Adam vinctima kelimesini ilk defa duymuyordu. Bu kelime yüzünden sevdiği kadını kaybetmişti. İki olay da farklıydı. Ama sonuç hep aynıydı biri ölür biri yaşardı.
Çınar'ın doğumundan bir ay sonraydı olanlar.
İlk çocuğu olan yeni çift o anın heycanına kapılmışlardı. Onları bekleyen kaderlerinden bi haberdiler.
"Oğlan olacak demiştim sana." dedi kadın gülümseyerek.
"Evet demiştin." dedi.
Yeşil gözlerini kocasından çekip kucağındaki minik oğluna baktı.
"Bak aynı sana benziyor. Sence adı ne olsun?" dedi kocasına bakışları dönerek.
"Sen ne olmasını istiyorsun?" dedi.
Kadın önüne gelen saçlarını kulağının arkasına şıkıştırarak düşünmeye çalıştı.
"Bilmem. Herhangi bir isim olabilir." dedi kadın.
Adam da düşünür bir hal aldı. Adama göre anlamlı bir isim olmalıydı. İlk tanıştıkları yeri düşündü. Güzel bir parkın içindeydiler. Çocuklar yine gürültüyle kaydırağın çevresinde dolanıyordu. Sonbaharın vermiş olduğu etkiyle ağaçlar yaprak döküyordu. İlk oturdukları yer bir çınar ağacının dibiydi. Ağaçtaki sarı yaprak uçuşarak kadının başına konmuştu o gün. Adam sessizce kadının saçlarına düşen yaprağı alırken sanki her şey yavaş çekimde ilerlemişti. Kadının ona bakışlarını unutamıyordu. Pembemsi kızarık yanakları , sarı saçlarındaki mor bere adeta yeşil gözlerini daha çok ortaya çıkarmıştı. Kadının gözündeki o etkiliyiliciliği ve mutluluğu görmüştü. Tam o zaman tutulmuştu ona.
"Çınar" dedi kadın birden.
"Ne?" dedi adam düşüncelerinden savrulup.
"Çınar olsun. İlk tanıştığımız yerdeki ağaç." dedi kadın gülümseyerek.
"Mantıklı. Bence de Çınar olmalı."
"O zaman bulduk." dedi kadın çocuk gibi sevinerek.
"Senin sayende."
"Canım oğlum senin adın bundan sonra Çınar." dedi kadın uyuyan bebeğinin kulağına fısıldayarak.
Bebek birden uyanıp ağlamaya başladı.
"Ne oldu şimdi?" dedi adam
"Karnı acıktı herhalde. Aslında daha yeni beslemiştim." dedi kadın anlamayarak kocasına baktı
Bebeğin ağlayışı gittikçe arttıyordu.
"Tamam , geçti..."
Kadın sakin sesiyle bebeği susturmak için ayağa kalkıp kucağında gezdirmeye başladı. Ama bebek bir türlü susmadı.
Kadın bebeği bir o yana bi bu yana gezdirirken "Baksana hava bir an da bulutlanmaya başladı. Yağmur yağacak herhalde." dedi kocası.
Kadın kocasının baktığı yere baktı.
"Bu normal değil." dedi.
Kadının içinde kötü bir his oluştu. Hislerinde oldu olası hep haklıydı. Ve şimdi de kötü bir şeyin olacağını hissediyordu.
"Ateş , Ateş..." dedi kadın.
"Ne oldu?" dedi adam
"Benim gördüğümü sen de görüyor musun?" dedi kadın panikle.
"Neyi?" dedi adam anlamayarak karısının yüzüne baktı.
"Yaratıkları."
"Nerde?" dedi adam panikle
Karısı adamın tam arkasını gösterdi. Gösterdiyiyle birlikte boğazının birisi sıktı. Nefesi bir an da kesilivermişti.
"Ateş , Ateş..." kadın çığlıklar atarak kocasının yanına koşturdu.
Ama beyaz yaratıklardan biri onu kolundan tutup engelledi.
"Hayır , yapmayın." Kadın bağırarak kocasını çırpınışlarına bakıyordu.
"Yapmayın." dedi kadın gözlerinden yaşlar akarak. Kucağındaki bebeği ağlamayı sürdürüyordu.
Adamın tek duyduğu karısının bağırışları ve yaratıklardan çıkan vinctima diye bir kelimeydi.
En sonun da nefessizlikten bayıldı.
*******
Bebeğin ağlayış seslerinden adam en sonunda uyandı.
Boğazı acıyordu. Sanki bir şeye çok sinirlenip sesinin çıktığı kadar bağırmış gibiydi.
Bebekle ikisi yerdeydi. Bebeği yerden alıp yavaşça kalktı.
"Asya" dedi adam. Sesi biraz boğuktu.
"Asya"
"Nerdesin?" diyerek odada gözlerini gezdirdi. Ama hiç bir yerde ses yoktu.
"Asya"
Mutfağa , yatak odasına , salona , tuvalete bile baktı ama kadın bir türlü yoktu.
"Asya"
Adam en son dışarıya çıktı. Yoldan geçen insanlara karısını görüp görmediklerini sordu ama herkesten aynı cevabı aldı. Hiç kimse görmemişti.
"Asya " diyerek arka bahçeye baktı.
Çınar ağacı....
Adam hayatında görmek istemediği manzaradaydı şuan da.
"Hayır , Asya. Hayır!!" Adam gözlerinden yaşlar dökülerek kadının asılı bedenine doğru koştu.
"Hayır..." diyerek kafasına defalarca vurdu.
"Hayır... Asya..." diyerek bağırdı.
Çınar ağacına tırmandı ipi çözmeliydi.
Karısını kurtarabilirdiİpi çözdü. Direk kadın aşağıya düştü. Adam hızlıca inerek karısının ölü bedenini ellerinin arasına aldı.
"Asya... Aç güzelim gözlerini."
Adam yavaşça kadının yüzünü okşadı.
"Hadi ama sen fazla uyumayı sevmezsin. Hadi aç güzelim." dedi gözündeki yaşlar kadının yüzüne damlıyordu.
"Asya"
"Ama sen açmazsan güneş doğmaz."
"Güneş doğmazsa benim dünyam hep karanlık olur."
"Asya... Lütfen..." dedi adam kadının bedenine sarılarak.
Kaç dakika öyle kaldığını bilmiyordu. Bebeğe ne olduğunu bilmiyordu. Sadece karısının yanında akşama kadar yattı. Akşama doğru Dora onu kaldırmasaydı sabaha kadar yatacaktı.
Kadının bedeni buz kesilmişti.
"Kalkacak o. Sabah yatmayı sevmez. Sabaha kalkacak." dedi adam Dora'yı ittirip.
"Ateş... Hadi..." dedi Dora kardeşini elinden tutup kaldırmaya çalıştı
"Hayır... Kalkacak." dedi adam bağırarak.
"Sevgilimin elleri buz gibi olmuş Dora. Ateş yakalım ısınsın. Şöminenin orda odunlar var bir kaçını getirir misin?" dedi masumca Dora'ya baktı.
"Ateş... O... Öldü...." dedi Dora.
Demesiyle birlikte adam yerinden kalkıp Dora'nın yakasından tuttu.
"O ölmedi. Anladın mı beni? O ölmedi! Sadece uyuyor , tamam mı!" dedi adam dişlerini sıkarak.
Adamın en korkutucu hali bu olsa gerekti ilk defa kardeşini böyle görüyordu.
Adam yeniden karısının başını kucağına aldı.
"Şimdi bize ateş yak. Çabuk!" dedi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doluçın
General FictionSıradan bir hayatı olan bir kızın , bir akşam gördüğü olağanüstü bir olaydan dolayı hayatı ne kadar etkilenebilir? Bu hikaye genç bir kızın bir akşam dünyasının , hayatının birden değiştiğini gösterir.