Bu bir istilaydı.
Fakat tanıdık kişilerin istilası. Bizim, kendimize!
Adamın hızlı adımları taş merdivenlerde yankılanıp duruyordu. Fazla dikkat çekmek istemiyordu ama heyecanı ona ihanet ediyordu. Kravatını düzelterek nefes almasını kolaylaştırdı. Kaç kat çıktığının farkında değildi, bir o kadar daha çıkacaktı.
Merdiven çıkmaktan ıslanmış saçları esen rüzgarla buluşuyordu ve bu da onu sinirlendirdiriyordu.
"Az kaldı" dedi kendi kendine. Aynı zamanda derin nefes almayı da ihmal etmiyordu.
Kapıya ulaştığında derin bir oh çekti. Merdivenlerin en başında, açık havada, ahşap kapı duruyordu. Ses çıkarmamaya özen göstererek elinin kapının tokmağına götürdü. Elinde değildi, kapı gıcırdamıştı.
Kapıyı açtığı gibi hızla içeri daldı. Bıyıklarındaki terler bile orda olduğunu belli eder gibi parlıyordu. Karşısındaki adamı ilk önce tanımıyor gibi süzdü fakat bu iki saniye sürdü. Sadece iki saniye. Sonra ne oldu bilinmiyordu, konuşmuştu. Sadece konuşmuştu.
"Bulduk, korkarım ki onun gerçeğini bulduk."
28 gün önce.
"Sandviçimi kimseyle paylaşmam" dedim elimdeki küçük sandviç benzeri yemeği sıkı sıkı tutarak. Kafamı aşağı dikmiş önündeki çocuğa bile bakmıyordum, ona bakınca vicdan azabı çekmek istemiyordum.
"Ama çok açım, lütfen."
Sesi gerçekten çaresizmiş gibi çıkıyordu. Yapabileceğim bir şey yoktu. Yemek yemeğe resmen bağımlıydım bu yüzden elimdekini onunla paylaşırsam bu sefer karnım, iştahım, beynimle hesaplaşmak zorunda kalacaktım. Hem ağızımın içinde eriyerek mideme doğru süzülen bu lezzet parmaklarımın arasında duruyorken neden bu anı yarı yarıya indirmek zorundaydım ki?
" Bu yaptığına zorbalık denir Anıl."
Yandan rüzgarla birlikte sesi savrulan o kızı tanıyordum. Sanırım sevgilimdi ya da belalım.
"Saçmalama Büşra" dedim hala sandviç elimdeyken. Ezilip ezilmedigini kontrol etmek için hafif ellerimi açarak aradan baktım.
Çocuk kızı görünce suratı asık bir şekilde bizden uzaklaştı. Gözlerine anlık olarak baktığımda bir şey görmedim. Ne sinir, ne nefret. Hiçbir şey yoktu. Siyah gözlerini kaplayan şey sadece üzüntüydü ve sanırım bu diğerlerinden daha güçlü ve pişman edici bir duyguydu.
Çocuk gittikten sonra Büşra paytak adımlarla bana yaklaştı. Yanıma oturup sandviçime dokunmak istedi. Hemen geri çekilip, çatık kaşlarımla ona baktım.
"Seni Seviyorum Anıl anneme de söyledim. Bence bu işin adını koymalıyız."
"Koyalım Büşra" dedim hâlâ saklamaya çalıştığım yemeğimi açarak. Bir ısırık alıp tekrar ona baktım. Tam gözlerinin içine bakarak iştahla yiyordum. Büşra'nın bir ara yutkunduğunu gördüm. Belli etmemek için hemen konuşmaya başladı.
"Yakın zamanda bize bekliyorum tamam mı?"
Ayağa kalkıp gitmek için yeltendi. Hâlâ çiğnemeye devam ederken kafamı sallayıp onayladım. Daha sonra ayağa kalkarak son derse girmeyip eve gitmeye karar verdim. Herhalde bunun için de azar işitmezdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yatağımın Üzerindeki El (MS)
HorrorMini Seriler 1. Mini Seriler birbirinden bağımsızdır. Çocuk gözlerini insanlara dikmiş öylece bakıyordu. Gözlerini kırpmadan sadece onları izliyordu. Üzerindeki elbise formunda pijama onu pis gösteriyordu. Rengi sararmış ve biraz kirliydi. "Korkuyo...