1.Bölüm

27 3 0
                                    

Medya: umut eriz
Merhaba umarım hikayemi beğenirsiniz.

Aile bana ne kadar yabancı bir kelime. Babam öldükten sonra eskisi gibi olamadım annem izin vermedi. acımı anlayacak biri yoktu. o eski sımsıcak gülen yüzüm yavaşça yok oldu. sonra büyüdükçe daha çok hissetim babasızlığı. şimdi ise bir kez daha babamsız geçireceğim 9. doğum günüm.

yazın sıcağı kendini hatırlatırken açık kahverengi saçlarım yürürken önüme geliyordu. her geçen gün ezberlediğim yollardan eve geldim annem babam öldükten 4 yıl sonra tekrar evlendi. üvey babam enrico ile annem evlenmeden 1 ay önce tanıştım sarı saçlı ve parlak yeşil gözlere sahip nazik bir beyefendi gibi beyaz gömlek, pastel yeşil pantolon giymişti. ılımlı sesiyle konuşmuştu "beni baban olarak benimsemek istemiyorsan sorun değil eftelya." bu cümlesini asla unutamıyorum enriconun en çok bu huyunu seviyorum. bahçeli evimizin
Kapısının zilini çaldım. Bir kaç saniye sonra kapıyı annem açtı. Sarı saçları güneş gibi parlıyordu, bal rengi gözleri beni gördüğünde ateş saçmaya başlamıştı. Son 5 yıldır ettiğimiz bu kavgalar yüzümde umursamaz bir ifade bırakmıştı.
"Geç içeri çabuk." Dedi soğuk sesiyle. İtiraz etmeden dediğini yaptım. Salona kendimi attığım da koltuklardan birinde oturan ernico dikkatimi çekti. Annem sesli ve kızgın sesiyle beni kınarcasına konuşmaya başladı. "Sen ne yapmaya çalışıyorsun Eftelya beni çıldırtmak mı istiyorsun ne demek okulu bırakmak istiyorum."(İtalyanca)
Derin bir nefes alarak cesaret topladım konuşmak için yoksa bu bataklıkta ruhum çürümeye devam edicekti.
"Ekonomi okumak istemiyorum anlamıyor musun anne sırf sen istedin diye iki senedir zorla okudum neden benim istediklerime kulak asmıyorsun. Yoruldum anlamıyor musun ben ekonomist olmak istemiyorum ve artık senin istediklerini yapmak gibi bir hata yapmayacağım. Çünkü sen beni bir kez olsun düşüncelerimi önemsemedin." Tek nefeste hiç durmadan ve bağırarak söylediklerim onu pek etkilemişe benzemiyordu. "Senin annenin ben Eftelya nasıl bu kadar saygısızca konuşa bilirsin benimle." Saygısızca konuşmak ben mi konuştum saygısızca konuştum.
9 sene önce o üzülmesin diye bir çok şeyden vaz geçtim ben ama beni olduğum gibi sevmeyeceğini üç sene önce anlamıştım. Ve kalbim toz gibi un ufak olmuştu. Artık yoruldum daha fazla Milano'da kalacak gücü bulamıyorum kendimde."gerçekten senin için üzülüyorum anne kızını bu kadar kıran ve kınayan bir anne olduğun için. Yazık sana acınacak durumdasın." Gözlerim dolu söylediğim bu cümle annemin dona kalmasına sebebiyet verdi. Ben ise koşarak odama çıktım gardırobunun üstünden valizimi aldım ve içine kıyafetlerimi doldurmaya başladım çekmeceli dolabımın 3 çekmecesinden birkaç kıyafetimin arasına sıkıştırdığım. Büyük bir zarf vardı onu aldım ve hemen sırt çantamın içine koydum araba anahtarını ve cüzdanımı aldım valizi kapatıp evden çıktım kapının önündeki arabamın bagajını açtım ve valizi hemen içerisine koydum annem ve ernico hızlı arkamdan geldiler annem çığır gibi " nereye gidiyorsun Eftelya?" Sinirle "Türkiye'ye babaannemin yanına gidiyorum bir süre senden uzak dursam iyi olacak kalbimi tamir etmeliyim malum çok kırdın." Bir şey demelerini beklemeden arabaya bindim. Arkama dönüp bakmadan hava alanına sürdüm.
Son 9 senedir sürekli kavga etmekten bıktım. Belki de ondan Milano da daha fazla kalmaya takaatim kalmamıştı. Kötü bir sürü anım olduğu içindir. Annem ben reşit değilken izin vermezdi türkiye'ye gitmeme ben de 18 olduktan sonra yazları gitmeye başlamıştım. İstanbul uçaklarından birinden bilet aldım ve bekleme yerlerinden birine oturdum. Dolu gözlerimle etrafı bulanık görüyordum ne kadar ağlamak istesem de güçlü durmak zorunda hissediyorum kendimi kalbimin sızısı geçmezken bir damla yaş düştü saçlarım önüme gelmiş,
Mavi deniz rengindeki gözlerim muhtemelen kızarmıştı. Bilet aldığım uçak anons yapınca valizimi çekerek uçağa bindim yanıma aldığım para beni en az 4 ay idare ederdi. O yüzden stres yapmadım telefonumu uçak moduna almadan önce babanneme mesaj attım iki güne yanındayım diye İstanbul'dan Muğla'ya geçmeden bir gece otelde kalıcaktım. aile beni ne kadar yaralayan bir kelime okyanus kadar soğuk ve derin doldurulamayan boşluktan ibaret benim için. Uçak bulutların üstüne çıktığında saat çoktan akşam üstü olmuştu güneş batıyor ben ise akan göz yaşlarıma inat gülümseyen yüzümle o halikulade manzarayı izledim. 3 saat sonra İstanbul'a iniş yapan uçak ile kendimi toparlayıp. Daha önce kaldığım otellerden birine yola koyuldum. Yarının neler getireceği belli değildi bu yüzden kendimi sardunya tarlasında yürüdüğümü hayal ederek zihnimi temizlemeye karar kıldım.
Ne kadar yalnız olsam da yıldızlar bana gülümsememi fısıldıyor gibi hissediyorum. Bence bu yaz kendimi bulmalıyım ve ona tutunmayı denemeliyim.

Okuduğunuz için teşekkürler 💜

Bir Milano meselesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin