G.G. ~ 3

2K 64 19
                                    

Uyandığımda hava epey kararmıştı. Buradan nasıl geri dönecektim? Telefonu elime alıp taksi numarası aradım ama yoktu. Rehbere baktığımda sadece üç kayıtlı kişi dikkatimi çekti; Ezgi, Berk ve Serdar. Berk'i aradıktan sonra beklemeye başladım. Telefonu ilk çalışlarında açtı.

''Göksu!'' Sesi oldukça sinirli gibiydi ama haklıydı. Ben, Berk'e o kadar sesli mesaj bıraksam ve Berk cevap vermezse oldukça uzun süre trip atardım.

''Berk beni uçurum kenarından gelip alır mısın?'' sesimin masum çıkmasına dikkat etmiştim. Bu ses tonumda bana hayır demezdi.

''Geliyorum ama senin orda ne işin var? Neden ortalıkta yoksun? Üvey ailen ner-''

''Gelecek misin?'' sözünü kesmiştim daha fazla soru sormasını istemiyordum kendimi de iyi hissetmiyordum zaten.

''Bekle.'' dedi ve telefonu kapattı, sesinde bunu sonra görüşeceğiz tonu oldukça hakimdi. Telefonu çantanın içine atıp beklemeye başladım oldukça uzun bir süre sonra geldi. Arabadan inip bana doğru yavaşça yürüdü. Ellerini cebine koydu ve aramızda bir adım kadar bir boşluk bıraktı. Beni baştan aşağı süzdükten sonra dudağını büzdü.

''Bu sen değilsin. Makyajın akmış ve saçın dağılmış.'' dedi, haklı olabilirdi makyajım büyük ihtimalle akmıştı ve buna eş olarak saçlarımın dağıldığına emindim ayrıca sarhoştum. Ama sızıp uyandığım için kendimi daha iyi hissediyordum, yani galiba.

''Gidelim mi?'' dediğimde kafasıyla onaylayıp bana bakmadan arabaya doğru yürüdü. Ne yapma mı bekliyordun ki Berk? Arabanın yolcu koltuğuna geçtiğimde sürücü koltuğunda ki yerini aldı. Bir süre sessizce beklesek de bunun uzun sürmeyeceğine emindim. Berk göründüğü kadar sabırlı biri değildi. Bir elini saçlarına atarak karıştırdı.

''Ne zaman anlatmak istersin?'' sesi oldukça tok çıkmıştı. Cevap vermek istemesem de vücudunun yavaş yavaş kasıldığını hissediyordum.

''Uykum var.'' sesimin yorgun çıkmasına kanarak başını hafifçe sağa eğdi.

''Tamam." dedi sinirlerini kontrol etmeye çalıştığı belliydi.

Araba yolculuğu boyunca yeniden uyumuştum. Ne olursa olsun uykum birçok şeyden daha değerliydi. Berk beni uyandırdığında ağrıyan gözlerimi zorlukla açtım. Sanki göz kapaklarım erimişti ve birbirine yapışmıştı. Damağımda oluşan tat ayağa kalkma isteğimi azaltıyordu. Dudaklarımı büzüp sonun da pes ettim.

Berk uyuduğunda evden ayrılmayı planlıyordum. Uçurum kenarında olduğum süre boyunca babamın ölümüne neden olabilecek şeyleri defalarca düşünmüştüm, bunların Semih Bey'le olan bağıntıları da dahil olmak üzere ama hiçbir sonuç bulamamıştım.

''Berk kızmadan uyusam iyi olur.'' dedim yeniden uykunun arkasına saklanarak. Konuşmak istemiyordum. Bazı şeyleri anlatmaya hazır değildim.

''Uyandığında konuşacağız Göksu.''

''Sabaha kadar uyanmam, sende uyu."

''Uykum yok.'' dediğinde gözlerim istemsiz olarak açıldı. Evden nasıl çıkacaktım?

''Ağrı kesici var mı?'' dedim sesimi duyunca bana doğru yaklaştı ve tek kaşını kaldırıp öylece baktı. ''Uyandığımda kafam ağrıyacak gibi. Ayrıca şu an bile ağrıyor. ''

''Sanki bilincin iyi durumda gibi.'' dedi. Haklıydı.

Omuz silktim ''Sen git uyu.'' dedi itiraz edip yakayı ele vermektense gitmeyi tercih ettim. Evin içini oldukça iyi bildiğim için odayı elimle koymuş gibi buldum.

Geçmişin GölgesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin