Adım 5 - Dünyadan Uzak

1 1 0
                                    

İnsan ölünce nereye gider?

Ölen birisi geri dönebilir mi?

Veya ölen birisi intikam almak ister mi?

Haksızlık karşısında susmamak mı gerekiyor? Nefes dahi alamadığın durumlarda bile?

Ne olacağını biliyordum, en azından kapı açıldıktan sonra.

Gayet de korkmayan ve kendinden emin tavırlarla içeri geçtim. Ben girdiğim gibi o ahşap ev yok oldu.

Şimdi hikaye zamanı.

İnsanlar kendi eceliyle öldükten sonra dünya üzerinde bilinen milyonlarca gezegenden birine gider. Orada herkesi ölüm şekillerine göre ayırır ve bir sonraki doğumunda bundan izler alarak yaşama döner.

Mesela yanarak ölen kişiler genel olarak vücudunda doğum lekesiyle tekrar doğulur. Bu rastgele bir yer olabilir veya ilk yanıp tutuşmaya başladığı bölge de olabilir.

Bunun çok fazla örneği var fakat biz?

Birileri tarafından öldürülen - ölüm şeklinin nasıl olması önemli degil- sanırım her iki tarafta asla rahat olamıyor.

Bizden hiçbir iz yok.

Bizi umursayan yok.

Herkesin dediği tek şey var.

Ölmeseydin!

Konsey kendi eceliyle ölmeyenleri, intihar edenleri sevmez ve onları tekrar başka bedende dünyaya göndermez.

Hayatta savaşıp yaşamayı becermeyenler ikinci bir şansı hak etmez. Tabii onlara göre.

Sırf bu yüzden biz dışlanmışlar intikam almaya karar verdik.

"Seni hiç beğenmedim" dedi karşımdaki bıyıklı, koca göbekli adam.

Yanındaki cılız ve Vintage giyinimli olansa sigarasını tüttürüyordu.

Elinde o meşhur gazete vardı. İçinde Türkiye'yi sarsacak o haber.

"Türkiye'nin son 10 yılda gördüğü en büyük lunapark kazası."

"Hayatımızın yarım kalmasına neden olan kişilerin hayatını yarım bırakacağız. Şimdiden bir çok kişi hayatına son verdi ve bu daha başlangıç. Seninki ne yapıyor?"

Hâlâ küçük olan boyumla masada olanlara yetişmeye çalışıyordum. Çok güzel içecekler vardı ve hepsinin tadına bakmak istiyordum. Tüm konuyu bile unutmuştum.

"Saklanmış. Yatağın altından çıkmıyor."

Adam hafif bir şekilde güldü ama kısa kesti. Sabırsız gibi gözüküyordu ama buna neden olacak bir şey yoktu. En azından benim gördüğüm kadarıyla.

"Halledeceğim işte. Şimdi en önemlisi eve gitmem gerek. Yoksa çocuk çıkıp evdekilere her şeyi anlatır."

"Bu çocuğun ölesi yok."

Nefret tüm bedenimi sarmıştı. Yapabildiğim kadar sert bakış attım. Ellerimi omzumda birleştirdim.

"Zaten öyle. Bu yüzden beni kurban verdi ya."

Sonra anladım ki bu sözümle ona haksızlık yapıyordum.

Sonunda masaya çıkıp bir içkiyi aldım. Masmavi renkteydi ve bu daha çok ilgimi çekmişti. Ekşi bir tat bekliyordum ve umduğum gibi de buldum.

Adamların ikisi de bana ağızları açık bir şekilde bakıyordu.

Ne yapabilirdim? Sonuçta bir çocuktum. Asla büyümeyecek bir çocuk.

Yatağımın Üzerindeki El (MS)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin