16

173 27 27
                                    

"Evet gençler şimdi hepiniz buradayken planımızı açıklıyorum."

"Bu neşeli halini neye borçluyuz minho bey?"

Changbinin dediğine  kafamı sallayıp konuşmaya devam ettim.

"Öyle iste karıştırma şimdi sen. Bakın dikkatli dinleyin bu sefer adam gibi bitiricez  bu işi. Jeonginden o panzehiri  çalıcaz. "

○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○

Herkes hazırlıklarını tamamladığında kapının önünde sıraya dizildiler. En sonunda gelip  şifreyle kapıyı açtım.  Eskisine nazaran herkeste stresten ayrı bir heyecan vardı. Ön kapıyı  kontrol ettikten sonra sakince dışarıya çıktım. Diğerleri de arkamdan geldiğinde arabaya doğru ilerleyip sürücü koltuğuna oturdum. Herkes arabaya doluştuğunda  Chanın yolu tarif etmesiyle Jeonginin laboratuvarına  doğru yola çıktık. Aradan geçen yarım saatin ardından arabayı görünmeyecek bir yere park ettim. Ne olur olmaz diye üstünü de kamuflajla  örtmeyi ihmal etmedim. Geçen sefer gibi herkesin çantası ve mühimmatının  tam olduğuna emin olduğumda sessizce yürümeye başladım. Anlaştığımız gibi grubu 3 3 ayırıp ilerlemeye başladık. Ben hyunjin ve chan. Changbin felix ve jisung. Biz önden yolun temiz olduğunu kontrol ederken onlar da arkadan geliyorlar.  Sonunda binanın arka kapısına ulaştığımızda  kilidi kırarak içeriye girdik. Diğerlerine burda beklemesini işaret ederken koridoru kontrol etmeye başladım. Etrafın  temiz olduğuna  emin olduğumda el işaretiyle gelmelerini söyledim. Tekrar gruplara ayrılarak ilerlemeye başladık. Ben chanla beraber jeonginin odasına doğu ilerlerken diğerleri tek tek askerleri  halletmeye başladı. Laboratuvarın duvarları silah sesleriyle yankılanırken sessizce chanı takip etmeye devam ettim.

İçim ne kadar rahat olmasa da kendimi olabildiğince sakin tutmaya çalıştım. Herkes senelerdir asker olduğum için artık bir şey hissetmediğimi düşünse de ben de bir insanım. Elbette ki şeyler hissedeceğim. Chan sayesinde Jeonginin  uyku saatinde girmiştik alana. Kapının önündeki korumaları gördüğümde chanla ayrılıp duvarın arkasından yavaşça ilerledik. Askerlerin dikkatini dağıtmak için yanımdaki rafta duran ne olduğunu bilmediğim şeyi koridora doğru fırlattım. Askerler oraya baktığı anda benim tarafımdaki askerin bacağına sıktım. Benimle aynı anda chan da diğer askerin bacağına ateş etti. Onlar daha silahına davranmayan yanlarına varıp boğazlarını kollarımızla  kilitledik. Bayildiklarina emin olduğumuzda kenara doğru sürükleyerek duvarın arkasına bıraktık. Kapının kilidini kırıp hızlıca odaya girdik. Jeongin tabi ki sesleri duymuş ve silahına sarılmıştı. Onun ateş etmesine fırsat vermeden silahı tuttuğu eline ateş ettim. Silah sesli bir sekilde yere düştüğünde fırsattan yararlanıp jeonginin kollarını arkasında birleştirdim. Ne kadar çırpınma çalışırsa çalışsın kurtulamadı. Biraz aha çırpınırsa  kolundan birinin kırılacağını bildiği için hareket etmeyi bıraktı.

"Ne istiyorsunuz?"

"Ne istediğimiz açık değil mi? Ayrıca seungmini senin öldürdüğünü bilmediğimizi mi sanıyorsun? "

"Bilseniz ne olur? Çoktan ölmedi mi zaten?"

Jeongin sesli kahkahasını odanın içine bırakırken chanin boynundaki damarlar sanki yerinden fırlarcasına belirginleşti. Elindeki silahın kabzasıyla jeonginin elmacık kemiğine sertçe vurdu.

"Lan seni sikerim! Ne demek bilseniz ne olur? Senin ben o yaya yaya konuştuğun ağzını sikerim."


Jeongin hala gülüşünü devam ettirirken chan onu yakalarından tutup sertçe sarstı.

"Söyle lan formülü."

"Ben nerden bileyim amına koyduğumun malı. "

"Chan sen bunun başında bekle ben bizimkilerden biriyle oradakileri konuşturmasını  bilirim."

Chani onunla tek başına bırakmak istemesem de bir şekilde hyunjini bulup laboratuvardaki  adamlardan bir kaçıdan zorla formülü almayı başardık. Geri döndüğümüzde chan elleri kanlı bir şekilde kapının önünde bekliyordu.

"Chan?"


○○○○○○○○○○○

Bölüm baya kısa oldu ama bu aralar cidden kendimi iyi hissetmiyorum. Kendinize ciciş bakın.

SALGIN // MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin