1-Duygusuz!

3.4K 137 541
                                    

Beni önemsemeyen bu çocuk benim hayatımın anlamıydı.....

...

"Ben geldimm." neşeli sesle söylemiştim.

"Niye geldin?" Kapının önünde dikilmiş bana bakıyordu.

"Açlıktan ölme diye!" Neşeli halim silinmişti anında.

"Gelmen için yalvarmıyorum!" Ona  bağırmam sinirlerini oyanttığı için aynı şekilde cevap veriyordu bana.

"Komik misin?"

"Evet?" Komik olduğunu düşünüyordu ama her zaman ciddi olan yüzünde ufak bir değişiklik bile yoktu.

"Seninle uğraşamayacağım, git!"

"Ama.." daha sözümü bitirmeden kapıyı yüzüme kapattı.

Evet, tanışdırayım. Ölümüne sevdiğim, onun için canımı bile vermeye hazır olduğum çocuk. Berk..
Çok güzel bir ismi var değil mi?
Onu o kadar çok seviyordum ki. Hayatımda başka bir insanı bu kadar sevebileceğimi düşünmüyordum.
Ama tahmin ettiğiniz üzere o yüzüme bile bakmıyordu.

Ona defalarca 'seni seviyorum'desemde hiç bir zaman aşkıma karşılık vermemişti. Ama benle hala görüşüyordu ve işte....
Benim de içimde hala bir umut vardı..küçük bir umut....ve bu umut hiç bir zaman yok olmamıştı...
Boşuna umutlandığımı biliyordum çünkü onun için hiç bir şey ifade etmiyordum. Beni arkadaşı olarak bile görmüyordu. Onun için sadece onu seven zavallı bir kızdım.

Her gün evine gider temizlik gerekiyorsa onu yapar ve ona yemek götürürdüm. Aksi takdirde günlerce yemek yemezdi. Yemek yemeyi sevmiyordu ve bunu biliyordum. O yüzden zorla da olsa ona bir şeyler yediriyordum. Koca bir bebek....

Onu her gördüğümde, sesini duyduğumda gözlerimin parlaması normal miydi? Onu bu kadar sevmem peki?

...

Sabahın köründe kapı çalıyordu. Tabii ki de sabahın köründe benim evime gelen bir kişi vardı. "Benim baş belam" evet ona bu ismi takmıştım çünkü gerçekten öyleydi. Onu telefonuma bile öyle kayd etmiştim. Kapıya yaklaşıp açtım ve karşımda ağzı kulaklarında olan kızı gördüm.

"Ne var be sabahın köründe?" Aksi çıkan sesim ona en ufak bir etki bile etmiyordu.

"Dondum ya dışarda." Kızaran burnu gerçekten de üşüdüğünü gösteriyordu.

"Banane." Umursamaz bir tavırda yüzüne bakıyordum.

"Duygusuz herif!"

"Ne dedin duymadım?"

"Hiç bir şey."

"Niye geldin?" Merak etmiştim, hergün beni görmekten bıkmıyor muydu?

"Bir kerede hoşgeldin diyemez misin?" Kırgın çıkmıştı sesi.

"Hayır." Soğuk sesimi korumaya devam ediyordum.

"Ölür müsün?"

"Seni umutlandırmak istemiyorum." Yalan değildi, onu sevmeyeceğimi bilmesi gerekiyordu.

"Aman merak etme umutlanmıyorum. Seninle biz umutsuz vakayız biliyorum." Dedi gözleri hafif dolmuşken.

Herkese yeniden ve uzun bir zamandan sonra merhaba.
Kitabımız 4k okunmuş bir halde. Bunun için ne kadar mutlu ve gururlu olduğumu tahmin bile edemezsiniz.
Eee haliyle de bir düzenlemeye ihtiyacımız var. Olaylar değişmeyecek ama bazı yerlerde duygu eksikliği var. Oralara bir kaç kelime artırarak daha iyi bir hale sokacağım.
Okumak isterseniz tabii ki de izin veriyorum. Okuyabilirsiniz😌

Kapak fotosunu da değiştireceğim bu arada.

DUYGUSUZ!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin