5.Bölüm

11 0 0
                                    


Kalktığında sabah olmuştu. Aynı yerdeydi. Sokakta yatıyordu. Yavaşca kalktı. Üstündeki tozları hışımla sirkti.
Yürümeye başladı. Ama yamuk yumuk yürürken dengesini sağlayamadım. Kaç saattir ordaydı bilmiyordu. Ayaklarındaki topuklu ayakkabıyı çıkardı.

Kimse yokluğunu hissetmemiş miydi?  Kimse bu kıza ne oldu dememiş miydi? Diye düşündü Dolunay.

Cevabı baştan belliydi kimse merak etmemişti Beril bile.

Ana yola geldiğinde insanlar yine ona bakıyordu. Belki onu başka bir şey sanmışlardı. Saçı dağınık , üstünde şık bir kıyafet  ve makyajı akık bir kız sokakta dolaşıyordu. Bence de başka türlü düşünmüşlerdi.

Dolunay ilk kendi evine gitmek istedi ama yolu bilmiyordu. Yürüdü tanıdık bir yer göresiye kadar yürüdü. Ama kesinlikle bilmiyordu. Telefonuda yoktu. Kimseyi arayamıyordu.

"Yolunu kaybettin heralde" dedi tanıdık bir ses. Dolunay'ın kalbi heyecandan duracak gibi olmuştu.

Arkasına dönerek "Ee-evet. Bana yardım eder misin?" dedi Dolunay Kıvanç'a.

"Nereye gitmek istiyorsun?" dedi.

"Eve. Yani sirkin olduğu yere." dedi Dolunay.

"Sen baya uzaklaşmışsın minik. Nasıl buralara kadar geldin?" dedi üstünü sonradan farkederek "İşin varsa bilemem." dedi iğneleyerek.

Bahsettiği anlamı anlamıştı ve sinirlenmişti.

"Sen kendini ne sanıyorsun? Benim başka bir sebebim vardı. Senin yardımına ihtiyacım yok. Sağol." diyerek uzaklaştı. Kızın kolunu tuttu.

Kıvanç mahcup bir şekilde kızın yüzüne baktı. "Pardon , kusura bakma." dedi.

Dolunay hala sinirliydi. Ama ona bakınca yumuşamıştı yüzü. "Önemli değil. Şimdi nasıl gideceğim?" dedi.

"Benim aşağıda arabam var. İstersen seni onla bırakayım." dedi.

"Yok sana zahmet olmasın sadece nereden dolmuşa bineceğimi söylesen yeter." dedi Dolunay.

"Ne zahmeti olacak 2 dakikalık yol. Gel hadi." dedi yürüyerek.

Dolunay Kıvanç'ı takip etti. Sonunda arabasına binip sirk yerine gitmişti. Oradan da eve gidecekti.

"Çok teşekkürler. Sana da zahmet oldu." dedi arabadan inerken.

"Yok ne zahmeti minik. Okulda görüşürüz." dedi.

"Okul mu? Neyse görüşürüz." dedi Dolunay.

Okulu tamemen unutmuştu. Yarın pazartesiydi ve okul vardı. Direk eve gitti. Annesi daha yoktu. Pazar günü olmasına rağmen ev temizliğine gidiyordu.

"Abla, sen mi geldin?" dedi Aylin.

"Evet ben geldim." dedi.

Aylin salonda oturuyordu. Yine tablet oynuyordu.

"Elbisen ne kadar güzelmiş." dedi hayranlıkla.

"Annem işte mi?" dedi Dolunay.

"Evet işe gitti. Neredeydin? Beril ablalarda mıydın? Beni niye götürmedin?" dedi Aylin trip atarak.

"Sen benim gittiğim yerlere gitmek zorunda mısın?" dedi sahte bir kızgınlıkla.

Aylin inanamıyormuş gibi bakıyordu. "Tabi ki evet. Malesef ki senin kardeşinim. Milletin ablası kardeşini yanından eksik etmiyor. Bak Defne'ye. Ablası nereye Defne oraya."dedi alınganlıkla.

"Defne mi? Ben de seni götürüyorum işte. Geçen günkü sinemayı ne zaman unuttun." dedi Dolunay.

"Geçen sene olmasın o." dedi Aylin şakayla.

DoluçınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin