CİNAYET

287 8 0
                                    

Nisan ayının başlarında Tokat Jandarma Alay Komutanlığı'na müracaatta bulunan Nalan isimli bir bayan, Tokat İli Çamlıbel Bucağı Jandarma Karakolu'nda uzatmalı çavuş olarak çalışan eşinin altı aydır eve gelmediğini belirterek onun bulunmasını ister. Jandarma Alay Komutanlığı yaptığı tüm araştırmalara rağmen Nalan'ın eşi Ali hakkında en küçük bir ipucu bile bulamaz. Bunun üzerine kayıp Çavuş Ali'nin eşi Nalan Hanım Cumhuriyet Savcılığı'na da bir dilekçe ile başvurarak yine eşinin bulunmasını ister.
Nalan Hanım dilekçesinde eşinin ölü veya diri olarak bulunması için adeta yalvarmak- tadır. Cumhuriyet Savcılığı dilekçeyi Emniyet Müdürlüğü'ne havale eder. Emniyet Müdürü, Jandarma Alay Komutanlığı'nın bilgisi dahilinde bu konuda araştırma yapmak üzere Kadir isimli bir tecrübeli bir polis memurunu görevlendirir ve Kadir'e bu işi çözümlemesi için on beş günlük müddet tanır. Polis Memuru Kadir on dört yıllık memurdur, mesleğe girdiği günden beri cinayet masasında çalışmaktadır. Cinayetleri çözmede ve kayıp olayları aydınlatmada oldukça mahir ve tecrübelidir. Bütün teşkilat Kadir'i tanımakta ve sevmektedir. Kadir sportmen vücutlu, devamlı temiz giyinen, güzel konuşan, davranış ve hareketleri her zaman ölçülü, okumayı çok seven, polis romanlarını tercih eden, mesleğini canından çok seven ve her şeyin üzerinde tutan, "mesleğim her şeyimdir" diyebilecek bir insan ve meslektaşımızdır. 
Polis Memuru Kadir görevi alınca anında Çavuş Ali'nin görev yaptığı Çamlıbel Jandarma Karakolu'na gidip araştırma ve soruşturmaya başlar. Bu sırada jandarmanın da yaptığı soruşturma ve araştırma tutanaklarını inceler ancak o da en küçük bir ip ucuna rastlayamaz.
Çamlıbel Nahiyesi Tokat İli'nin doğu tarafına rastlar. İsmiyle anılan dağın yamacında kurulmuştur. Bu dağ Köroğlu ile Ayvaz'ın mekan edindiği bir dağ silsilesidir. Tam tepesinde Köroğlu ismini alan bir çeşme vardır. Dağın öteki yüzü Sivas İli sınırları içindedir.
Polis Memuru Kadir, kayıp Ali'yi bulabilmek için onun memleketine gitmeye karar verir. Çavuş Ali İzmir'in Menemen İlçesi'nin Şehit Kubilay Köyü'nde doğmuştur. Köye giden Polis Memuru Kadir, onun anne ve babası ile çocukluk arkadaşlarıyla görüşür. Köy halkı Menemen isyanından sonra köylerinin ismini değiştirerek bu ismi almışlardır. Çavuş Ali üç yıldır köyüne gelmemiştir. Annesi ve babası Ali ile yaptığı evlilikten dolayı dargın düşmüşlerdir. Aile bu evliliği asla kabullenmemiş, gelinleri Nalan Hanım'ı hiç sevmemiştir.
Köyde araştırmalarını sürdüren Polis Memuru Kadir, Ali'nin arkadaşlarından onun evliliğinin pek tuhaf olduğunu öğrenir. Şöyle ki; Ali vatani görevini jandarma olarak yaparken Çavuş olmuş ve tezkere bırakarak Uzman Çavuş olup Tokat İli Çamlıbel Nahiyesi'ne atanmıştır. 
Ali bir gün arkadaşlarıyla İzmir Fuarı'nı gezmeye gider. Bu sırada üç kız arkadaşıyla fuar kapısından içeri girmekte olan Nalan ismindeki kız, Ali'ye omuz vurmuş gibi bağırıp çağırmaya başlar. Görevli polisler bu bağırma üzerine olaya el koyarlar, Ali'yi, arkadaşlarını ve kızları Fuar Karakolu'na götürürler. Karakolda omuz vuran kız gülerek omuzu Ali'ye kendisinin vurduğunu, şikayetinin olmadığını söyler. Bunun üzerine polis hepsini serbest bırakır. Bu arada kızlardan biri Ali ve arkadaşlarını çay içmeye davet eder. Çay bahçesinde etraflıca birbirleriyle tanışırlar. Nalan ismindeki kız babasının emekli hakim, annesinin de emekli öğretmen olduğunu, şayet Ali arzu ederse kendisi ile evlenmek istediğini söyler. Ali de bu arada kendini tanıtmıştır. Nalan ismindeki kız gülerek şaka yollu, içinden bir şeyin cız ettiğini, bir nevi yıldırım aşkına tutulduğunu açıklar. Nalan Ali'ye babası ve annesi ile tanışması için randevu verir. Ali de bu randevuya uyarak Nalan'ın babasının evine gider. Nalan, Tatar kökenli olan anne ve babasına hiç benzememektedir. Hakim olan babası Anadolu illerinde görev yaparken fakir bir ailenin beş çocuğundan birini evlatlık almıştır. Nalan en iyi okullarda okutulmuş ve liseyi bitirmiştir. Tam bu sırada Ali ile tanışıp evlenmeye karar verir ve evlenirler. Ali, bu evlilik sebebiyle ailesini dinlemediği için onlarla olan bütün bağlarını koparmıştır. Polis Memuru Kadir bu araştırma ve soruşturmada da hiçbir ip ucu elde edemez vemiştir. Tekrar Çamlıbel Bucağı'na döner. 
Emniyet Müdürü'nün verdiği müddet azalmıştır. Polis Memuru Kadir bütün dikkatini Ali'nin eşi Nalan Hanım üzerinde yoğunlaştırarak onu sorgulamaya başlar. Bu sırada kadını inceler; kadının uzun boylu, esmer, zayıf ve elmacık kemiklerinin öne çıkık olduğunu gören Polis Memuru Kadir, içinden "aman Yarabbi, insan böyle de çirkin olur muymuş, Ali dört yılını bu kadınla nasıl geçirdi?" diye düşünür. 

Polis Memuru Kadir sorguya başlar. Sorgulama gece ve gündüz devam eder. Kapıda devamlı nöbetçi bulundurulur. Kadın bu sorgu esnasında bitkin ve uykusuz düştüğünden masa başında bazen uyumaktadır. Kadir bir ara dışarı çıkarak nahiyeden bir traktör getirtir ve kadının evinin bahçesini sürdürür, evin içi defalarca aranır, ancak en küçük bir delile bile rastlanılamaz. 
Ertesi gün yine sorgu devam etmekte iken, saatin üç veya dört civarında olduğu bir an, Nalan Hanım masa başında uyumakta iken, Polis Memuru Kadir sonuca ulaşama- dığı için huzursuz ve tedirgindir. Sorgu odasından dışarı çıkar ve yeniden Nalan Hanım' ın evine gider. Daha önce gördüğü albümü bulur ve albümdeki resimleri incelemeye başlar. Bu resimlere tekrar tekrar bakar. Ali'yi oldukça boylu, fizik olarak yakışıklı, havalı bir genç olarak görür ve yine kendi kendine düşünür: "Adam bu kadınla dört yıldır evli, bu zaman içinde de çocukları olmamış." Polis Memuru Kadir'in aklına o an bir plan gelir. Hemen karakola döner ve jandarma yetkilisinden jandarmaları karakola toplamasını ister. Toplanan bütün eratı süzüp gözden geçirir. Çavuş Ali'ye benzeyeni arayıp bulmaya çalışırken, Bursa doğumlu Jandarma Er İbrahim'i fark eder. İbrahim'i diğerlerinden ayırarak ona Çavuş Ali'nin resmi üniformasını giydiren Polis Memuru Kadir, elbisenin İbrahim'e oldukça uyduğunu görür. Konuşma tarzı olarak taklide yakın olması için İbrahim'e birkaç prova yaptırır. Hazırlıkların tamamlandığı kanaatine varan Polis Memuru Kadir, Er İbrahim'e "sen kapıda bekle, ben Ali içeri gel dediğim zaman hiç konuşmadan kapıyı sertçe aç, içer gir." diye tembih eder. 
