4.bölüm:Yabancı

313 36 7
                                    

Bölüme başlamadan önce sol alttaki yıldızı parlatalım mı?❤️ Olayları anlamanız için şu ana kadarki bölümler yavaş ilerledi asıl her şey bu bölümden sonra başlayacak. Umarım beğenirsiniz🌸🦋sizi çookk seviyorum...✨...

Sare Aral'ın ağzından,

Gözlerimi açtığımda oda da kimse yoktu. Hafifçe doğrulup ayaklarımı yataktan aşağıya doğru sarkıttım. Oda ne çok büyük ne de çok küçüktü, sağ tarafımda ikili bir koltuk,koltuğun yanındada malzemeler vardı. Sızlayan yaramı elimle tutup yataktan kalktım. Koltuğun üzerindeki sweetimi alıp yavaşça giyindim.Kapıya doğru yöneldiğimde karnıma acı saplandı, ama yinede umursamayıp kapıyı açtım. Her ne olursa olsun burdan gitmem gerekiyordu artık. Arkamdan kapıyı tekrar yavaşça kapatıp etrafa göz gezdirdim .

Etraf aydınlıktı sabah olmuş olmalıydı. Koridorda 3 oda vardı bu oda en sonda kalıyordu. Koridordan çıkıp sağ tarafa yöneldiğimde, camdan olan çıkış kapısını gördüm. Giriş oldukça büyüktü sol kenarda kayıt yeri gibi bir yer vardı. Burası klinik gibi bir yerdi.Etraf oldukça aydınlık geniş ve ferahtı

Arkadan gelen sesle irkildim.
"uyanmışsın" arkama dönüp ona baktım.

Boyu oldukça uzundu,kumral saçları alnına dökülüyordu. Gözleri açık kahve, ela arasında gidip geliyordu.
bal rengiyi. Spor yaptığı her halinden belliydi, siyah pantolon ve beyaz gömleği kaslarını ortaya çıkarmıştı. Gömleğinde kan lekeleri vardı.
Gözleri ölü bir ruhun gözleri gibi soğuk bakıyordu.

Elimi yaramın üzerine koyup Başımı yavaşça olumlu anlamda salladım.gözlerim tekrar kan lekelerini buldu. Nereye baktığımı anlayınca kısa bir an gömleğindeki lekelere bakıp tekrar bana döndü. Dudaklarının kenarı alaycı bir şekilde kıvrıldı.
"yenisini alırsın artık". Ardından birkaç saniye yüzüme baktıktan sonra arkasını dönüp kolidorda yürümeye başladı
"gel yarana bakalım".

Yavaş adımlarla peşinden gittim. Dünkü odanın kapısını açıp geçmem için bekledi. Ortadaki yatağa otuduğumda malzemeleri alıp önümdeki tabureye oturdu. "uzan"

elimle bir yandan yaramı tutup dikkat ederek yatağa yattım gözüm bir an olsun üzerinden ayrılmıyordu. Malzemelerin olduğu demir kabı bacaklarımın yanına bırakıp eldivenleri giydi,daha sonra ayağa kalkıp üzerime eğilerek swetimi göğüslerime kadar sıyırdı.bir bakış atıp dikişlere hafif bir şekilde baskı uyguladı

"acıyor mu?". Başımı olumsuz anlamda salladım "acımıyor" eline batikonlu pamuğu alıp pansuman yaptıktan sonra sargı bezini değiştirip swetimi kapattı. Eldivenleri çıkarıp kabın içerisine koydu ve geri tabureye oturdu. Yavaşça kalkıp bacaklarımı yataktan sallandırdım. Bacaklarımız neredeyse birbirine değecekti.
Birkaç dakika sadece bakıştıktan sonra gözlerini kısıtı, bende gözlerimi kısıp ona baktım.

"neden bana yardım ettin?"hiç beklemeden cevap verdi.

"çünkü canım istedi"gözleri hala kısıktı.

"canının her istdiğini yaparmısın" bende kısık bakmaya devam ettim.

"genelde evet".

"onları tanıyormusun" başını olumlu anlamda salladı.

"onlar kim ve benden ne istiyorlar" biraz durduktan sonra dudakları aralandı ama hemen geri kapatıp ayağa kalktı. Odanın çıkışına doğru yöneldi tam çıkacakken
hızlıca ayağa kalkıp kapının önüne geçtim.

"onlar kimdi?" dedim bağırarak.

Bana doğru adım atmaya başladı o geldikçe bende geriye adım attım sırtım kapıya çarpınca tam önümde durdu.Elini kapıya yaslayıp suratıma doğru eğildi.
"sesin çok çıkmaya başladı " bağırmıyordu ama sesi bıçak kadar keskindi

Alaycı bir şekide başımı yana çevirip güldüm tekrar yüzüne baktığımda gözleri tam gözlerimin içine bakıyordu.
"kim olduklarını söyleyecekmisin" birkaç dakika cevap vermesini bekledikten sonra hızlı bir şekilde arkamdaki kapıya uzanıp dışarıya çıktım dış kapıdanda çıktıktan sonra sokakta hızlı adımlarla caddeye doğru yürüyordum. Kendini ne halt sanıyordu bu puşt. alt tarafı bir soru sorduk bu kadar zor olmamalı.

Caddeyi bulduktan sonra önüme gelen ilk taksiye atlayıp evin adesini verdim. Hızlı yürüdüğüm için yaram sızlıyordu elimle yaramı tutup camdan dışarıyı izlemeye başladım. Dorukla dünden beri konuşmamıştım. Kim telefonla doruğu arayıp gelmezsen ablan ölür derdi ki ?nereye geliyor yani? Bu saçmasalak durumun içine nereden düştüm ben?

Taksiden indiğimde telefon kılıfımın arasına para koyduğum için bir kere daha şükrettim. Cüzdanımla çantam dün sokakta kalmış olmalıydı. Evim bir göktelenin en üst katındaydı. Küçükken dorukla yıldızlara yakın bir yerde yaşamayı hayal ederdik bende boks maçlarından kazandığım parayla burayı almıştım. Eve girdiğimde doruk yoktu. Odama girip üstümdekilerden Kurtulduktan sonra yarama su geçirmez bant takıp soğuk suyun altına attım kendimi. Soğuk gitdikçe artarken daha çok kendime geliyordum.dün gece kafamdan çıkmıyordu bir türlü.duştan çıktıktan sonra saçlarımın nemini havluyla alıp üzerime siyah tayt ve beyaz bir swet giyindim.

Kapı tıkırtısını duyunca odadan çıkıp salona geçtim. Doruk gelmişti beni görünce bir an durup yanıma geldi kollarını belime sarıp çenesini saçlarıma koydu. Aslında uzundum boyum 1.76 ydı ama ondan 3 yaş büyük olmama rağmen sırık gibiydi.

"çok korktum abla" dedi vücudumdan ayrılırken.küçük bir tebessüm bıraktım dudaklarıma.
" bir şey yok iyiyim". Elini saçlarından geçirdi birkaç saniye gözlerini kapatıp tekrar açtı.

"aklım almıyor abla ne oldu dün gece".

"sonra konuşalım mı doruk şu an çok yorgunum,çok acıktım"
ben mutfağa gidince oda peşimden geldi. Tam bir şey diyecektiki "sakın..,akşam anlatıcam ama şuan değil tamam mı?"
gözlerini yumup başını olumlu anlamda salladı. Tam dolabı açtığım sırada kapı çaldı doruk ben bakarım diyip çıktığında sandviç için malzemeleri tezgaha çıkarıp. Domatesleri yıkamaya başladım

"ablaa baksana bir" doruk bağırınca ellerimi kurulayıp kapıya gittim
"kim gelmiş"
başımı kaldırıp baktığımda tekrar onu gördü gözlerim arkasında bir adam daha vardı. "merhaba " dedi soğuk sesiyle. Ardından elini uzattı,

"ben Alaz, Alaz Burak Çağlayan".

Onun burada ne işi vardı. Tepkisizce yüzüne baktım bir süre sonra Doruk'un koluma dokunmasıyla irkildim.

"Abla"

Gözlerine döndüm tekrar. Bir insana bakarken tam göz bebeğinin içine bakıyordu dünden beri dikkatimi çekmişti.

Ama garip bir şeyler vardı yinede. Gözleri,
Ölü bir ruhun parçası gibi soğuk bakıyordu.
Bir insan hem buz gibi soğuk hemde alev kadar sıcak bakabilirmiydi ki?

bunu ancak 'yaralı bir ruh' yapabilirdi.

Gözlerini kısarak elini hatırlatırcasına hareket ettirdi.

Elim elini sıktı.

"Sare, Sare Aral"

Senin sonun olmaya geldiğimi zannederken, seninle birlikte sonsuzlukta kaybolmaya geliyorum.





















Yangınlar Bize Mi Ağlar?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin