YOL-AHOP

490 60 12
                                    

Yapılacak son hazırlıklar da tamamlanmış ve yola çıkmaya hazırdık. Neyse ki Felix bir sorun çıkarmamış ve aynı arabada olmayı kabul etmişti.

Bir an reddedecek diye çok korkmuştum.

"Felix, tanrı aşkına şu belgeleri bir bıraksana. Biraz dinlensen ölür müsün?"

Kafasını kaldırmadan cevap verdi.

"Boş boş oturmaktansa iş yapmak daha cazip geliyor. Senin gibi öylece oturamam."

"Hah! Benim boş boş oturma sebebim her şeyi halletmiş olmam. Senin gibi bu güne bırakmadım işlerimi."

Kollarımı birbirine bağladım ve dışarıyı seyrettim. Ama gerçekten çok sıkıcıydı. Ayrıca başkente varmamıza daha saatler vardı.

"Hadi bir şeyler konuşalım, çok sıkıcı."

"Kitap okuyabilirsin."

"Yanıma kitap almayı unuttum."

"O zaman yapacak bir şey yok."

Benimle konuşma taraftarı değildi ve çok fazla belge vardı.

"Bari sana yardım edeyim, olur mu?"

Biraz yüzüme baktıktan sonra oturduğu yerde kaydı. Belgeleri kendi oturduğum yere bıraktım ve onun yanına oturdum. Elimdeki kağıtları incelerken biraz olsun aklım boşalmıştı.

Bir saatin sonunda her şey tamamdı.

"Huh, işler bitti ama bende bittim."

Dünyanın en güzel şeyini, yani rahatlatıcı esnemeyi de yaptıktan sonra arkama yaslandım.

"Teşekkürler."

"Yaa, rica ederim canım. Sen iste ben yine yardım ederim."

Ahh, keşke şuan ona sarılabilseydim. O kadar tatlı duruyordu ki!!

"Hadi bakalım artık konuşma zamanı."

"Ne konuşacağız?"

"Birbirimizi tanıyalım."

Anlamaz bakışlarını üstümde gezdirdi.

"İsimlerimiz hariç birbirimiz hakkında hiçbir şey bilmiyoruz."

Oysa ben biliyordum.

"Gerek var mı ki? Alt tarafı politik bir evlilik."

"Politik evet ama sonsuza dek birlikte yaşayacağız. Birbirimizi tanımalıyız."

Pes edercesine kafasını salladı. Yüzüme yayılan gülümseme ile doğruldum.

"O zaman bana yapmayı sevdiğin şeyleri söyle."

Biraz düşündükten sonra bana baktı.

"Kılıç kullanmayı gerçekten seviyorum."

"Peki sevmediğin?"

"Dükalığın işlerini çocukluğumdan beri sevmem."

"Evet zorlar ama nefret edilecek kadar mı?"

"Büyükbabam bunun için çok zorlardı."

Anladığımı belirtircesine kafa salladım.

"Ya sen?"

"Ben bir çok şeyi severim. Kitap okumayı, çalışmayı. Ah her ne kadar bilmesem de kılıç kullanmak da çok güzel. Öğrenmeyi isterdim."

"Eğer zamanın olursa sana öğretebilirim."

"Gerçekten mi?!"

Çok mutlu olmuştum. İlk kez böyle diyordu, sonunda bulzarı eritmiş miydik? Hızla ona sarıldım.

I Married My KillerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin