Yaklaşık 30 yıl önce bir ilimizde yaşanan vahşi olduğu gibi bir o kadar da korkunç cinayet, akıllara durgunluk verecek nitelikteydi. Olayın vahameti ve olası psikolojik etkileri nedeniyle bu şehirde yaşayan milyonlarca dürüst ve namuslu insanları rencide etmemek adına vilayetin ismini yazmayı uygun bulmadık. Zira insanın bulunduğu tüm yerlerde akıldışı olaylar yaşanabiliyor, yaşanan olaylar da çoğu zaman yaşanan bölge ile özdeşleşebiliyor. Bu yanlışlığa düşmek korkusu, böyle bir karar almamızda en büyük etken oldu.
Sabahın erken saatlerinde polis telsizinden emniyet amirine geçen bir anons ile önemli bir olayın varlığı ortaya çıktı. Anons eden polis memuru, emniyet amirine yerel basın mensuplarının olayı duymaması için,“Amirim, şube telefonu ile görüşelim” dedi. Polis memuru normal telefondan aradığında ise şehir merkezinde bulunan bir hamamda cinayet işlendiğini ve bu cinayetin de çok farklı göründüğünü anlatmaya çalıştı. Olayda bir gariplik olduğunu fark eden emniyet amiri ekibi ile birlikte hızlı bir şekilde olay yerine hareket etti. Cinayetin işlendiği mekan, şehrin merkezinde bulunan ve herkesin bildiği bir hamamdı.
KAN GÖLÜ, DENEYİMLİ POLİSLERİ DE ETKİLEDİ
Emniyet amiri hamama adımı attığında ise gördükleri karşısında adeta kanı dondu. Öyle ki, bilinen Türk hamamlarında olduğu gibi ortada bir göbek taşı ve çevresinde küçük açık kabinler ve kurnalar bulunuyordu. Ancak, göbek taşının üzerinde yüzükoyun yatmış bir erkek cesedi ve hemen her yer kan gölü içersindeydi. Ceset resmen doğranmış, çevresi et parçaları ile kaplıydı. Polisler yüzlerce cinayet olayına şahit olmuş, bir o kadar da ceset görmüşlerdi ama bir insandan bu kadar kan akmasına ilk kez şahitlik yapıyorlardı.
KURBAN TANINMAYACAK HALDEYDİ
Cesedi inceleyen polis, cesedin tanınmayacak hale getirilmesi nedeniyle kimlik tespiti yapamıyordu. Yüzükoyun yatan cesedin anüs kısmı keskin bir bıçakla oyulmuş, sırt bölgesinde keskin bıçak izleri vardı. Ceset çevrildiğinde ise polisin şaşkınlığı daha da artmıştı. Erkek cesedinin cinsel organı kesilmiş ve bu kişinin dişleri arasına sıkıştırılmıştı. Yüz gözü ise paramparça bir durumdaydı. Uzun bir inceleme sonucunda zorlukla da olsa cesedin kimliği belirlenerek, bu korkunç cinayetin kurbanınınhamam sahibi Halil Kuntar olduğu anlaşıldı. Hamamın patronu Kuntar, şehrin çok seçkin, eski ve saygın ailelerinden olan bir kişiydi. Polis şaşkınlık üzerine şaşkınlık yaşıyordu.
Şaşkınlığını üzerinden atan polis hızlı bir şekilde hareket ederek, hamam personelini ve çevrede bulunanları öncelikle sorguya aldı. Dedektifler Kuntar’ın cesedi üzerinde yaptığı incelemelerinde cinayetin gece işlendiğini belirledi. Cinayet silahı bıçak ise tüm aramalara rağmen bulunamadı. Çalışanların ilk sorgularında ise gece saatlerinde hamamın kapandığını ve hiçbir personelin çalışmadığını öğrenildi. Polis için zor bir süreç başlıyordu. Böyle hunharca bir cinayeti kim işlemiş olabilirdi ki?
İLGİNÇ İLİŞKİLER ORTAYA ÇIKTI
Polisin başlattığı sorgu tüm hızıyla sürerken, elle tutulur hiçbir bilgiye ulaşılamadı. Dedektifler, katilin çalışanlar arasındaki kişilerden çıkacağına inandığından sorguda ağırlığı personele verdi. Ama tüm baskılara rağmen çalışanların hiçbiri cinayeti işlediğini kabul etmiyordu. Ancak bu arada bir gelişme olmuş, personelden biri cinayeti işlediğini kabul etmemesine rağmen ilginç şeyler anlatmaya başlamıştı. Hamam çalışanı Rahmi Ataçığ, sorgunun boyutunun genişlemesi sonucunda kendisinin eşcinsel olduğunu ve şehrin birçok ileri geleni ile ilişki içersine girdiğini söylemişti. Hatta daha da ileri giderek bu ilişkiye girenlerin de kendisi gibi eşcinsel olduğunu onlarında birbiri ile ilişkiye girdiklerini anlattı. Sorgu artık ilginç bir boyut almıştı.
DELİLLER KARŞILAŞTIRILDI
Cinayet masası dedektifleri bu arada hamam çalışanlarının dışında çevrede bulunan birçok esnafı da sorguladı. Otel çalışanının ifadesinde polise isimlerini verdiği kişilerin de aralarında bulunduğu yaklaşık 200 şüphelinin parmak izi ve kan örneği alındı. Cinayetin işlendiği alandan toplanan deliller ile karşılaştırmalar yapıldı. Ama hiçbir kan ve parmak izi ile bir eşleşme sağlanamadı. Katil ya da katiller adeta hiçbir delil bırakmadan sırra kadem basmışlardı.
