ARKADAŞ

131 17 4
                                    

***SİNAN***

"Afiyet olsun."

Yerimden kalktığımda annemin sesiyle duraksadım. Aklım Aşkım'da kaldı. Kahvaltıda çok sessizdi.

"Bizden bir şey mi saklıyorsun?" dedi ciddiyetle. Tepkisiz anneme baktım.

"Hayır anne. Nerden çıkardın?"

"Arkadaşım diyorsun, kardeşim gibi diyorsun kız hayalet gibi evde duruyor. Doğru düzgün mutluluğunu görmedim kızın. Ben sana böyle mi öğrettim?! Kız gözümün önünde eriyor. Kız ilk defa Ankara'ya gelmiş, eve tıkıldı kaldı. Yorgunluk bahane, kız mutlu değil. Mutlu edemiyoruz. Ve en başta da sen Sinan! Siz nasıl arkadaş oldunuz Allah aşkına! Biraz önemse arkadaşını. Kız nerden geldiğini şaşırdı. Yardımcı olmuyorsun ona. Her ne kadar kızlarımla onunla konuşmaya çabalasak da seni arıyor. En yakını sensin. Senden başka kimsesi yok."

Sertçe yutkundum. Annemin olanlardan haberi yokken gerçekleri yüzüme çarpmasıyla kendimi aşağılık hissettim. Gözlerimin önüne Aşkım'ı ilk gördüğüm günden beri yaşadıklarımız geldi. Sadece dayısı için yaşayan bir kızdı ve hırçınlığı dayısını korumak istediğindendi. Dayısı yaşasın istiyordu sadece. Dayısının ölümüyle yeni bir hayata adapte olmaya çalışmak zorunda bırakılmıştı. Hatta içinde yalanlar olan bir hayat.

Kendini korumak için benden uzak dururken aptal gibi seninle evlenmem diyerek gururunu kırdım. Kendi hayatımla onun hayatını karıştırmam saçmaydı. Sırf bir kızdan değer görmedim diye suçsuz birinin kalbini kıracak kadar aşağılık oldum.

"Sinan abi, Bülent babam sana diyor." dedi durgunca, Hâle. Başımı babama çevirdim. Çatılmış kaşlarıyla bana bakıyordu.

"Kendine gel. Annenin sözlerini aklından çıkarma." dedi sert ve bir o kadar sakin sesiyle. Anneme küçük bir bakış attığımda yüzüme bakmıyordu. Kızların neşesi gitmiş, suspus olmuşlardı. Yanlarından ayrılıp salondan çıktım. Merdivenleri bitirdiğimde odasının önüne geldim.

Kesik kesik ağlama sesleri geliyordu kulağıma. Elim kapı koluna giderken aklıma gelenle duraksadım. Kendimi onu korumaya odakladığım için kuralları ihlal ediyordum. Koruduğumu düşünmüşüm meğer.

Kapıyı tıklattım. "Gelebilir miyim?"

Ağlayışı kesildi. Biraz beklememin ardından boğuk sesini duydum.

"Ne istiyorsun? Git burdan!"

Kısa nefes çektim içime. Aldığım nefes bana yetmiyordu. "Seninle konuşmak istiyorum."

Kilit sesi geldi. Kapı aralandığında kızarmış gözleriyle karşılaştım. Burnu kıpkırmızı olmuş, saçları karışmıştı. Dudaklarını kanatmıştı. Küçük çocuğu andırıyordu.

"Önemli bir şey değilse bu sefer seni öldürürüm."

"Özür dilerim. Her için özür dilerim."

Şaşkın gözleri bir müddet beni izledi ve sonra yüzünde alay barındıran bir gülümseme belirdi.

"Hayırdır mutlu haber aldın da sadaka niyetine özür mü dağıtıyorsun? Yoksa ölmeden önce helalleşme mi desem?"

Gözlerimi devirip gülümsedim.

"Sana karşı tutumlarım yanlıştı. Seninle arkadaş olmak istiyorum."

Birkaç adım bana yaklaştı. Gözlerini gözlerimden ayırmıyordu.

"Doğruyu söyle bana aşık mı oldun?"

Tepkisiz yüzüne baktım.

"Hayır, Aşkım. Seninle arkadaş olmak istiyorum."

"Ben seninle hiçbir şey olmak istemiyorum." dedi bastıra bastıra. "Gıcık kapıyorum sana. Evlen git. Ya da evlenme, evleneceğin kıza yazık. Sen işe gitmeyecek miydin? Biraz kafa dinleyim."

Başını kaldırmış, kahküllerinin altından bana bakıyordu. Bu hâline dayanamayıp gülmeye başladım. Kaşlarını çattı.

"Hadi sen de gül." dedim gülümseyerek. İfadesi normal hâline dönerken devam ettim. "Hadi arkadaş olalım."

Beklentiyle ona bakarken gözlerini devirip güldü. Bu hâline sırıttım. Gülüyordu ne de olsa.

"Ben kendime başka arkadaşlar bulacağım bu şehirde. Hissediyorum beyaz atlı prensim de bu şehirde."

Gözlerimi devirip kaşlarımı çattım. Sağlıklı düşünmüyor.

"Düşmanların varken hayatına birilerini alman ne kadar mantıklı?"

Kaşlarını çattı. "Hayatımı düzene sokmaya çalışıyorum. Seni ilgilendirmez. Dayım seni bana emanet etmiş olabilir ama bu karşıma güvenilir biri çıkıp da soyumu devam ettiremiyeceğim anlamına gelmez. Hep sana bağlı olamam."

Ona bakmayı sürdürdüğümde odasına girip kapıyı yüzüme kapattı. Sinirden yumruklarımı sıktım. Bu kız neden hep burnunun dikine gidiyor?!

Beyaz atlı prensmiş...

Tüküreyim beyaz atlı prensine!

CEVHERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin