Yeni döneme iki gün önce başlamıştık.
Bugünün ilk dersi de dilbilimdi.
Fakat bir gariplik vardı ki bu dersi Bayan Hampton'dan alan grup da Bay Malik'ten alan grup da aynı amfideydik şu an. Yaklaşık olarak altmış kişiydik ve neden hepimizin aynı sınıfta olduğunu hiç kimse bilmiyordu. Muhtemelen ders programında yanlışlık olmuş, iki grubun da dersi aynı sınıfa yazılmıştı.
Bay Malik'in inadını da takdir ediyordum aynı zamanda. Onun dersinde hala öbür gruptaydım, bu dönem beni yine kendi grubuna almamıştı. Sistemden özellikle kontrol etmiştim.
"Bayan Hampton gelmeyecek herhalde."
Kulağıma doğru eğilen Malory'ye döndüm. Yarım saattir Diane ile sohbet ediyordu, Bayan Hampton'ın gelip gelmemesi çok da umrunda değildi. Bu yüzden cevap vermedim ona, önüme döndüm.
Birkaç dakika sonra da kapı açıldı. Ancak sınıfa giren Bayan Hampton değildi, sınıfa giren Bay Malik'ti.
Kapıyı kapatırken sınıfa bir bakış atmış, kaşlarını çatmış ve kürsüye doğru yürürken de önüne dönüp ıslık çalmıştı sınıfın ne kadar kalabalık olduğunu vurgulayan bir tınıyla.
Kürsüye gidene kadar izledim onu. Onu en son iki hafta önce dönercinin orada görmüştüm ve o zaman da Bay Malik pek iyi değildi.
Şu an ise onu ilk gördüğüm anki gibiydi. Geçtiğimiz dönem sınıfa girdiğinde sınıfı etkisi altına alan o aurası da az önce onunla sınıfa girmişti tıpkı dersimize ilk geldiği anki gibi.
Saçları biraz uzamıştı son gördüğümden, sakallarını çok kısa kesmemişti ve metal gözlükleri gözlerindeydi yine. Gri bir boğazlı kazak giymişti. Üzerinde de siyah, örme bir hırka vardı ve düğmeleri açıktı. Kendine gelmiş, Bay Malik olmuştu onu gördüğüm son andan beri.
Elindeki kitapları kürsüye bıraktı, kürsüdeki mikrofonu açıp parmağıyla vurdu ve ellerini kürsüye koyup destek alarak mikrofona doğru eğildi.
"Ön sıralara diken mi koydular, herkes arkalara kaçmış."
Sınıftaki birkaç kişi gülünce "Espri yapmadım, tariz yaptım..." dedi ve yukarıda, en arka sıralarda oturanları gösterdi eliyle. "Arka sıralara oturunca görünmez olduğunu sananlara lafım."
Kürsüden ayrılıyordu ki aklına bir şey gelmiş gibi tekrar eğildi mikrofona ve "Tariz bir söz sanatıdır. İğneleme, söz dokundurma yaparız ya...odur işte." dedi. Sonra ise o egolu gülümsemesini takındı ve "Görüyorum ki hepiniz iyi biliyor." diye iğneleme yaptı. Herkes sessiz kalırken söylediği şeyi anlaya tek kişi bendim. Sadece ben gülmüştüm çünkü.
Güldüğümde de bana çevirdi bakışlarını ve anlamını çok iyi bildiğim o imalı gülüşünü gösterdi. Hala sessiz sessiz gülüyordum o kürsüden ayrılırken. Malory de beni dürttü ve "Neye gülüyorsun?" diye sordu.
"Aklıma bir şey geldi." diye geçiştirdim onu. Bay Malik önündeki kağıda bir şeyler yazıyordu ve sınıftaki herkes de kendi arasında bir şeyler konuşuyordu. Yazma işini bitirdikten sonra kağıdı bir dosyanın içine koydu, kalemin kapağını kapattı ve tekrar sınıfa baştan sonra göz gezdirdi.
Tekrar mikrofona yaklaşmıştı şimdi ve mikrofona eğilip en arkada oturanlara bakarak "En arkadakiler lütfen ön sıralara gelsin, sürekli bu salak mikronla konuşmak istemiyorum." demişti. Sınıftakiler yine söylediğine gülerken Bay Malik kürsünün arkasından çıkmış, platformdan inmiş ve sınıfın ortasına doğru yürümüştü.
Arka sıralardan kalkıp gelen herkesi ön sıralara yönlendirdikten sonra da sınıfın tam ortasında durup ellerini ceplerine koydu, omuzlarını dikleştirdi ve sınıfa bir kez daha göz gezdirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Betty
Fanfiction"Her şeyi bir kenara bırak, sen benim öğretmenimsin Zayn." "Bu sana aşık olmama engel değil."