Değmeyin bana, uzak tutun pençelerinizi benimkilerden. Narindir benim pençelerim kırılıverir hayal kırıklıklarıyla...
&
Yağmur sonunda dindi. Başı eskisi kadar ağrımıyordu. En azından çığlık atmadan yürüyebilecek kadar ağrıyordu. Adamı ara sokaktan binaya geri götürdü. Onu kaldıracak gücü yoktu, ellerinden tutup sürükledi binaya kadar.
Adamı binaya sokabildikten sonra hızla telefonunu aramaya koyuldu. Bodruma inip o karanlıkta telefonunu bulmaya çalıştı. Sonra pes edip yerde yatan adamın telefonunu alıp feneri açtı, telefonunu bulunca adamın telefonunu kapattı.
Ama kimi arayacaktı? Polisi mi? Arayamazdı, eğer polis işin içine girerse her şey karışırdı. Ufuk'u öğrenirler ve kızların da başı belaya girer diye düşündü. En önemlisi ise bundan nefsi müdafaa ile kurtulsa bile polisin gözü onun üstünde olacaktı.
Fulya ile işi bitmemişti. Polis olmaz diye düşündü. Ama kurtulmak için hiçbir planı yoktu. Telefonunu açtı ve rehberden Arya'yı aradı. Mantıklı düşünemiyordu.
Zaten Deniz'i neredeyse 50 kez aramış olan Arya saniyesinde telefonu açtı. Deniz'e fırsat vermeden sinirle "Lan neredesin sen? Önce arayıp Damla öldü diyorsun sonra kapatıyorsun. Alo!" dedi.
Deniz yerde ölü yatan adama bir bakış attı ve gözleri doldu. Yine katil olmuştu. Sonunda Arya sustuğunda çatallı sesiyle "Arya ben yine katil oldum." diyebildi.
Arya kafayı yiyecek gibi olmuştu. Deniz her aradığında başka bir felaketi haber veriyordu. Durum ciddiydi. Hemen adresi istedi. Deniz Ufuk'la buluştuğumuz yer diye bahsedince daha da endişelendi. Ama akıllılık edip telefonu kapatmadan önce yalandan gülüp işletiliyormuş gibi yaptı. İzlediği bir polisiye filminde telefonları dinliyorlardı. Olur da dinliyorsalar diye yapmıştı bunu.
Yaklaşık bir buçuk saat sonra Arya Ufuk'u öldürdüğünü sandığı izbe binaya ulaştı. Evden gizlice çıkıp mahallesinde ona aşık olan bir çocuğu aramış ve onu arabasıyla bırakmasını istemişti. Çocuk Arya ile ilk kez baş başa kalacağı için heyecanlanmıştı. Kız için deli oluyordu, sonunda eline bir fırsat geçtiği için çok mutluydu. Fakat binaya gelince Arya, gitmesini ve bundan kimseye bahsetmemesini söyledi.
Genç kız çocuğu korkutup onu yolladıktan sonra binaya girdi. Girmesiyle yerde kanlar içinde yatan adamı ve bir köşeye çökmüş delirmek üzere olan Deniz'i buldu. İlk şoku atlattıktan sonra hemen adamın nefesini kontrol etti, öldüğünü anlayınca Deniz'e "Ne yaptın lan sen?" diye bağırdı.
Deniz kızın yanına gitti ve ona hiçbir şey demeden sarıldı. Arya ne yapacağını bilemez halde donakaldı, genç adam hüngür hüngür ağlıyordu. Biraz sakinleştikten sonra her şeyi anlattı; Damla'nın nasıl öldüğünü, babasının ona anlattıklarını, kızın cebinde bulduğu Fulya'nın kartını, Ufuk'un babasını...
Arya duyduklarına inanamadı. Sinirden eli ayağı titremeye başladı. Damla'nın gerçekten öldüğünü ve onu öldürenin Fulya olduğunu anlayınca çıldırdı. Üstüne Ufuk'un babasının Deniz'i kaçırıp öldürmeye çalıştığını duyunca kahroldu. Ayrıca Deniz, Ufuk'un yaşadığı ortaya çıkmasın diye bodrumdaki kanların kendisine ait olduğunu ve adamın onu halatla bağladığını söyledi.
Arya kendine gelince Deniz'e döndü ve "Polisi arayalım. Bak burada senin hiçbir suçun yok tamam mı? Sen kendini korudun. Sakın korkma." dedi.
Deniz gözyaşlarını sildi ve sinirle "Polisi arayamam, ararsam siz de işin içine girersiniz. Ayrıca hapse girmesem bile polisin gözü hep üstümde olur. O zaman da Damla'nın intikamını alamam. Alamazsam da yaşayamam. Anlıyor musun?" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON DAMLA
Mystery / ThrillerYETERİNCE ZORLARSANIZ POLLYANNA BİLE KATİL OLABİLİR. "Korkmak değildi bu, geleceği görmekti sanki. Başına gelecekleri hissetmek ve gelmesini engelleyememek." "Yalnız olduğunuzu sanırsınız, kimsenin sizi duyamayacağı duyusuna kapılırsınız. Fakat orad...