BÖLÜM 26

20 4 30
                                    



Yanılsamalar ikna ediciydi;
çünkü işittikleriniz ve duyduklarınız, nerede durduğunuza bağlı olduğu kadar, nasıl bir insan olduğunuza da bağlıdır. -Narnia Günlükleri
C.of.R.

Uyandığımda koyu bir karanlık odaya hakimdi. Yanımdaki boşluk buz gibiydi. Kayıp ve sıcaklığını yitirmişti. Hızla doğrulup etrafa bakındım. Neler olduğunu hatırlarken onun nereye gittiği artık önemli değildi bir savaşım vardı kazanacaktım ya da kaybedecektim. Kapıyı açıp aşağı kata inerken olağanüstü bir sessizlik hakimdi her yere. Dışarıya biraz göz gezdirdiğimde girişteki arabalar yoktu. Sanki ev boşaltılmış her şeyiyle bana emanet edilmiş haldeydi.

Mutfağa girdiğimde genç bir çalışan kız bana döndü şaşkınlıkla. İyi olup olmadığımı sordu. Buradan gitmem gerektiğini söyledim hem de bir an önce. Bu saatte taksilerin çok geç geleceğini hatta bazılarının bu ormanlık alana girmediklerini söyledi. Herhangi bir araba yok mu diye isyan ederken ağzından söylememesi gereken bir şeyi kaçırmışçasına eliyle ağzını kapattı kelimelerinden hemen sonra "Efendimiz hepsiyle birlikte çık-" ne sakladığını anlamayarak telefonumu aradım yoktu. Kızın telefonunu o istemese de hızla aldım masadan. Uzun aradan sonra Sung'u aradım diğer dedektifin numarasını almak için. Uykulu değil de bir koşuşturmanın ortasındaymış gibi açmıştı. Bir şeyler geveledi sadece numarayı istedim ama bir kargaşada kapandı. "Lanet olsun... kesin bir şeyler oluyor. Aptal Jungkook bir boklar yiyorsun hissediyorum."

Kız korkutucu bir sakinlikle beni hala izliyordu ona doğru ilerlerken Yoongi'nin telefon numarasını hatırlamamla hemen onu aradım. Bir anda zihnim çalışmaya başlamıştı. Neler olduğunu soruyordum ancak o da emin değildi. Sadece Jimin'in yerinin bulunmasından sonra bir not düşmüş siteye. Notta yazanlar onun yerini açık ettiğine dairmiş ancak bunun tuzak olabileceğinden bahsediyordu. Bu kadar net ve herkese açık bilgi kim yayabilirdi? Derken "Efendim! Jimin iç cebime bir not bırakmış bunu şu an gördüm. İçindekilerin resimlerini atacağım." Dediğinde sesinde ince bir hüzün ve şaşkınlık tınısı duyuldu. "Ne yazıyor Yoongi? Söyle!" kekeledi ilk başlarda. "Bu, bu doğru olamaz. Yalan söylüyor. Bu kâğıt yanlış olmalı efendim. O-o böyle biri değil." Duyduğu cümlelerle adeta ayakları yere çakılmış, elleri buz kesmişti. Bedeni gittikçe kontrolunu kaybediyor... pilotu ölmüş bir uçak gibi yere çakılmak üzereydi. "Jimin death.web'in sahibine çalışıyormuş b-başından beri." Taehyung karanlığın içinde sadece donuk gözleriyle bakakaldı. İhanet. Ne kadar iyi olursa olsun uğramaktan asla kaçamayacağı tek şeydi.

Yeterince içini döktüğü biri, bu denli yakını başından beri her cinayette yanında olan her hareketini bilen kişi başkası için çalışıyormuş.

"Efendim burada diyor ki; onu babanız tutmuş sizi izleyebilmek için bu da size son iyiliğimdi. -Jimin."

Uzun bir sessizlikten sonra kendime asla üzülmeyeceğimi ve tüm hislerimin onlar tarafından öldürüldüğü için teşekkür etmekten başka çarem yoktu galiba. Bedenim buz gibiydi. Artık olanlara ağlamak bile gelmiyordu içinden tek bildiğim hepsi ölmeliydi, benim elimden. Yoongi'den bana araba yollamasını istedim o arada bende yapmam gerekeni yapacaktım. İlk iş Jungkook'un çalışma odasına girdim çekmecelerde ne var ne yok hızlı bir bakıştan sonra kasa ve kilitli dolaplara bakmaya başladım. O sırada bir belge vardı gizli yazan. İçini açtığımda annemin vurulduğu anların raporları ve şüpheliler vardı. Annemi öldürüp kaçan babamın tüm kayıtları her zaman Jungkook da mıydı? Bunca zaman her şeyi bilip yüzüme gülmüştü. Onun yalan sözleri içimi yakarken ayın solmak üzere olan ışığında küçük bir düşünce de olsa keşke hepsi ölseydi, keşke Jungkook da onlarla birlikte ölseydi diye geçti kalbinden, diğer belgelere bakarken bu düşünceler aklımın her yerinde sessizlikle sustu.

ROSES İN THE CORPSES                                                ʃTAEKOOKʃHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin