G.G. ~ 14

902 37 6
                                    

"Abi! Neyin var?" küçük kız korkuyla bağırdı. Baran yatakta yatıyordu ve alnında bir bez parçası vardı. Üstüne doğru çekilmiş beyaz pike Baran'ın soluk teni ile o kadar uyumlu duruyordu ki Göksu daha fazla korktu.

Hızlı adımlarla Baran'ın odasını gezdi. Odanın duvarları hayvan fotoğraflarıyla doluydu. Baran fotoğraf çekmeyi ve resim çizmeyi çok seviyordu. Öksürük krizi geçiren Baran'ın başucunda Beren bekliyordu. Bir eliyle Baran'ın bileğini kavramıştı. Oysa sadece ateşlenmişti Baran. Dün yağmurda çok kalmıştı. Küçük kızlar abartıyordu olayı.

"Göksu abin sadece üşütmüş, korkma." dedi annesi buna rağmen Göksu içinde kocaman bir balon şişiyormuş gibi hissediyordu.

"Benim yüzümden." dedi küçük kız fısıldayarak. Göksu eve girmeme konusunda ısrar etmişti ve Baran ceketini kardeşine vermişti. Tek suçlu Göksu'ydu.

"Saçmalama ufaklık." dedi Beren. Her zaman Baran'ın sözlerini söylerdi.

"Hey! O benim sözüm." dedi Baran neşeyle. Hasta olması neşeli olmayacağı anlamına gelmezdi. Bir süre bekledi Göksu, abisinin ve ablasının kavgasını izledi. Aslında hep Beren kazanırdı.

"Biz ikiziz." dedi Beren. "Aramızda senin benim mi var?" kıkırdayarak elleriyle ağzını kapattı ve hemen ardından Baran'a sertçe baktı. "Gözlerimiz bile aynı!"

"Aman," dedi Baran. Bu kıza laf anlatamayacaktı. Bakışlarını annesine çevirdi. "Anne dışarıda çocuklar bekliyor çıkabilir miyim?"

Annesi alnındaki bezi değiştirirken başını olumsuz anlamda salladı. "Hastasın oğlum. Dinlen biraz." Bakışlarını kızların üstünde tutarak devam etti. "Siz çıkabilirsiniz."

"Hayır," Beren asla Baran'ı böyle bırakıp oynamaya gitmezdi. Kim ikizini böyle bırakabilir ki? "Çıkmayacağım ben."

"Bende." dedi Göksu. Kollarını göğsünde birleştirdi. Ağabeyi hastaydı onun dışarıda ne işi vardı?

"Anne fıstıklarımı görüyor musun?" Baran hastalığını unutup ayağa kalkmak ve kız kardeşlerine sarılmak istedi. "Abilerini yalnız bırakmıyorlar."

"Görüyorum oğlum." dedi kadın şefkatle. Beren sırıtırken Göksu'da ağabeyine bale gösterisi yapıyordu. Bale eğitimi alıyordu ve Baran hep Göksu'dan dans etmesini isterdi. Annesi Göksu'ya çocukları çağırabileceğini söyleyince Göksu koşturmaya başladı. Bir an önce çağırıp ağabeyinin yanına dönmek istiyordu.

Oyun alanına çıkınca Bora'yı gördü hemen ardından Berk ve Aras'ı. Bora yerde oturuyordu ve Berk Aras'ı kovalıyordu, Bora'nın çevresinde dönüyorlardı. Bora çimleri tek tek yoluyordu.

Küçük kız heyecanlanmıştı. Koşmaya devam ederken geldiğini çocuklar fark etti ama bir tuhaflık vardı. O kapıdan hep üç kişi çıkarlardı. Ne olmuştu birden? Aras ve Berk durmuş kızın yaklaşmasını bekliyorlardı.

Bora başını hafifçe kaldırdı. Küçük kız yine tişörtlerinden birini giymişti. Tebessüm etti Bora bu kızı ne zaman kendi kıyafetleriyle görse tebessüm ediyordu. Göksu'nun tek başına gelmesine oda şaşırmış ve ayağa kalkmıştı.

Göksu koşarken birden ayağı takıldı ve dizlerinin üstene düştü. Uzun saçları önüne savrulmuştu. Aras ve Berk panik halinde yanına doğru koşarken Bora kaşlarını çattı. Her düştüğünde yanında birileri olmazdı. Aras korkmuştu. Göksu en küçükleriydi ve en kıymetlileri. Nasıl olmuştu birden? Berk'se şaşkınlıktan aralanmış dudaklarını kapatamıyordu ve Göksu'ya doğru koşuyordu.

Geçmişin GölgesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin