Adım 2 - Kaybet Her Şeyi

5 3 1
                                    

"Kimse var mı?"

Kadın ayağındaki Oxford ayakkabıları eline alıp kapıdan içeri girdi. Çok zengindi ve ayakkabılarını bu evde kirletmek onun için depresyon nedeniydi. Ona göre sokaklar bile bu evlere göre bayağı temizdi.

Ayaklarını kapının önündeki paspasa silip ilerledi.

"Sabah yardım mesajı aldım" diye konuştu. Daha çok kendi kendine konuşuyordu. Her ne kadar evde kimse olmadığını düşünse de sessiz olmaya özen gösteriyordu.

Oturma odasının karşısına geldiğinde duraksadı. Küçük çerçeve içindeki fotoğraflar dikkatini çekti. Onun asla sıcak bir yuvası olmamıştı, her ne kadar kabul etmek istemese de içten içe bu durum onu yiyip bitiriyordu.

Hiçbir zaman hayat arkadaşı olmadı.

Hiçbir zaman anne olmadı.

Çocukken yaşadığı travma onda büyük bir etki yaratmıştı. O günden sonra belki de ilk kez sağlıklı düşünüyor ve kendisini suçlamıyordu.

"Yatağımın altındayım çok korkuyorum. Yardım edin."

Sesi duyunca irkilip kendine geldi. Birkaç dakika sesin nereden geldiğini kestirmeye çalıştı. Yukarıdaki odalardan birinden geliyordu. Hem hızlı çıkmak istiyordu merdivenleri, hem de korkuyordu.

Bu bir tuzak mıydı?

"Neden, ailen yok mu nerede? Neden tek başınasın?"

Yine kendi kendine konuşuyor, soruları kendisine veriyordu.

Peki cevapları da bulabilecek miydi?

Belki de evet bulacaktı ama bu cevapları kendisiyle birlikte mezara götürmek zorunda kalacaktı.

Ya da onun yanına.



27 gün önce.

"Günaydın Şinasi" dedim dili neredeyse boyum kadar uzun olan köpeğe.

Şinasinin yaşı benden bile fazlaydı. Annemin köpeğiydi ve babamla evlendikten sonra onunla beraber buraya taşınmıştı. Ben doğduktan bir süre sonra yakın arkadaş olduk, öyle ki bazen anneme bile karşı korur beni. Artık yaşlanıyordu ve bunu yüzünde, gözünde görebiliyordum.

Bu detaylara takılmak istemiyordum çünkü gerçeklik beni üzüyordu.

Şinasi benim dostumdu.

"Dün gece değişim yaptık sanırım. Ya da ondan önceki gece. Hâlâ bazı şeyler tamamen oturmadı."

Şinasi beni anlamış gibi yattığı yerden kalkıp beni süzmeye başladı. Tüm analizi bittikten sonra yüksek sesle havladı. Annemler başta olmakla tüm herkesi buraya davet etmek istemiyordum o yüzden onu sakinleştirmek için elimden geleni yaptım.

"Eğer susarsan bir anlaşma yapacağız seninle. Sus lütfen."

Köpek susmak bilmiyordu. Sanki daha çok sinirlenmiş gibiydi.

"Konu Şevketle ilgili" dedim tüm gücümü toplayarak.

Şinasi sesini hemen kesti ve oturdu. Kontrol ediliyormuş gibi havası vardı. Kenardan bakan onun basit bir köpek olduğunu asla düşünmezdi. Zaten benimle birlikteyken basit bir köpekten ibaret değildi.

"Anıl, kahvaltıya. Hadi!"

Yukarıdan beni kahvaltiya çağıran teyzem tüm sözcükleri boğazıma dikmişti. Şinasinin yüzüne dikkatle bakıyor ve bir daha havlamaması için dua ediyordum.

Yatağımın Üzerindeki El (MS)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin