"i just wanna live in this moment forever,
'cause i'm afraid that living couldn't get any better"♪ ♪ ♪
İnsanın genzini yakan, ellerini titreten, karnında kelebekler uçuyormuş hissi yaratan, böyle kıpır kıpır eden bir heyecan hissi vardır ya, Jeongguk tam şu an öyle hissediyordu. Acaba ne giysem? Biraz makyaj yapsam çok mu abartmış olurum? Yoksa her zamanki halimle mi gitmeliyim? Hangi parfümü sıkmalıyım? Saçımı ortadan mı ayırmalıyım yoksa yan taraftan mı? Sallantılı küpe taksam çok mu göze çarpar? Taehyung en çok hangi rengi sever? Her şeye hazırlıklı olmak için meyveli lip balm sürmeli miyim? Başlıklı soruları zihnini dolduruyor, başını ağrıtıyordu.
Bu bir kutlama yemeğiydi ama resmi olmayacağı kesindi, eğlenme amaçlıydı. Yine de Jeongguk çok kararsızdı. Umuyordu ki kendisini rezil etmezdi. Taehyung'un yanında spontane söylediği sözleri sonucunda utanç verici durumlara düşüp duruyordu ama bu gece olmazdı, bu gece her şey sorunsuz ilerleyecekti!
"Daha kaç dakika dolabın içini seyredeceksin?"
Jeongguk, Changmin'in konuşmasıyla sıçramış, transtan çıkmıştı. Kaç dakikadır düşünüyordu? Geç kalmış olamazdı değil mi? Hızlıca kolundaki saate bakmış, bir saati daha olduğunu görünce rahatlayarak sırtını dolaba yaslamıştı. Ardından bir saatin ne kadar az bir süre olduğunu ve kendisinin hâlâ eşofman ile durduğunu fark ederek paniklemiş, dolabın kapağını tekrardan açmıştı.
"Ne giyeceğim?!" Changmin, arkadaşının bu hallerine gülmeden duramıyordu. Amigo kız faciası yaşanmadığı süreçte herkesin günlük halleri ile geleceğini düşünüyordu ve Jeongguk'un bu kadar düşünmesi saçmaydı, ne giyse yakışıyordu. Jeongguk'u ittirerek dolabın önüne geçti ve kıyafetlerde gözünü gezdirdi. Buradan güzel bir kombin çıkabilirdi, çoktan zihninde canlandırmıştı bile.
"Her zamanki gibi bol bol şeyler giyme, hatların ortaya çıksın biraz, Taehyung'un gözü kaysın. Vay anasını bunda da ne cevherler varmış desin."
"Neden onu fiziğimle etkilemeye çalışıyorum ki?"
Changmin elindeki siyah, dar pantalonu Jeongguk'un kafasına fırlatarak "Of hiç anlamıyorsun erkeklerden Gguk!" demişti. Birazcık, azıcık anlamıyor olabilirdi ama Changmin'in tavlama taktikleri de saçmaydı. Eline tutuşturulan kıyafetleri giyinmesi için Changmin tarafından hafif bir şiddete maruz kalmıştı ama güzel göründüğünü reddedemezdi. Dar pantalon giymekten nefret ediyordu, hem kötü durduğunu düşünüyordu hem de rahat değildi. Fakat aynadaki görüntüsünde dar pantalon giymeyeli bacaklarının ne kadar değiştiğini fark etmişti. Bir zamanlar kilosu yüzünden yaşadığı sıkıntılar sonucu hep bol kıyafetler giymeye alışmış, aynada bedenine bakıp kendisini beğenme konusunda fazlasıyla zorlanmıştı.
Ayrıca oda arkadaşının zevki de güzeldi. Yakasını açık bırakan sade, beyaz gömlek, belini ortaya çıkaran kemeri ve bacaklarını saran pantalonu harika görünüyordu. Jeongguk aynada kendisine bakarken duygulanmıştı. Uzun zamandır bedenine bakıp, güzel olduğunu hissetmemişti.
"Ne dikiliyorsun orada oğlum gelsene!"
Changmin'in duygusal ortamını bozmasıyla mızmızlanarak yatağa oturdu. O olmasa hâlâ dolabın önünde dikiliyor olurdu. Changmin avucundaki yüzükleri teker teker Jeongguk'un parmaklarına takmış, kulaklarındaki tüm delikleri küpeler ile doldurmuş, boynuna da zincir bir kolye geçirmişti. Hafif pudra ve vişneli lip balm ile de hazırdı!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
you get me so high
FanfictionBasketbol takım kaptanı Kim Taehyung yakışıklılığı, flörtöz tavırları, inanılmaz partileri ve parmaklarından eksik olmayan sigarası ile bilinirdi. Jeongguk ise sessiz sakin bir köşede oturup hayatını yaşayan bir konservatuar öğrencisiydi. 220822