1.bölüm: Pamuk Şeker

715 50 24
                                    

"Baştan belirtmek istiyorum yazım hataları olabilir ballar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"Baştan belirtmek istiyorum yazım hataları olabilir ballar. Elimden geldiğince düzeltmeye çalışıyorum ama bazen gözden kaçıyor. Önemsememeye çalışın🤍"


(Yazarın anlatımıyla)

YILLAR ÖNCE...

Küçük kız sırtındaki yaraların sızısıyla gözlerini açtı.kardeşinin yatağında iki büklüm yatıyordu. Etrafına bakar bakmaz Doruk'un boncuk boncuk gözleriyle buluştu gözleri.Küçük kardeşi onun herşeyiy di, kendiside daha çok küçüktü, sadece 9 yaşındaydı ama o herşeye rağmen onu korumak için hayata tutunmaya çalışıyordu.

Kardeşine baktıkça masumluğun ne demek olduğunu hatırlıyordu. Gerçekten masum olmak ne demek ti?

"Abla". Dedi kardeşi

"Çok acıyormu" sesi o kadar kısıktı ki sanki ablası acıyor dese oturup köşede ağlayacak gibiydi.

Küçük kız yavaşça başını hayır anlamında iki yana salladı.

"Acımıyor hem neden acısın ki?"

O her şeye kardeşi için katlanırken bile onu sözleriyle incitmemek için çok küçük ama kalbi kocaman bir ablaydı.

"Hiç mi?"

"Hiç"

"Yani acımıyo sırtın"

"Hayır acımıyor doruk"

Kardeşi ilk önce tüm bedenini süzdü gözleriyle sonra tam ağzını açacakken geri sustu.bacaklarını kendine çekip duvara yasladı sırtını. Bugün 23 nisandı ablasıyla birlikte 3 haftadır bekledikleri karnaval bugündü. Her gün ablasının başının etini yediği günler,saatler saydığı zaman gelmişti. Ama 23 Nisan üstlerine bir kara bulut gibi çökmüştü.

Küçük kız bugünün tarihini hatırlayınca her şey kafasına dank etti. Vücudu etlerini parçalıyorlarmış gibi ağrıyordu bıraksalar köşesinde upuzun uyurdu aslında ama o ne olursa olsun sözünü tutardı,hem kıyamazdı ki kardeşine o.
Bu boncuk gözlere nasıl kıyabilirlerdi ki aklı almıyordu.

"Hadi hazırlan" dedi küçük kız neredeyse hiç çıkmayan sesiyle.

"Gerçekten mi?" Dedi. Doruk ayağa kalkıp heyecanlı bir sesle.

Küçük kız dudaklarına küçük bir tebessüm kondurdu başını evet anlamında salladı yavaşça. Doruk koşarak içeriye gidince yavaş yavaş doğruldu yatakta. Ayağa kalkınca küçük bir inilti döküldü dudaklarından.

Dolabını kapağını açıp kıyafetlerini aldı.

Gri eşofmanını ve beyaz bir tişört giyip gri kapşonlusunu geçirdi üzerine. Yavaş yavaş kapıya gidip ayakkabılarını giyindi. Doruk çoktan sokağa çıkmıştı.

Kardeşine yetişmeye çalışsada yaralar onu çok fazla yavaşlatıyordu.

Luna parka geldiklerinde kardeşi kocaman gözlerle etrafı süzüyordu. balonlar ve süslemeler etrafa renk katmıştı. İnsanlar akın akın etraftalardı palyaço lar ve Marvel karaktarlerinden birkaçı gibi giyinen adamlar vardı.

Kardeşi kıkırdayarak.

"Abla ben sılanın yanına gidiyorum.bugün belki onu öperim he"dedi.

Ablası başını salladı. Ve hızla kalabalıklara karıştı kardeşi.

Gözüne kestirdiği banka gidip oturdu küçük kız. Uzun bir süre etrafı izledi. Aklı almıyordu neden herkes bu kadar mutluydu?. Çocuklar neden durmadan gülüyorlardı anneleri kızmıyor muydu? Babalarının ellerini nasıl tutuyorlardı ki korkmadan.

Düşüncelerinden ağlama sesiyle uzaklaştı.etrafına bakındığında arkadaki büyük ağacın dibinde onun yaşlarında belki bir iki yaş büyük bir erkek çocuk içli içli ağlıyordu. Dayanamayıp yanına gitti küçük kız. Yavaşça yanına oturduğunda çocuk bakışlarını ona döndürdü.

"sen de kimsin"

Cevap vermedi.

"neden ağlıyorsun" diye sordu küçük kız.

"Annemi özledim" dedi

"kayıp mı oldun?"

başını hayır anlamında iki yana salladı çocuk.

"ee ne oldu o zaman" dedi küçük kız. Çocuk dizindeki ellerine çevirdi bakışlarını.

"dedem melek oldular dedi, ama o zaman neden annemle babamı toprağın içine koydular."

cevap veremedi. Oda bilmiyordu ki ölüm nedir? Sadece hep uyumayı biliyordu. bazı insanlar çok yorulunca sonsuza kadar uyurlardı. Her çocuk oyuncaklara imrenirken oda buna imreniyordu işte.
Bir çocuk onun kadar yorgun olmamalıydı,olamazdı.

Küçük kız onu izledi uzun uzun. çocuk ağladı doya doya.

Doruk yanına koşarak geldiğinde bakışların ona çevirdi. Ağzı kulaklarındaydı.

"Abla, abla sıla beni öptü biliyor musun" dedi kıkırdayarak. Tebessüm ederek karşılık verdi.

"gitmemiz gerek doruk, arkadaşlarına görüşürüz deyip gel. Parkın çıkışında bekliyorum"

Kafasını sallayıp gitti. Kafasını tekrar ona çevirdiğinde oda küçük kıza bakıyordu.

Dayanamayıp açtı ağzını.

"Melek oldularsa neden üzülüyorsun ki. Ne güzel canları bir daha acıyamaz işte, hem ağlayınca geçmiyor ki zaten ben çok denedim"

Ağlayan gözlerle hala ona bakıyordu çocuk. arkasını dönerek kapıya doğru yöneldi. Tam gidecekken pamuk şeker arabası gözüne çarptı. İki üç kişiyi bekledikten sonra alıp tekrar yanına gitti . Çocuk kafasını kaldırıp ona baktığında elindeki pamuk şekeri ona uzattı.

"üzülme, hem ağlayınca çok çirkin görünüyorsun bikerem"

Aldıktan sonra her ne kadar adımları acıtsa da hızlı bir şekilde doruğun yanına gitti.

"bazı çocukların kalbi kendinden önce büyür. İşte bizde o çocuklardandık"

 İşte bizde o çocuklardandık"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


İlk bölüm bitti..

Peki şimdi sen benimle birlikte bu yolda varmısın?

Yangınlar Bize Mi Ağlar?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin