Hayat öngörülemez şeylerle doluydu.. Geçen gün rahat rahat girdiğin kapıdan bugün gergin ip gibi gireceğimi söyleseler donuk yüzle bakıp gözlerimi devirirdim herhalde. Burada olma düşüncesi midemi bulandırıyordu. Onu tekrar görmek istiyordum evet ama aynı zamanda ölümüne de korkuyordum. Hele ki kazadan sonra. Fazla abartmıştım biliyorum. Ama kimsenin benimle o üslupla konuşmasına da izin veremezdim. Ukala adam. Hâlbuki hiçte öyle bir görünüşü yoktu. Tanıyormuşum gibi..
Kolumu çekiştirerek okula sokmaya çalışan canım! arkadaşıma bakıp kolumu güçlü ellerinden kurtardım. '' Kızım sakin olsana atlı mı kovalıyor ya? ''
''Amma yavaşsın sende ne bu tavırlar ya? Görende zorla getiriyoruz zanneder'' diyen arkadaşıma göz devirmekten başka bir şey yapamadım. Zorla getiriyordu tabi. Benim zeki arkadaşım ders anlatırken rapor tutamadığı için yanında birini daha getirmesi gerekiyormuş. E en yakın arkadaş olmak bunu gerektirirmiş. Yalnız kalmak istemiyorum Gülsev sende gel dese sanki gelmeyecekmişim gibi..
'' Derse daha bir saat var yani canım arkadaşım bak salağa anlatır gibi anlatacağım iyi dinle. Senin dersinden önce bir ders daha var. Anlayabildin mi?'' Yüzüne kondurduğu gergin ifade anlasa da cevap vermeyeceğini tasdikler gibiydi.
Esra böyleydi işte.. Her işini fazla ciddiye alır , en iyi şekilde yapmaya çalışırdı. Beni deli eden bir dakikliği vardı. Randevusuna en az bir saat önceden gider , ben bekleteceğime insanları bekleyeyim diye düşünürdü. Tam tersim olan bu kadınla nasıl yakın arkadaşız anlayabilmiş değildim.
''Gülsevciğim benim bu zamana kadar zeki sandığım ama bir gram aklını kullanmayan canım dostum. Erken gelmek kötü bir şey değildir. Hem fena mı seninkini görürüz belki ha?'' Haince sırıyan Esra'nın koluna çimdik atıp okul kapısının yanında ki banda oturdum. Hiç vakit kaybetmeden yanıma oturan Esra elindeki mini kırmızı çantasından sigara ve çakmak çıkartarak önce bana uzattı. Gergindim , o yüzden elinde ki kutudan bir dal alıp dudaklarımın arasına yerleştirdim. Esra önce kendi sigarasını yaktı ardından da çakmağı bana uzattı. Kimsenin sigaramı yakmasına izin vermiyordum. Bu bana göre uğursuzluk getiriyordu. Saçmaydı biliyordum ama kendimi buna o kadar inandırmıştım ki istesem de inancımı kıramıyordum
İnce uzun sigaramı derince içime çekip gri dumanı dışarıya saldım. Bu başımın dönmesine sebep olsa da hemen ardından bir nefes daha yolladım içime. Gergindim.. ''Ee anlat sence burada mıdır ??'' diyen Esra'nın yüzüne daha da gerilerek baktım. Eğleniyordu. Bunca zamandır başıma gelmeyen , yeni yeni tanıştığım duygularım onun da garibine gitmişti.
'' Saçmalama be aklıma bile gelmedi. Hem bana ne be elin adamından''
'' Sen onu benim bakımlı külahıma anlat belki o yer canım.. Kızım ne var bunda birinden hoşlanmak suç mu? Bak bana ben her gün başkasından hoşlanıyorum. Ne oluyor sanki bir yerimden mi gidiyor. Hem sen geçen gün karşılaştık beni eve bıraktı demedin mi? Ah ah centilmen çocuk işte '' Hayretler içerisinde konuşan arkadaşımın suratına baktım.'' Beni geçen gün eve mi bıraktı ? Kızım sen nerenle dinliyorsun beni ? Az daha bana çarpıyordu dedim sana değil mi hem azıcık kalmıştı. Ya çarpsaydı ha ya ölseydim? ''
'' Abartma Gülsev araba sana dokunmamış bile. Hem ne var canım en güzel aşklar kaza ile başlar'' Elimde ki izmariti kapının yanında ki çöpe atıp okulun içine girdim. Daha fazla kalırsam ya Esra'yı boğacaktım ya da çekip gidecektim. Hemen arkamdan geldiğini biliyordum. İkinci kata çıktığımızda müdür yardımcısı İlhami hoca ile karşılaştık.
'' Hoş geldiniz hanımlar. Erkencisiniz bugün? '' İlhami hoca ile ilk muhabbetim olsa da sevecen birine benziyordu. Epey şişkin göbeği üstündeki gömleğin düğmelerini zorluyordu. Bu ona daha sevecen bir ifade katmıştı. '' Olsun hocam erken gelmek iyidir. Hem okulu gezeriz diyen Esra'nın sözleri okul müdürünü memnun etmişe benziyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaban Yeşili
Teen FictionGeriye doğru bir adım attığımda o da aynı şekilde öne doğru bir adım attı. Arkamda hissettiğim duvarla beni köşeye sıkıştırdığını anlayınca kısık sesle bir küfür savurdum. Dudağının kenarı sinsice kıvrıldı. Bu durumun içten içe hoşuna gittiğini...