"Boy, you have something no one else has got
You've got that perfect smile
That makes the boys and girls run for miles"♪ ♪ ♪
Taehyung dağılmıştı, dağıtmıştı. Belki birazcık da fazlaya kaçmıştı ama inanın umrunda değildi. Zihni düşünmekten yorulmuş, kendisini böylesine sorguladığı için saçlarını yolmaya başlamıştı.
Anlamlandıramıyordu.
Jeongguk'a ne zaman bağlandığını, ne zaman hayatında ona önemli bir yer verdiğini bilmiyor, hislerini anlamlandıramıyordu.
İki hafta olmuştu. İki haftadır Jeongguk ile hiç konuşmamıştı. Küçük olan maçlara gelmemişti, kafede karşılaşmamışlardı, her zaman gölgesinde oturduğu ağacın yanında bile görmemişti. Taehyung orada dört saat oturmasına rağmen.
İki haftadır hayatında bıcır bıcır konuşan, kendisini görünce eli ayağına dolaşan, maç sonrası dolabına çikolata koyan bir Jeongguk yoktu. Maçlarına gelmediği gibi maç sonrası jestleri de gitmişti.
Taehyung yanlış yapıp yapmadığını sorgulamaya başlamıştı. Aptal değildi hoş, Jeongguk'un ona karşı hislerini fark etmişti ve bu hislerin yeni olduğunu da düşünmüyordu. Ona ümit vermek istemiyordu ve ne kadar yakınında durursa Jeongguk için kötü olurdu.
Huyu kurusun ki Taehyung fazla flörtöz bir insandı ve bunu fark etmeden yapıp karşısındaki kişiye ümitlendirmekte üstüne yoktu.
Ama onun canını sıkan Jeongguk'un hisleri değil, kendi hisleriydi. Son iki haftadır resmen çökmüştü. Eli Jeongguk'a mesaj atmak için gitse de kendisini tersleyeceğini düşündüğü için yapmıyordu. Küçük olana tam anlamıyla "senden hoşlanmıyorum, maalesef hislerin karşılıksız ve öyle de kalacak" mesajı vermişti. Hem de onun hislerinden haberdarken..
Kendisine yapılsa mental çöküşe girer bir süreliğine eve kapanır ardından partileyerek daha kötü bir hâle gelirdi.
Şimdi ise Jeongguk'u yanında istiyordu. Zihninde sarmaş dolaş uyudukları gün canlanıp duruyordu ve ne yapacağını bilemiyordu çünkü bir tarafı bu düşünceye negatif bakmamıştı.
Hatta feci hoşlanmıştı.
Karaları bağlamış şekilde evinin salonunda oturup duvarı seyretmesinin yegane sebebi de bu gerçeğin çat diye yüzüne çarpmış olmasıydı.
Son iki haftadır beslenme düzeni kalmamıştı. Uyuyamadığı için ayık kalmak adına sürekli kahve içiyor -kahveyi sevdiği söylenemezdi-, normalden fazla sigara tüketiyor, neredeyse her gün alkol tüketiyordu ve koç bu halini görse onu kesinlikle cezalandırırdı. Yıldız oyuncusu Kim Taehyung'un formunu korumaması ve performansını düşürecek davranışlarda bulunması koçu delirtirdi. O yüzden Taehyung o ketum adamdan da kaçıyordu.
Aslında bir haftadır herkesten kaçıyordu. Kimseyi görmek istemiyordu. İnternette makaleler okuyup duruyor, sinirleniyor, Jeongguk'un gözünün önüne gelmemesi için şekilden şekile giriyordu.
Kapıdan gelen kilit sesi ile girdiği transtan çıkıp kimin geldiğini görmek adını başını öne uzattı. Yeonjun'du. Gelenin Seokjin olmasını dilerdi çünkü şu an sadece ondan yardım alabileceğini düşünüyordu. Günlerdir zihninde dönenleri kimseye anlatmamış, kendisini açmamıştı ama bunu yapacağı kişi kesinlikle Seokjin olurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
you get me so high
ФанфикBasketbol takım kaptanı Kim Taehyung yakışıklılığı, flörtöz tavırları, inanılmaz partileri ve parmaklarından eksik olmayan sigarası ile bilinirdi. Jeongguk ise sessiz sakin bir köşede oturup hayatını yaşayan bir konservatuar öğrencisiydi. 220822