Bu yoldan giden bazı New Yorklu psikiyatrlar, seri cinayet işleyen katiller üzerine araştırmaları kararlı bir biçimde ilerletti. Seri cinayet işleyen katil meramını öldürerek anlatır. Normal bir kişinin düşünsel alanda üretimine, toplumsal ilişkilerine, sanata vs kanalize edebildiği arzularından ve yoksunluklarından, seri cinayetler işleyerek kurtulur. Bu varsayıma göre, cinayetteki ayrıntıları, katilin kendini diğer insanlara ifade etmesi olarak kabul edebiliriz. Peki bu koşullar altında parçalama ne anlama gelmektedir?
Bize göre parçalama, doğal sürecin bir inkarını oluşturmaktadır. Katil kendini, insanı yaratan büyük mimarın yerine koyar ve kendi yaptığı işi herhangi bir biçimde bozar. Yıkarak ya da daha doğrusu, yapılanı yıkarak yeni bir şey yaratmaktadır. Bu varsayım ilgililerin açıklamalarıyla da doğrulanmaktadır. Örneğin Nat Sheridan neden kurbanlarının kemiklerini çıkardığını soran yargıca şu yanıtı vermişti: 'Bu kadınlar, Sayın Yargıç, günahkardı, göklerin krallığına asla giremezlerdi. Tozun toza dönüşeceği deyimini bilirsiniz. Onların iskeletini ufaladım, onları toza dönüştürdüm, yaptığım budur, Sayın Yargıç, yaptığım budur, onları toprağa geri verdim ve o zaman Tanrı'nın sağına oturdular' (3) 1986'da Phoenix bölgesinde yedi eşcinselin bacaklarını kesen Matthew Russell da aynı şekilde şunu söylemişti: 'Onlar (kurbanlar) ayakta durmayı hak etmiyordu.' Katil yaptığı işi bozar, çünkü ya yaptığı iş onu tatmin etmemiştir ya da onu ezen Tanrı'yı küçümsemektedir. (4) Ne olursa olsun, ruhsal gerginliğin giderilmesi için yıkma dürtüsünden çok, yapılmış olanı yıkma dürtüsünden söz etmek akla daha uygun olur.
Bu eğilim, Polaroitli Katil'de çok net bir biçimde göze çarpıyor. Kurbanlarının farklı organlarını kesmesi, kendi gücünü bir biçimde kanıtlama olarak yorumlanmalıdır: Polaroitli Katil, herhangi bir organı alıp ¤¤¤ürme gücüne sahip olduğunu göstermektedir. Ruhsal gerginliklerine katlanamamakta, onları yönetmektedir. Otopsi sonuçları da bir organı kesme eyleminin, öldürme eyleminden önce yapıldığını göstermektedir. Katil, anestezi altındaki kurbanının bu organ olmadan birkaç dakika yaşayabileceğini elbette bilerek eyleminin tadını çıkarmaktadır.
SONRA NE OLACAK ENDİŞESİ
Teknikleri ve hareketlerinin ötesinde seri cinayet işleyen katilleri birleştiren bir patoloji varsa o da teşhirciliktir. Cinayet karanlıkta işleyen katil her şeyden önce reklam ışıklarını arar. Büyük bir çoğunluğu suçlarını ve gerekçelerini hiç zorlanmadan itiraf eder; istisnasız hepsi de eylemlerini anlatan gazete küpürlerinin koleksiyonunu yapar. 'Davenport Kasabı' adıyla ün yapmış olan Harry T. Gozzen, derisini yüzdüğü kızların can çekişmesini filme alıyordu. Onu evinde tutuklayan polislere bu kasetleri hiç zorluk çıkarmadan verdi.
Bu 'sonra ne olacak' endişesi aynı zamanda katilin sonunda neden yakalandığını da açıklar. Birkaç ayın sonunda da sadece takma bir isimle tanınıyor olmaktan sıkılacaktır; medya ona basit bir psikolojik durum ve asla doğru olmayan dürtüler yakıştırmıştır. Öyle bir an gelir ki onu boğmakta olan adsızlığı kırmak ve halka kendini anlatmak ister. Tedbiri elden bırakır, avlarını seçerken daha az titizlik gösterir veya son işlediği cinayet yerine geri gider: bilinçsiz olarak yakalanmak ister. Sanıldığının aksine seriye son veren polis değil, katilin bizzat kendisidir. Nasıl yakalanacağını da kendisi tasarlar, hatta kimileri bir basın toplantısı bile düzenler. (5)
Demir parmaklıkların arkasına geçince, röportaj vermeyi kabul eden, anılarını yazan ve savcının sorularını kaçamaksız yanıtlayan normal bir insan gibi davranır. Yaptıklarından seyrek olarak pişmanlık duyar ve durumdan hemen hemen hiç şikayet etmez. 'Dakota Canavarı' Robin Smight kendisini elektrikli sandalyeye mahkum eden karar okunduğunda sanki o an infaza ¤¤¤ürülecekmiş gibi üzerine ne giyeceğini soruşturmuştur.
Polaroitli Katil aşırı gelişmiş teşhirciliğin tüm belirtilerini gösteriyor. O öldürmüyor, cinayetlerini sahneye koyuyor. Eski bir ralli sürücüsü olan yapboz oyuncusunun cesedini San Francisco'da parka bıraktığı arabanın direksiyonuna yerleştiriyor. Edmunson'daki kurbanını-sağ bacağını kestikten sonra- topa vurmaya hazırlanan bir futbolcunun pozisyonuna getirip öyle bırakıyor. Detroit'te, Charles Wallerstein'ın asistanının sağ kolunu kesiyor ve bir çukura atmadan önce onu yamaca tırmanan bir dağcı konumuna getiriyor. Bu oldukça ürkütücü mizansenlerin iki hedefi var: bu tür gösterileri çok seven medyanın ilgisini çekmek ve hayal gücünden yoksunluklarını simgesel olarak kınadığı öteki katillere kendini göstermek.
Polaroitli Katil'in cezasız kalma kaygısı ile keşfedilme arzusunun bir karışımı olan teşhirciliğin esas göstergesi, kurbanlarının cebine özel olarak bıraktığı fotoğraflarla eylemine imzasını atmasıdır. Her yeni kurbanda kendi resminin bir parçasının, gazetelerde çıkmasının sevincini yaşıyor. Seri cinayetler işleyen tüm katillerin düşünü gerçekleştiriyor: fotoğrafı yayınlanıyor ve o hala serbest.
Bununla birlikte katilin kimliğini saptamak için henüz çok erken: iki bacak ve bir kol robot resmini yapmak için yeterli değil ama cinayetler zincirinde Polaroitli Katil'in çevresindeki kıskaç daralıyor. Aynı zamanda hem polisi küçümsemekten memnun hem de bilinçsiz oalrak yakalanmayı arzulayan katilin durumu bundan daha iyi nasıl açıklanır?
Polaroitli Katil'i yakalama şansı var mı? Eğer planını uygulamaya devam ederse, sıra yüzüne gelene kadar birkaç fotoğraf daha gerekiyor, bu da kuşkusuz onun hemen yakalanmasına yol açacak. Bu durumda sorulacak tek bir soru kalıyor: bundan önceki eylemlerini sahneye koyduğu gibi, tutuklanmasını da sahneye koyacak mı?
1. FBI'nin terminolojisine göre seri cinayet işleyen katil 'Modus operandi (benzer yöntemlerle) işlenmiş en az iç cinayetten sorumlu olan kişi'dir. Bununla birlikte kriminologlar, özellikle de psikiyatrik patoloji eğitimi almış olanların üzerinde gitgide daha fazla ısrar ettikleri görüşe göre, bu katiller eylemlerine bir son vermeyi asla düşünmezler. Bu görüşü ilerletecek olursak, seri cinayet işleyen katilin esas niteliği, yakalanana kadar aynı suçu tekrarlamaktır. Bu makalede bu konuya tekrar döneceğiz.
2. Seri cinayet işleyen katillerin en çok kullandıkları silah olan bıçak ve balta, ateşli silahların çok üstündedir. ABD'de işlenen seri cinayetlerde bu silahların kullanılma oranı dörtte üçten fazladır.
3. Sheridan Davası'nda L. T. Bullow'un duruşma tutanaklarından.
4. Kriminolog John N. Popwell, 1974-1982 yılları arasında Teksas Eyaleti'nde mahkum olmuş, seri cinayet işleyen yirmi altı katilin aileleriyle görüştü. Böylece, seri cinayet işleyen katillerin psikolojik gelişmelerinde dini eğitimlerinin belirleyici etken olduğunu gözler önüne serdi. Yirmi altı denekten on beşi Pazar günleri gördükleri dini eğitimi ergenlik yaşlarından sonra da sürdürmüştü.
5. Bazen ikisini birden yapanlar da vardır. En ünlü örnek 'Sasktatchewan Oduncusu' Rudolph Markham'ın işlediği on dört cinayeti yerel bir radyo istasyonundan itiraf etmesidir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CİNAYET
Horrorfaili mechul cinayetler. nefes kesen takipler ve planlanmış ölümler. av mı ? avcı mı? okurken yaşayacaksınız olayları ..