150’YE YAKIN KİŞİ ŞEHRİ TERK ETTİ
Polise uyku yoktu. Tüm cinayet dedektifleri evlerini bırakmış şubede sabahlamaya başladı. Personelin anlattıkları olacak şey değildi. Öyle ki, bahsettiği kişiler şehrin tanınmış simaları ve hemen hepsi aile reisiydi. Soruşturmanın boyutu hayli büyümüştü. İfadelerde 150 kişiyi aşkın bu insanların birbirleri ile yaşadıkları seks fantezileri ortaya çıkması poliste büyük şaşkınlık yaşanmasına yol açtı.Üstelik sorguya alınan bu kişilerinde olayı doğrulaması dikkat çekiciydi. İşin en ilginci ise, bu olayın gizli kalmayarak tüm şehre yayılması oldu. Sorgusu tamamlanan birçok kişi serbest bırakıldığında insan içine çıkamayarak şehri terk etmek zorunda kaldı.
CİNAYET SİLAHI TESADÜFEN BULUNDU
Cinayet olayı şehirde duyulmuş, büyük infial yaratmıştı. Belediye çöpçüleri olay yerine yakın bir yerde çöp bidonu içinde kanlı bir bıçak buldu. Cinayetle bir bağlantısı olabileceğini düşünen belediye işçileri bıçağı, yakında bulunan polis karakoluna götürerek teslim etti. Dedektifler, şüphelilerden alınan kan ve parmak izleri ile bıçakta bulunan delilleri karşılaştırdı. Bıçakta bulunan bir parmak izi, hamam çalışanı Rahmi Ataçığ ile eşleşti. Ancak bıçakta başka bir parmak izi daha vardı. Bu izin sahibi ise tespit edilemedi. Belli ki cinayeti işleyenlerin sayısı birden fazlaydı.
SONUNDA İTİRAF ETTİ
Şehri karıştıracak açıklamalarda bulunan hamam çalışanı Ataçığ, uzun süre verdiği ifadelerle polisi oyalamayı başarmış ancak kendini kurtaramamıştı. Bıçağın bulunması ve üzerindeki parmak izinin kendisine ait çıkması ile alanı iyice daralarak, çelişkili ifadeler vermeye başladı. Deneyimli cinayet masası dedektiflerinin sıkıştırması sonucu daha fazla direnemeyerek korkunç cinayeti kendisinin işlediğini itiraf etti. Yanında bir yardımcısı ile birlikte…
BANA TECAVÜZ ETTİ
Hamam işçisi dedektiflere ağlayarak ailece çok yoksul olduklarını anlattı. Genç yaşta köyden şehre çalışmak için gelmek zorunda olduğunu belirtti. Şehir merkezinde şu an ki hamamda iş bularak çalışmaya başladığını, hamamda çalışmaya başladığında patronu Halil Kuntar’ın bir akşam hamamda çilingir sofrası koyup birlikte içki içtiklerini, sarhoş olduğunda ise patronunun tecavüzüne uğradığını anlattı. O olaydan sonra patronu Kuntar’ın kendisi ile defalarca ilişkiye girdiğini ve adeta karısı gibi kullandığını belirtti. Personel, “Ben eşcinsel değildim. Ama patronum beni eşcinsel yaptı” dedi. Bir müddet sonra genç kardeşinin de köyden şehre çalışmaya gelmesi gerektiğini aynı iş yerinde çalışmak için durumu patronuna söyledi. Ancak patronunu uyararak, kendisine yaptığını kardeşine kesinlikle yapmayacağına dair söz aldı.
PATRONUM SÖZÜNÜ TUTMADI
Bu sözden sonra kardeşinin geldiğini ve aynı işyerinde çalışmaya başladığını belirten personel dedektiflere, “Patron bana verdiği sözü tutmadı. Benim olmadığım bir gün kardeşim Salih’e de zorla tecavüz etti. Bunu duyduğumda çıldıracak gibi oldum. Bu olay beni çok etkiledi, çok kızdırdı. Bir gece kardeşimle birlikte plan yaptık. Patronum Halil Kuntar ile birlikte bir gece hamamda içkili bir alem yapmak için karar aldık. Patronda tamam dedi. O gece yedik içtik. Patronum iyice sarhoş olduğunda ise, yanımdaki keskin bıçağı şuursuzca ona sapladım. Gözüm bir şey görmüyordu. Rasgele sapladım. Kardeşimle bana yaptıklarının hırsı ile yaptıklarımın farkında değildim” dedi.
Cinayeti işledikten sonra kanlı bıçağı kardeşine verdiğini söyleyen Rahmi Ataçığ, “Kardeşim Salih’e bıçağı yok et sonra da ortadan kaybol dedim. O bıçağı çöp kutusuna atmış. Onun cinayetle bir ilgisi yok.”dedi.
Bu itiraftan sonra iki kardeş de gözaltına alındı. Daha sonra mahkemeye çıkartılan kardeşler tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Şehirde büyük infial uyandıran bu korkunç olay, uzun yıllar unutulamadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CİNAYET
Horrorfaili mechul cinayetler. nefes kesen takipler ve planlanmış ölümler. av mı ? avcı mı? okurken yaşayacaksınız olayları ..