Felix ile barıştığım geceden sonra aramız iyi gidiyordu hatta Felix benimle yaşamaya başlamıştı.
Şok oldunuz değil mi?
Japonya'ya gitme niyetinde olduğum için evi zaten boşaltmıştım ve Felix ile yeniden doldurdum. Evin bazı kısımlarını Felix kendi zevkine göre düzenledi. Ona hiç karışmadım ve istediği gibi hareket etmesine izin verdim.
''Hyunjin sen de bir şey söylesene.''
''Dedim ya bebeğim sen nasıl beğendiysen öyle olsun diye.''
''Hyunjin beraber yaşayacağız ve tek başıma karar veremem.''
O kadar sevimli ve minnoştu ki dayanamayıp minik bedenine sarıldım. Felix yüzünü boynuma sürttü. Gerçekten bir kediydi.
''Bana diyorsun ama senin parfümün de gayet hoş kokuyor.''
''Hiçbir koku senin kokundan daha hoş olamaz.''
Sürekli sevgilisine iltifat eden ve asla iltifat kabul etmeyen yılışık tipler gibi olmuştum ama gerçekten Lee Felix tüm iltifatları hak ediyordu.
Felix kıkırdadı ve kollarını boynuma sardı. Burnunun ucunu burnumun ucuna sürterken gülümsedi.
Şu an boş evin duvarlarını boyuyorduk ve tamamen kendi emeğimizden oluşsun diyerekten boyacı çağırmadık. Ya da çağırmalı mıydık?
Bir kere ben öyle işlerden hiç anlamam. Ruloyu rastgele sürtüyordum ve boya kovasından çıkardığımda her yere şap şap boya damlıyordu.
''Hyunjin hayır öyle değil. Ruloyu ızgaraya sürtmen gerekiyor. Bak böyle.''
Sevgilim sakince konuşarak ruloyu boya kovasına taktığımız ızgaraya sürttü. Boyanın fazla kısımları rulodan akıyordu böylece. Hiç aklıma gelmemişti.
''Vay be ne müthiş icat.''
Hayranlıkla konuştuğumda Felix kıkır kıkır güldü. Üzerimizdeki tulumlar, kollarımız, ellerimiz hatta yüzümüz bile boya olmuştu.
Acıktığımızda yemek söyledik ve mutfakta oturduk. Mutfak düzgündü en azından. Pizzalarımızı yerken ne kadar yorgun olduğumuzu fark etmiştik. Her yerimiz ağrıyordu.
''Bu evi satıp başka bir yere taşınsaydık daha az yorulurduk.''
''Hayır bebeğim bu ev mükemmel.'' Felix kolasından büyük bir yudum aldı.
''Mükemmel yapan sensin.''
''Ah Hyunjin hadi ama...'' Gülmeye başladı.
''Ne? Ciddiyim mükemmel yapan sensin Felix. Sensiz o kadar boştu ki her şey hiçbir şeyin anlamı yoktu inan bana.''
''Keşke o gün beni dinleseydin.'' Dalgınca konuştu.
''Keşke...'' Başımı eğdim.
''Ama artık bir önemi yok. İkimiz de birbirimizi anladığımıza göre aramızda bir problem kalmadı.'' Felix yanağımı öptü.
''Evet.'' Gülümsedim.
"Seni seviyorum Hyunjin."
"Ben de seni seviyorum Felix."
Yemekler bittikten sonra çalışmaya devam ettik. Felix ile kaçamak yapmak istesem de buna müsaade etmiyordu.
''Yapacak çok işimiz var ve sen oyun oynama derdindesin. Ah Hyunjin cidden...''
''Ne yapayım çok özledim seni.''
Gece olmuştu ve fazlasıyla yorulmuştuk. Yaramazlık yapmadan sakince duş aldıktan sonra kendimizi yatağa bıraktık ve birbirimizin kollarında anında uyumuşuz.
Babamı zaten tanıyordu ancak annemle de tanıştıracaktım Felix'i.
Felix'ten önce uyandım ve yan tarafımda yatan uyuyan güzeli inceledim. Uzun saçları yastığa dağılmış. Makyajsız yüzündeki çillerine baktım, çok güzeldi. Parmağımın ucuyla yüzünü sevdim. Huylanmış olmalıydı ki kirpikleri titreşti. Yavaşça açtı gözlerini.
"Günaydın." Gülümsedim.
"Günaydın. Ne kadar güzel uyandırılma şekli bu böyle. Keşke her sabah böyle uyansam." Kıkırdadı.
Elini tuttum ve parmağından çıkarmadığı homaika yüzüklerini öptüm. Aynı yüzükler bende de vardı.
"Bugün ne yapacağız?"
"Bilmem. Belki yatakta tembellik?"
"Yarının pazartesi olduğunu düşünürsek sanırım bunu hak ettik. Üstelik fazlasıyla yorulduk ikimiz de."
Felix'i kucağıma çektim ve dudaklarını öptüm. Size detayları anlatmayacağım ama muhteşem bir gün geçirdiğimizi bilin.
Ve Lee Felix'e aşık olduğumu da!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
chaotic | hyunlix
FanfictionBen Hwang Hyunjin, tek gecelik ilişkilerin adamı, sanırım aşık oluyordum. Tamamlandı. 12.09.22 - 02.01.23 Yan shipler binsung ve banginho lütfen yorumlara minsung yazmayın bir de neden yok diye sorgulamayın.