Bu kutlu dava, ulu divânda gönlümden
Daha bi murâdım yok mekan-ı faniden
Can minnet etmez hüsnü cemâl'inden
Senden özge olmamış kalbe dâr-ı elemFaslı baharda ne ister "gül" bülbülden
Leyla ne söyler şu Mecnun'un dilinden
Bir lahza kan olur şair; sızar"şiir" den
Senden özge yazmamış kalbe kalemDilim lâl olur, ahvâlimi lisâna döksem
Sözlerim sukuda uğrar derdimi bölsem
Gözüme melek indi seni güllere versem
Senden özge açmamış kalbe çiğdemBilmem son bulur mu bu zaman-ı elim
Olmazmı bir lahza,rahat garib yetimin
Bir elim-sine ile bu devrandan göçerim
Senden özge kazmamış kalbe mahzenVuslat Tuna
Kutlu; yüce
Divân; mahkeme
Murâd; arzu, istekMekan-ı fani; Fani, yalan, devamlılığı olmayan. Mekan: yer, dünya, meydan
Minnet: zorluk
Hüsn-i cemâl' : Güzellik. Yüz güzelliğiÖzge; daha iyi, candan, içten
Dâr-ı elem ; Acı yeri
Fasl-ı bahar; Bahar mevsimi
Lahza; azıcık, damla,
Lâl: tutulur, konuşamaz
Ahvâl: Hal, haller, halimi
Lisan; kelime söz
Sukud: suskunluk, konuşamama susmak
Çiğdem: bir çiçek türü.
Zaman-ı elim; acı veren zaman
Devran: ömür, dünya
Elim sinè; Elim; elem, çok vahim, acıklı
Sine: kalp, yürek. Elim sinè; acılı kalp
Mahzen: ( şiirde mezar anlamında kullanıldı.)Bi hatam olursa, affınıza sığınarak..