HERKES HERKESE BENZER

43 13 5
                                    

Yıllar yıllar önce küçük bir köyde, fakir bir anne ile küçük çocuğu yaşarmış. Annesinden başka kimsesi olmayan çocuğun yüzünde tıpkı annesindeki gibi büyük ve çirkin bir iz varmış. Bu korkunç görünen iz yüzünden anne ve çocuktan köydeki herkes çok korkar, insan olmadıklarını söylerlermiş. Anne, çocuğunu doyurmak için binbir türlü yola başvurur yine de sürekli aç olan çocuğunu doyuramazmış. Bir gün yemek bulmak için çıktığı yoldan eli boş dönen anne, ağlayarak çocuğuna sarılmış. Yemek bulamadığını, bu gece aç yatması gerektiğini söylemiş. Ama annesi ona sarılırken çocuğun tek düşündüğü, annesinin beyaz ve etli görünen koluymuş. Annesine bakıp kolunu yemezse öleceğini söylemiş. Anne dayanamayıp kolunu çocuğuna sunmuş. Çocuk hevesle anneciğinin kolunu yemeye başlamış. Sert dişleri annesinin kemiklerini kırıyor, kanlar her bir yana fışkırıyormuş. Kolu yemeyi bitiren çocuk, durmak bilmemiş annesinin diğer kolunu da yemeye başlamış ve bir daha durmamış. Oğlu için her şeyi yapan anne, oğlunun kendisini yiyip bitirdiğini fark ettiğinde hayattaki farkındalığı da sona ermiş... 

                                                                                        &

Deniz'in neden böyle bir plan yaptığını merak eden Ufuk dayanamayıp sordu;

-Düşünüyorum ama bir türlü anlamıyorum. Sen neden böyle bir şey yaptın? Neden beni öldü gösterdin?

Deniz adamın sorusuyla planın iç yüzünü anlatmaya başladı;

-Ben de bilmiyordum senin yaşadığını. Kızların yanında nefesini kontrol ettiğimde öldüğünü sandım. Kızlara söylediğim gibi seni yakmaya hazırlanırken kendine geldin. Herhalde yanlış baktım nefesine, doktor değilim sonuçta.

-Yerimden kalkamıyordum bile. Yine yakabilirdin beni.

Deniz hafif gülerek;

-Ne oldu? Çok ölmek istiyorsun galiba.  

-Anlamaya çalışıyorum nasıl bir manyak olduğunu.

-Tabi seni yakıp öldürebilirdim ama yaşamanın daha faydalı olduğuna karar kıldım.

- Nasıl yani?

Deniz yaslandığı yerden doğrulup adama iyice yaklaştı. Adam hala çok kötü görünüyordu. Ellerini bağlamamıştı çünkü kaçacak gücü yoktu adamın. Sert ses tonuyla söze girdi; 

- Fulya. Senin patronun, değil mi ? 

Ufuk Fulya'nın adını duyunca korkudan titremeye başladı. Deniz aldanmadan devam etti;

-Beni takip ediyordun sen. Fulya taktı peşime seni. Senin patronunun benimle çok büyük bir işi var. Ne olduğunu bilmiyorum, Benden ne istiyor hiçbir fikrim yok. Ama eminim benim hiç hoşuma gitmeyecek bir şey istiyor benden. Fırtına geliyor yani. Sence hızla üstüne gelen fırtınadan nasıl kurtulabilirsin? Tabi ki daha büyük bir fırtına çıkararak. Ben de onu yapıyorum. Madem herkesin planı var, benim niye olmasın? 

-Ben senin ne işine yarayacağım ki?

-Dedim sana herkesten daha büyük fırtına çıkarmam gerekiyor. Sen benim işime çok yarayacaksın emin ol.

Ufuk önce güldü sonra sinirle devam etti;

- Beni burada nasıl tutacağını düşünüyorsun? Biraz gücümü toplayayım benimle baş edemezsin.

Deniz küçümseyen bir bakış atıp cevap verdi;

-Ben mi ? Ben seninle niye baş etmeye çalışayım ki? Fulya var benim arkamda. Adamın beni rahatsız ediyor, arkadaşımla fingirdeşiyor desem anında mahveder seni. Ben senin tek çarenim. Buradan çıkıp Fulya'dan kaçabileceğini sanıyorsan onu hiç tanımamışsın demektir. 

SON DAMLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin