2 Ay sonra Serenay'ın anlatımıyla;
***Sabah gelen mide bulantısıyla koşar adımlarla lavoboya girdim ve klozete eğildim. İçimde ne var ne yok kustuğumda arkamdan Barlas'ın geldiğini hissettim.
"Bebeğim girme lütfen hallediyorum." Diyerek onu geçiştirdim.
Tuvalet kağıdı yardımıyla yüzeyselce elimi ve yüzümü sildikten sonra sifonu çektim.
"Güzelim, mideni üşütmüş olabilir misin dün gece? Kalk hastaneye gidelim." Diyerek yanıma yaklaştı.
Elimi ve yüzümü güzelce sabunladıktan sonra Barlasa döndüm.
"Dün yediğim bir şey dokunmuş olabilir, midem hassas baya biliyorsun."
Gerçekten de öyleydi çok fazla midemi bozardım ve bunu ilk defa yaşamıyorduk.
"Olsun gel yine de doktora gidelim, dün dokunacak bir şey yemedin çünkü." Diyerek haklı bir karşılık verdi.
"Ya Barlas abartma lütfen yarın göreve gidiyorsun bugünü doktorla harcayamayız. Şöyle güzel bir kahvaltıya çıkarırsan beni düzelirim belki." Diyerek şirinlik yapmaya çabaladım.
"Olur olur, göreve gitmeden önce seninle biraz konuşmak istiyordum ben de, hazırlan çıkalım hadi."
Odaya girdikten sonra üzerime deri pantolon ve siyah uzun kollu bir crop giydim. Saçlarımı açtım ve yüzümdeki renksizliği gidermesi adına hafif bir allık ve dudağıma kırmızı ruj sürdüm.
"Hazırım ben hadi çıkalım." Diyerek salonda beni bekleyen Barlasa seslendim.
***Kahvaltı için güzel manzaralı butik bir işletmeye gelmiştik, geçenlerde instagramda görmüştüm burayı. Ortaya iki kişilik serpme kahvaltı ve Barlas'ın doymak bilmeyen midesi için ek olarak menemen söylemiştik.
"Üç ay boyunca gözüm yollarda kalıcak desene." Diyerek hafif telaşlı bir şekilde söylendim.
"Güzelim sana söylemedim ama bilmen gerekiyor diye düşünüyorum. Bu görev normale göre biraz daha riskli eğer olur da geri dönemezsem..."
Cümlesine devam etmesini engelledim.
"Hayır Barlas, konuşma lütfen. Sen su gibi gidip su gibi geleceksin." Diyerek kendimi avuttum.
Bu korku çok tanıdıktı bana ama bir o kadar da uzak geliyordu.
"Devamını dinle lütfen Serenay. Ben senin tedavinde yanında olmazken bunu çok düşündüm. Kendimi de çok suçlu hissediyorum bu konuda çünkü en zayıf anında yanında olduğumu sana hissettiremedim.
Ama sana yemin ederim hepsi senin içindi, böyle zamanlar içindi. Senin böyle durumlarda tek başına savaşabildiğini bilmem lazımdı, arkamda koca bir enkazla gitmek istemiyorum. Olur da dönemezsem sakın kendini bırakma Serenay."Dolan gözlerim ona bakarken bunların içimde ne kıyametler kopardığını bilsem dahi ortamı yumuşatmak istedim. Ona bu güçsüzlüğümü göstermek istemedim.
Kendini suçluyordu, bunu yapmamalıydı.
"Komutan'ım unutmayın lütfen döndüğünüzde bana büyük bir sözünüz var. Dönmek zorundasınız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Komutan|Texting
Non-FictionBilinmeyen Numara: Yatakta benim komutanım olur musun? Bilinmeyen Numara: Askerlerini çok kıskanıyorum bu yüzden. *** Cover by; Another Graphic / @eseven8