Polis Memuru Kadir, Nalan Hanım'ı sorgulamak için tekrar odaya girer ve sorguya başlar. Kadın sorgulara gayri ihtiyari cevaplar verir. Gecenin ilerleyen saatlerinde Polis Memuru Kadir oturduğu sandalyeden hızla ayağa kalkar ve kapıya dönerek "Ali geldin mi? Bizde seni arıyorduk!" diye bağırarak konuşmaya başlar. Kapı açılır ve Ali'ye benzeyen İbrahim içeri girer. Nalan Hanım uyku sersemiyle içeri gireni Ali zanneder ve ağzından çıkan "hani ben seni öldürmüştüm ya!" kelimeleri ile kendisini ele verir. 
Artık olay çözülmeye başlar. Nalan Hanım olayı en ince detayına kadar anlatmak mecburiyetinde kalır: 
Nalan Hanım ve Ali dört yıldır evli olmalarına rağmen çocukları olmamıştır. Cinayet gecesi çocuk yüzünden aralarında kavga çıkar. Ali karısına "seni boşayacağım, ben doktora gittim muayene oldum, benim çocuklarım olurmuş." diyerek bütün kabahatin karısında olduğunu söyler. Bu sıra aralarında hakaretler başlar. Ali, Nalan Hanım'ı döver. Sonra hırslanarak başka odaya gider ve kanepeye uzanıp uyur. Gecenin bir saatinde Nalan Hanım Ali'nin uyuduğuna kanaat getirdikten sonra, evde odun kırmak için bulundurdukları tahrayı (küçük balta) alarak eşinin yattığı odaya girer ve tahrayı büyük bir hızla indirerek Ali'nin başını gövdesinden ayırır. Etraf kan olmuştur. Nalan Hanım cesedin üzerini örter. Ceset katılaştıktan sonra evdeki balta ile küçük küçük parçalara ayırır. Kan lekelerini temizledikten sonra komşusundan büyük bir kazan alır ve daha önce küçük parçalar haline getirdiği cesedi kazana doldurarak ateşe koyar. Nalan Hanım kaynamış etler kokmaz diye etleri kaynatır ve evin arka tarafında bir kuyu kazar. Etleri kuyunun içine atarak kuyuyu kapatır. 
Daha sonra tavuk kümesini koku yapıyor bahanesi ile bir askere kuyunun üzerine gelecek şekilde naklettirir. Bir süre sonra da kümesin yerini değiştiren bu askeri bir takım bahaneler uydurarak başka bir jandarma karakoluna naklettirir. On beş gün sonra Nalan Hanım eşinin çalıştığı karakola ve İl Jandarma Alay Komutanlığı'na dilekçe vererek eşinin eve uğramadığını söyleyip bulunmasını ister. Karakol, Nalan Hanım'ın müracaatı üzerine hemen araştırmaya geçer. Nalan Hanım bu arada ocaktaki külleri bile azar azar suya dökerek yok etmiştir. 
Olay aydınlanmış, Polis Memuru Kadir bu olayı çözüme kavuşturduğu için çok mutlu olmuştur. Nalan Hanım ise işlediği suçtan dolayı idamla yargılanır.

CİNAYETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin