18. Bölüm - Varis!

19.7K 648 1.8K
                                    

Oy vermeyi unutmayın lütfen,
sayfadaki yıldıza dokunmanız yeterli.

Taksiyi beklerken Hakan'la öpüşmemizi yeniden düşündüm. Gözlerimi kapatıp dudaklarının sert, sahiplenici dokunuşlarının baskısını tekrar hissettiğimde parmaklarım istem dışı dudaklarıma gitti, içim bir kez daha heyecanla kasılınca mutlu bir şekilde iç çektim.

Hakan'la öpüşmek hiçbir şeye benzemiyordu, onunla olan her şey öyle yoğundu ki kendimi onda kaybederken etrafımda dönen dünyayı zar zor duyumsayabiliyordum.

Telefonum çalınca dalıp gittiğim zevkli düşüncelerden sıyrılıp ana geri döndüm. Kendi kendime kıkırdayıp ekrana baktım ancak numara kayıtlı değildi, kimin aradığını merak ederek cevap verdim.

"Efendim?"

"Selam güzelim, naber?"

Duyduğum sesten hiç memnun olmayarak mesafeli bir tavırla cevap verdim. "Birincisi ben senin güzelin değilim, ikincisi ise beni ne diye rahatsız ediyorsun?"

Baran'ın numarasını silerken keşke bir de engellemiş olsaydım diye hayıflanmadan edemedim, hiç değilse şu an onunla muhatap olmak zorunda kalmazdım.

"Bana kızgınsın," dedi Baran üzgün bir sesle. "Haklısın, seni suçlayamam. Seni kafede Hakan'la bırakıp gitmemeliydim. Beni affetmen için her şeyi yapacağım, o günü telafi edeceğim söz veriyorum."

"Hiç gerek yok," dedim, çünkü gerçekten gerek yoktu ona alınmış değildim nihayetinde.

Ancak sanırım suç bendeydi, Baran'ın beni unutacağını düşünerek hata etmişim. Anlaşılan o ki Baran sadece küçük bir mola vermişti şimdi de yeniden hayatıma dahil olmaya çalışıyordu ama fena halde yanılıyordu, onu etrafımda görmeye hiç niyetim yoktu.

"Hayır hayır," dedi Baran itiraz ederek. "Çok büyük bir özür borçluyum sana, seni Hakan gibi tehlikeli biriyle baş başa bırakmamalıydım, öyle pişmanım ki anlatamam."

Kaşlarımı hafifçe çattım. "Hakan tehlikeli biri değil, onunla ilgili kötü konuşacaksan eğer dinlemek istemiyorum."

"Hakan'ı tanıdığını sanıyorsun... ama yanılıyorsun." Az önceki çıkışımdan hoşlanmadığı belli oluyordu.

Güldüm. "Evet onu tanıyorum ve yanılmadığıma oldukça eminim," dedim tatlı tatlı. "Hakan'ın senden çok daha iyi biri olduğunu kabullenemiyor olsan gerek."

Ne bekliyordu ki, bir lafıyla fikrimi değiştirebileceğini mi?

Hoşnutsuz bir şekilde nefesini bıraktı. "Hakan sana kendini nasıl tanıttı bilmiyorum fakat seni kandırdığına bahse girerim," dedi ciddi bir sesle. "O bir suçlu, daha önce ıslah evinde kaldığını biliyor muydun?"

Birkaç saniye boyunca sessiz kaldım. "Hayır," dedim temkinli bir tavırla. Öğrendiğim bu yeni ve karanlık bilgiyle ne yapacağımı bilemiyordum.

"Demek sana bahsetmedi," dedi kibirle, dikkatimi çektiğini anlamıştı ve bundan çok memnundu. "Daha bahsetmediği çok şey var, eğer istersen sana Hakan'la ilgili bildiğim her şeyi anlatabilirim."

Ne anlatacağını merak etsem de, "İstemem, kalsın," dedim onu tersleyerek.

Aslında teklifi çok cazip geliyordu ama Baran'a güvenemezdim, merak ettiklerimi gidip Hakan'a sorardım daha iyiydi.

Tabii anlatır mıydı, o kısım muammaydı işte!

"Emin misin?" Baran'ın sesi gülümser gibi çıkmıştı. "Unutma ki bizim onunla upuzun bir geçmişimiz var, kız kardeşi sevgilimdi, Hakan'ı ve ailesini benden daha iyi kimse tanıyamaz."

EN ACI AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin