20

1.1K 111 31
                                    

Okul ara tatile gireli iki hafta olmuştu ve bu iki haftadır iki ayrı işte çalışıyordum. Sandığımdan daha yorucuydu.

Ruelle ile birlikte yeni bir yurda geçmeye karar vermiştik. Cindy ve Nathan'ın birlikte yaşamak için taşındığı evde birlikte kurdukları hayallerini daha fazla bozmak istemiyordum çünkü. Onlar, onlarla yaşamamdan hiç şikayetçi değillerdi ama ben artık rahatsız hissediyor ve hayatlarına çökmüş gibi hissediyordum. Üstelik Cindy kira vermemi de reddediyordu ve bu beni daha da fazla rahatsız hissettiriyordu.

Bu yüzden, çalıştığım pubda çarşambaya ek olarak perşembe ve cumartesi akşamları da sahne almaya, gündüzleri de bir kafede garsonluk yapmaya başlamıştım. Yeni kalacak yerimiz için paraya ihtiyacım vardı. Ancak yurt işi de istediğimiz gibi gitmiyordu.

Birkaç yurt bulmuş ve görüşmüştük ama iki kişilik boş odaları yoktu. Dönem arasında yurt değiştirmek pek iyi bir fikir değildi zaten, herkes dönem başında yerleşmiş oluyordu.

İki kişilik odaları olan birkaç yurt önermiştim aslında Rue'ya ve o da ben çalıştığım içn gidip yurtları gezmiş, hatta fotoğraflarını çekip bana göstermişti. Ancak hiçbirinde kalmak istemiyordu. Yaşanacak gibi yurtlar olmadığını iddia ediyordu. Onunla geçtiğimiz iki senede beraber kaldığımız, yani benim taksidini ödeyemediğim için atıldığı yurt da mükemmel değildi. Ama orada yine rahattık. Orta yollu bir yurttu işte.

Yurt bulamayınca da Ruelle iki odası olan, kirasını karşılayabileceğimiz dairelere bakmaya başlamıştı. Bu hafta içinde iki tanesini gezmeye gidecektik beraber.

Şimdi de pubdan çıkmış, Bay Malik'in beni götürdüğü dönerciye gidiyordum. Haklıydı. Burada döner yedikten sonra başka bir yerde döner yiyemez olmuştum.

Hava da epey soğuktu. Dönerimi alıp yiyerek durağa yürümek ve bir an önce eve gitmek istiyordum. Çok yorulmuştum.

Dönercinin sokağına girdiğimde Bay Malik'in arabasını görmeyi beklemiyordum. Ama gördüğüm için mutlu olmuştum. Okul ara tatile girdiğinden beri onu hiç görmemiştim.

Dönerciye resmen koşar adımlarla gittim. Cam kapıyı açarken de Bay Malik dönüp kapıya bakmıştı. Beni gördüğünde yüzünde beliren gülümsemesine karşılık ben de gülümsedim ister istemez.

"Betty." Beni gördüğü için mutlu olduğunu sesinden anlamamak imkansızdı. Yorgunluğunu da yüzünden...

Çok yorgun görünüyordu gerçekten. Okul zamanı bile onu hiç böyle görmemiştim.

"İyi akşamlar Bay Malik." Çantamın askısını tutmuştum ona doğru adım atarken. "Nasılsınız?" Onu gösterdim elimle. "Biraz...yorgun görünüyorsunuz."

Başını öne eğerken buruk bir şekilde gülümsemiş ve ellerini siyah kabanının ceplerine koymuştu. Tekrar bana bakarken de başını salladı ve "Biraz öyle." dedi.

"Çok mu belli oluyor?"

Başımı yana doğru eğerken. "Eh, biraz." diye yalan söyledim. Çok belli oluyordu. Ancak yorgun olmasına rağmen karizmasından asla ödün vermiyordu. Hala çok karizmatik görünüyordu.

Ona bakmaya bir son verip dönerciye döndüm ve "Ben de yarım alabilir miyim? Soğansız." diye ayak üstü sipariş verdim. Tekrar Bay Malik'e döndüğümde de bana "Tatilin nasıl gidiyor?" diye sormuştu.

"Yorucu."

Ona paketdi uzatan dönerciye baktıktan sonra cebinden cüzdanını çıkardı. "Yorucu mu?" diye sormuştu bir saniyeliğine bana bakarken. Sonra cüzdanından para çıkardı ve tezgaha koyup "İkisini de buradan al." dedi. Anında itiraz edip elimi uzattım onu durdurmak için ve "Hayır, lütfen." dedim. Parayı alıp Bay Malik'e geri uzatmıştım.

Betty Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin