Zaman aslında en büyük dönüm noktasıdır. En büyük mücadeleler verilir, en büyük kararlar alınır.
En büyük hatalar yapılır.
Zamanın tükenmeden onu doğru tüketmeyi başarmak büyük çaba ister.
Kadın ayaklarını o odaya doğru çevirdi. Ne yaptığını bilmiyordu ama bir şey onu buna zorluyordu. Belki de derinlerde bir yerlerde anlıyordu.
Artık zamanı gelmişti, onu çağırıyordu.
Uzun, ince parmaklarıyla kapıyı hafifçe ittirdi. Fantastik filmlerdeki gibi büyük bir ışığın yüzünde patlayacağını veya gözlerini kör edeceğini düşündü. Tabii ki yanıldı, bunların hiçbiri olmadı.
Oda karanlıktı ve hiçbir aydınlatma yoktu. Sadece odanın içerisinde küçük bir parıltı vardı. Nereden ve nasıl olduğu bilinmeyen ışık. Dikkatli bakınca anladı.
Oradan geliyordu.
Yatağın altından.
Eğilip eğilmemek konusunda kararsız kaldı ama merakına yenik düşeceğini biliyordu. Hiçbir insan merakıyla yaptığı savaşta galip çıkamıyordu.
Bir çılgınlık yapıp geri adım atmaya çalıştı. Orada çakılıp kalmasına neden olan bir şey vardı. Korkuyordu evet fakat bu korku onun kaçmasına neden olmuyor aksine onu olduğu yerde tutmasına neden oluyordu.
Yatağın üzerinden hafif uzanan parmaklar geri doğru sıçramasına neden olmuştu. Nereden geldiği belli olmuyor sadece karanlıktan uzanıyordu. Gözlerini kırpmadan oraya bakıyor adeta nefesini tutmuştu.
"Bu da ne böyle?"
Sonunda sesi tüm o sessizliği delip geçmişti. Yatağın üzerindeki parmaklar 180 derece dönerek, işaret parmağıyla onu gösterdi. Hemen ardından bir ses duydu. Bu ses odadan değil, beyninin içinden geliyordu. Sesin parmağa ait olmadığı da gayet belliydi.
Yatağın üzerindeki el bir çocuğa aitti.
"Sen biliyorsun, tüm suçlu sensin. Konuş! Zaman artık acı çekenlerin ve kanı yerde kalanların zamanı. Konuş hemen!"
Beyninin içinde yükselen sesler ona artık çılgına çevirmeye başlıyordu. Eline aldığı ayakkabılarını yatağın yanına fırlattı. Kafasını iki elinin arasına alarak birkaç saniye öyle bekledi.
"Ben suçlu değilim. Cezalandırılması gereken kişi ben değilim."
Yine durdu ve kurumuş boğazını temizledi.
"Bunca sene sonra bu konuyu açmaya da değer mi ki? Ha? Değer mi kardeşim?"
"Bana soru sorma, asıl sorguya çekilmesi gereken kişi sensin."
Elini kafasına bastırarak yere doğru çöktü. İçinden dua ediyor, biran önce kurtulmak istiyordu.
Sesler hafif kesilmeye başladığında korkarak gözlerini açtı kadın. Az önceki olanları hatırladığında rüyada olduğunu düşünmeden edemedi.
O sesler, yatağın üzerindeki o el...
Derin nefes alıp daha da yere çöktü kadın. Kapıya yaşlanmış öylece bekliyordu. Fakat tam o sırada dikkatini bir şey çekti.
Yatağın üzerinde kim olduğunu görmemişti ama o eli, o parmakları hatırlıyordu.
Peki o zaman yatağın altında mavi gözleriyle ona bakan bu çocuk kimdi?
Uzun zaman önce.
Tarihe gerek yok, gerçek kahramanlar zamansızdır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yatağımın Üzerindeki El (MS)
HorrorMini Seriler 1. Mini Seriler birbirinden bağımsızdır. Çocuk gözlerini insanlara dikmiş öylece bakıyordu. Gözlerini kırpmadan sadece onları izliyordu. Üzerindeki elbise formunda pijama onu pis gösteriyordu. Rengi sararmış ve biraz kirliydi. "Korkuyo...