2

333 47 41
                                    


Herkes şok içinde Minhoya bakarken Minho koltukta kendini geriye çekip bacaklarını ayırarak oturdu.

"Ben size bunu defalarca anlattım. Bir keresinde Felix yolda gördüğü bebeği anlatmaya başladığı için dinlemediniz, başka bir seferde Changbin tostosunu anlatmaya başladı."

"Cidden üzgünüm yani ben şuan ne diyeceğimi bilemiyorum." Felix başını eğip pişmanlığıyla yüzünü sakladı.

"Artık her şey için çok geç."

Sesini ilk defa duyuracak olan Jisung boğazını temizleyerek konuştu.

"Kusura bakmayın ama benim şuan burada neler döndüğü hakkında en ufak bir fikrim yok. Neden buradayım? Burası nasıl bi ev böyle? Sizler kimsiniz?"

"Ben Felix bu da benim sevgilim Changbin. Ikimiz de özel bir hastahanede çalışıyoruz. Bu da Minho eski asker kendisi. Burada bulunma sebebimizi de Minho kendi anlatsın."

Sert bakışlarını Felixe çeviren Minho ağzından sadece bir cümle döktü.

"Hepimiz öleceğiz, ölmemizi geciktirmek için burada duruyoruz."

Changbin oluşan gergin havayı bozmak için Minhonun koluna bi yumruk atarak güldü."Şakacı seni." Anında yaptığının nasıl bir hata oldugunu fark edip Felixin arkasına sığındı.

"Şaka değil gayet ciddiyim. Siz anlamayan man kafalara daha açık anlatayım. Şu dışarda gördüğünüz sis var ya onu belli bir süreden fazla solursanız ciğerleriniz parçalanana kadar öksüreceksiniz , ağzınızdan ve burnunuzdan akan kanları durduramayacaksınız. Kan kaybından veya boğularak öleceksiniz."

☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆

Minho

Neden hala kimse bana inanmıyor anlamıyorum. Cidden bu kadar mal olacaklarını düşünmemiştim. Son çare geldiğim yer de umutsuz vaka.

"Bakın beyefendi. Biz böyle bir şeyi yayınlayamayız. Resmen felaket tellalı gibi makale yazmışsınız. Anlattığınız hiç bir şey gerçeğe dayanarak yazılmamış. Siz en iyisi bir bilim kurgu dergisine gidin bunu orada yayınlarlar."

Öfkeden kudurdum , artık kendimi tutamıyorum.

"Bakın siz beni anlamıyorsunuz. Hepsi gerçek diyorum. Orada kurulan fabrika gerçekten çelik fabrikası mı sanıyorsunuz? Bakın her şeyi oraya yazdım. Orada yasa dışı bir şeyler  üretiliyor. Oraya sağlıklı giren herkes hasta veya ölü bir şekilde çıkıyor. Fabrikanın yakınındaki çoğu hayvan ve bitki öldü. Fabrikayı neden bu kadar uzak bir yere kurdular sanıyorsunuz?"

"Bay Lee sizin laftan anlayacağınız yok. Güvenlik!"

Hızla üstüme doğru gelen güvenliklere sesimi çıkarmadan teslim oldum. Çünku yoruldum artık. Kendi ailem arkadaşlarım bana inanmıyorken sadece bir yabancının bana inanmasını bekledim. Ne kadar aptalım cidden. Neyse kimsenin bana inanmasına gerek yok.

Adımlarımı hızlandırıp arabama atladım fabrikanın olduğu yere doğru sürerken gerginlikten titreyen bacaklarıma sert bi yumruk attım. Arabamı görünmeyecek bir yere park edip aylar önce kurduğum gözetleme noktasına çıktım. Dürbünümü alıp fabrikaya giriş çıkış yapan arabaların saatlerini her zamanki gibi not etmeye başladım. Artık benim bu benim için rutin oldu. Saatlerimi burada harcayıp tüm haftalık hatta aylık çizelgelerini çıkardım. Ama son zamanlarda giriş yapan arabalar bir daha çıkmaz oldu. Bazen ise sanki yoktan var olmuş gibi kamyonlarla çıkış yapılırken görmeye başladım. Evet artık eminim. Yeni bir çıkış daha eklemişler. Not al Minho. Not al.

☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆

"Evetttt artık bu sis geçene kadar burada kalmak zorundasınız. Umarım size çok açık bir şekilde anlatabilmişimdir. Yüzünüzdeki korkuya bakılacak olursa gayet iyi anlamışsınız."

Ayağa kalkıp volta atan Jisunga baktım. Kendi kendine bir şeyler mırıldanıp olduğu yerde dönüp duruyordu.

"Ne oldu Jisung?"

"Ben. Ben bilmiyorum . Sadece delireceğimi hissediyorum."

"Sakin ol. Buradayken sana bir şey olmaz."

"Nasıl bu kadar eminsin?"

Ayağa kalkıp küçük çocuğun yanına adımladım. Arkasına geçip elimle duvarları işaret ettim. Ten teması beni gererken eğilip soluklarımı küçük çocuğun ensesine bıraktım.

"Bu duvarları görüyor musun ufaklık? Bu duvarları , kapıları , pencerleri, hatta evin zeminini bile özel yaptırttım. Asla dışarıdan  gelen bir şeyi ben izin vermedikce içeriye almaz buna oksijen de dahil. Ha peki biz burada havasızlıktan ölmez miyiz diye düşünüyorsan şuan burada bize yetecek 1 haftalık oksijen var. Dediğim gibi evin her yerini özel olarak yaptırdım. Burayı panik odası gibi düşünebilirsin."

Yavaşca kasları gevşeyen küçüğe bakıp sırıttım. Nefeslerimi son kez ensesine bıraktım.

"Evet aç mıyız beyler?"

"Ben hep açım Minho."

"Biliyoruz Changbin. Neyse biri bana yardım etsin de bir şeyler hazırlayalım."

Felix arkamdan pıtı pıtı gelirken gülmeden edemedim. Felix dışardan sert dursa da arada böyle şirin hareketleri onu daha tatlı yapıyor.

Dolaptan birkaç sebze ve et çıkartıp güzel bi yemek hazırlamaya karar verdim. Nasıl olsa öluyoruz. Felixin yardımıyla yarım saat uğraşarak güzel bi sofra çıkardım. Ellerime sağlık bayılıyorum kendime.

"Hadi beyler gelin masaya."

Aç kurt gibi masaya damlayan Changbinin kafasına bir şaplak attım.

"Ellerini yıka da gel lan! Felix hiç mi ögretmedi sana?"

Tam masaya oturacakken Changbine şaplak attığımı gören Jisung koşarak Changbinin arkasından ellerini yıkamaya gitti.

"Minho?"

"Hmm?"

"Bu çocuğun burada ne işi var? Sen yabancıları buraya sokmaktan hoşlanmazsın. Hatta bana bile 3 ay önce sözleşme imzalattın buraya girebilmem için."

"Aslında almayacaktım da acıdım. Bi baktım sokakta dondu kaldı. Tuttum elinden getirdim."

"Pek inanmadım. Sen karşında acıdan kıvransa bile birine merhamet etmezsin."

Felixin söyledikleriyle aslında çocuğu buraya neden aldığımı içimde  tutmaya karar verdim. Ellerini yıkadığını bana kanıtlamak için ıslak elleri havada masaya gelen Changbinin suratına bi havlu atıp masaya oturdum.

"Afiyet olsun."

"Sağol Minhocum."

Duyduğum sesle kulaklarımı diktim.

"Şş sus."

"Lan bir şey demedim Minhocum dememe mi kızdın?"

"Lan bi sus diyorum."

Hızla masadan kalkıp kemerime bağlı silahı çıkardım. Sesin geldiği tarafa doğru ilerledim. Ses giriş kapısının olduğu yerden geliyor. Changbin hemen yerini ezberlettiğim yerden bir silah çıkartıp yanıma geldi. Felix de Jisungu alıp bir köşeye saklandı. Ön kapıyı gösteren ekrana doğru baktım.

Gördügüm kişi asla bir daha göremeyeceğini düşündüğüm biriydi.


☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆

Gelen sizce kim? Bölümü aslında akşam atacaktım ama dayanamadım.  Kimin geldiğini bilene çatal bıçak seti hediye.





SALGIN // MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin