

Biri, yeni keşfedilmiş özel bir taş getirmişti. Hatta belirtildiği üzere, mana akışı ile taşın güçlenmesi sağlanıyormuş.

Diğeri ise başarılı bir kadın, yaptığı parfüme sponsor olmamı istemişti. İtiraf etmeliyim ki, kokusu mükemmeldi. Ayrıca başka numunelerde gösterdi. Ona yatırım yaparsam, ünlendiğinde, sponsoru olarak benim de ünüm olacaktı.

"Leydim, misafiriniz var."

"Misafir mi? Daha fazla tüccar veye zanâatkar gelmedi diye biliyordum."

"Şey, misafiriniz Azize."

Odin? Onun buraya gelmesi için hiçbir neden yoktu. Öyleyse burada ne işi vardı?

"Onu özel salona götür. Ne de olsa Azize'yi burada ağırlayamam."

Yerimden kalktım ve üstümü başımı düzelttim. Ardından Odin'in bulunduğu özel salona girdim.

Kanepede çekingen bir şekilde oturuyordu.

"İyi günler Azize, bu ziyaretinizi neye borçluyuz."

Sesimi duyduğu an ayağa kalkıp eğildi.

"İyi günler Düşes, âni ziyaretim için özür dilerim."

"Sorun değil, gelmeniz bir onurdur."

"O onur bana ait. Westlake'in Prensesi ve O'Reilly'nin Düşes'i ile görüşmek zordur."

Gülümsediğinde bende gülümsedim. Odin ile eskisi gibi olmayı çok isterdim.

"Lütfen oturun."

Oturduktan sonra bende karşındaki kanepeye yerleştim ve hazırlanmış çayı ikram ettim.

"Gelme sebebim, bir kaç gün önceki olay."

Devam etmesi için bekledim, o da bekletmeden tekrar ağzını açtı.

"Diego size çok kaba davrandı, onun yerine özür dilerim."

"Bu Majesteleri'nin davranışıydı, niçin onun yerine özürü siz diliyorsunuz?"

"Çünkü benim yüzümden size öyle davrandı. Ayrıca o gün çok yalnız görünüyordunuz ve bana bir şey söylemek istiyordunuz. Nasıl olduğunuzu merak ettiğim için gelmiştim."

Kafasını eğdi, benden cevap beklediği anlaşılıyordu. İyi de, ne diyeceğim? Ne diyeceğimi bilmiyordum, ona her şeyi anlatsam bile inanmazdı.

"Düşes?"

"Ah, kusura bakmayın."

"Sorun değil, benimle ne konuşmak istiyordunuz?"

"Sizinle, şey konuşmak istiyordum. Imm, acaba... nasıl anlatsam bilmiyorum ki. O gün aklım başımda değildi."

Beceriksizce gülümsedim. Şaşkınlıkla bana bakarken çayımdan içmeye başladım.

"Hasta mısınız? Çok terliyorsunuz."

I Married My KillerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin