Merhabalar!
Nasılsınız?
Bu bölüm geç geldi biraz biliyorum ama okullar başladı. Bu yüzden geçte olsa bölümü atabiliyorum. Umarım fici unutmamışsınızdır. Bu bölüm kurgu için en önemli bölüm.
Ayrıca bu fic 13-15 arası bir şey olacak. 15'i geçmez sanırım ama bana belli de olmaz. Yaşayıp görelim.
Bir de Tae Jk'i hemen affetmiş gibi oldu ama sürünmesini isteyenler var ve ben nasıl süründüreceğimi bilmiyorum. Varsa aklınızda bir şeyler yazsanıza bana. Çok makbule geçer çünkü ben de süründürmek istiyorum.
Sizi bölümümüzle baş başa bırakıyorum ve kaçıyorum. Driftwood'a da bölüm attım onu da okumayı unutmayın.
Keyifli okumalar <333
***
Hayatta hep en kötü şeylerin kendi başımıza geldiğini düşünürüz. Başkalarının neler yaşadığını bilmeden hep en büyük dertlerin sahibi olduğumuzu düşünürüz. Belki de bizim yaşaığımız ve hayıflandığımız bu hayatlar bir başkasının hayalidir. Bunu bilmeden hep en küçük derdimizde karalar bağlar ve depresyona girer, kendimizi hayattan soyutlarız.
Ne kadar da garip değil mi?
Birkaç hafta öncesine kadar hayatımı bir yalanın gölgesi altında yaşayacağımı ve hiç mutlu olamayacağımı düşünüyordum. Karnımdaki bebeğime ve onun alfa babasına bir yalanı yaşatacağımı ve beni hiç affetmeyeceklerine emindim. Ancak hayat gerçekten de sürprizlerle doluydu.
Şu anda elimi tutan ve beni evine getiren Jungkook kadar sürprizlerle doluydu.
Jungkook bir an bile elimi bırakmadan kapıyı açmış ve bizi sıcacık eve sokmuştu. İlk defa Jungkook'un yanında bu kadar güvende ve mutlu hissediyordum. İlk defa bizim için savaşacağını gözlerinde net bir şekilde görebiliyordum.
Ona bir şans vermiştim ve bu şansı boşa çıkarmayacağını umuyordum çünkü artık yorulmuştum. Bugüne kadar ikimiz için çabalayan hep ben olmuştum ama artık yalnız başıma savaşmak istemiyordum. Jungkook'un benim için, bebeğimiz için bir şeyler yapmasına ihtiyacım vardı. Bize olan sevgisini ve ilgisini görmeye muhtaçtım.
Jugkook'un da dediği bizim başkasına değil ona ihtiyacımız vardı.
Evden içeri girer girmez Jungkook bana dönmüş ve gözlerime bakıp gülümsemişti. Ardından beni kucaklamıştı ve hiçbir ışık açmadan merdivenlerden çıkıp odasına gelmişti. Kollarımı boynuna sarmış ve sıcaklığına iyice sokulmuştum. Omegam şu an o kadar mutluydu ki içimde bir yerlerde dans ediyordu. Alfasını fazlasıyla özlemişti. Ve şu an da Jungkook'un alfasını da hiç olmadığı kadar hissediyordu.
Jungkook bugüne kadar benden kaçmıştı. Ona aşık olduğumu öğrendiğinde bana kötü davranmaya hatta nefret etmeye başlamıştı. Sebebi neydi gerçekten merak ediyordum. Beni ne için bu kadar üzdüğünü, paramparça ettiğini bilmiyordum. Hala çok kırgındım ona ve affetmem zaman alacaktı ama affetmek istiyordum. Sadece onun kollarında nefes alıp huzur bulabiliyorken ondan uzak kalmak, ona kırgın olmak istemiyordum.
Jungkook'un benden nefret etmesini istemiyordum.
Ama söylemişti. Senden nefret etmiyorum demişti. Benden nefret etmiyordu ki. Hiç etmemişti.
Düşündüklerimle gözlerim dolduğunda Jungkook hala bana baktığı için bunu anında fark etmişti. Odaya girdiğimizde beni kucağından indirmeden önce dolu dolu olan gözlerime birer küçük öpücük bırakmıştı. Göz kapaklarımın üstünde hissettiğim yumuşak dudaklarıyla gülümsemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Revenge | Taekook
FanfictionNefret güçlü bir duyguydu ve Alfa Jungkook, Omega Taehyung'tan tüm benliğiyle nefret ediyordu. Geçmişin intikamını almak içinse çok acımasız bir yol seçmişti. Mini fic Omegaverse Angst gidişat