"Ne güzel söylemiş şair; Gülmeyi çocuklar icat etti, bizler tüketiyoruz..."
....
Berk'ten:
Bir kaç gündür hastanedeydim. Doktorlar biraz daha burada kalmamı söyleyince kalmak istememiştim ama yanımda olmasını istediğim kişi de kalacağını söyleyince kalmaya karar vermiştim.
Şuan da ise telefonuyla uğraşan yeşil harelere bakıyordum. Bir kaç gündür uyumamasına rağmen hala çok güzel gözüküyordu. Gözünün hemen altında oluşmuş mor halkalar, hafif kızarmış gözleri bile onu çirkin yapmaya yetmiyordu.
Onu izlemeye doyamıyordum.Bakışlarımı ondan çekip çalan kapıya yönelttim. Kapıyı bir kaç kez tıklattı.
Yeşillerini telefonundan çekip bana kısa bir bakış attı ve 'gel' dedi kapıdakine hitaben.Kapı açılıp içeri Selim girdiğinde bütün keyfimin kaçtığını his ettim.
"Naber?" Dedi bana bakarak.
Açıkcası kibarca beni görmeye gelip nasıl olduğumu sorduğu için az da olsa yumuşamıştım.
Ve ben de ona karşı "Daha iyiyim. Sen nasılsın?" Diye sordum.
"Sevgilimi alıp gidebilirsem daha iyi olacağım." dedi Beren'e bakarak.
Gülümsüyordu...
"Gidelim mi?" Dedi ona yaklaşıp saçlarına öpücük kondururken.
Canım yanıyordu.
Bana kısa bir bakış atıp ayağa kalktı ve "Gidelim." Dedi
Dediğiyle hayal kırıklığına uğramıştım. Ben benim yanımda kalacağını düşünmüştüm. Sonuçta ben buraya geldiğimde fazla ağladığını hatta yanımda uyuyup elimi tuttuğunu biliyordum ama neden şimdi beni yalnız bırakıp gitmek istiyordu?
Kendime engel olamayıp "Yanımda kalmayacak mısın?" Diye sordum.
İçten içe kalmasını, bana sarılmasını istiyordum. Ondan başka kimsem yoktu..
"Hayır, kalmayacağım. Öptüğün kızlardan birisini çağırırsın." dedi tüm sakinliğiyle.
Derin bir iç geçirip kafamı salladım. Tabii ki de az önce saydığım şeyleri korkudan yapmıştı.Sonuçta birinden nefret etmek ayrı ölmek üzere görmek ayrı şeylerdi.
..
Tam 3 günün sonunda sıkıcı hasteneden ve huysuz hemşirelerden kurtularak evime gelmiştim. Tabii ev demek olursa..
Her taraf yanıp kül olmuştu. Eve ve maddi bakımdan çekeceğim sıkıntıya değil de orada Beren'le olan anılarımızın da kül olmasına üzülüyordum. Bana olan aşkını bile o evde itiraf etmişti.
Polislerin söylediğine göre ev bir başkası tarafından bezin dökülerek çakmakla yakılmıştı. Bana ise bir düşmanım olup olmadığını sormuşlardı. Uzun uzun düşündükten sonra beni diri diri yakacak derecede nefret eden birini hatırlamamıştım. Yani başım dertteydi.
Ben evin önünde dikilerek düşüncülere dalmışken omzumda bir el his ettim. Düşüncelerimden ayrılarak sakince başımı yana çevirdim. Elin sahibi Selim'di. Anlamaz gözlerle yüzüne bakarken
"Bir ev bulana kadar bizde kalabilirsin." dedi samimi olduğunu düşündüğüm ses tonuyla.
Beren'le aynı evde kalmak..
Kolayca hayır diyebileceğim bir teklif değildi.
"Rahatsız olmayacaksanız olur." Dedim sevincimi saklamaya çalışarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DUYGUSUZ!
RomanceOna deli gibi aşık olan bir kız ve duygusuz bir adamın hikayesi.... Duygusuz#1