Aşağıdan gelen sesle Fırat,silahını yan çekmeceden alıp,yavaş adımlarla sesin geldiği odaya yöneldi.Karanlık oda'ya girdiğinde,bir gölgeyle karşılaştı.Odayı tanıdık bir koku doldurdu.Fazla tanıdıktı.
Işık odayı aydınlattırdığı an,gölge ortadan kayboldu.Karşısında deri koltukta oturarak,elinde whiskey'le onu baştan aşağı süzen fazlasıyla tanıdığı yüzle karşılaştı.
Barış Yesari'nin ta kendisi.
Yüzünde meşhur heyecanlı ifadesiyle,Fırat'ı uzun zamandan sonra karşısında gördüğü için fazlasıyla memnundu.Görüntü de fena değildi,sakal saklamış diye kendi kendine düşündü.
"Yalnız evinde hiç buz yok,Savcı.Bilseydim,yanımda getirirdim"
Whiskey'den bir yudum alarak sırıttı.Fırat onun burda olmasından zevk aldığını belli edercesine adım adım ona yaklaştı.
"Hm...Nasıl girdin lan buraya?"
"Hayatına girdiğim gibi,dan diye"
Fırat sinirle gülerek,silahını ona doğrulttu.
"Seni vururum tam da şu an"
Barış inanmadığını bariz belli eden bir tavırla içkisini içmeye devam etti.
"Böyle mi karşılıyorsun sen misafirlerini ? Kaba kaba konuşmalar,silah doğrultmalar...Hiç nazik değilsin"
"Nazik tavır mı görmek istiyorsun sen?"
Barış kafasını "evet" anlamında sallayarak,gözlerini merakla ona dikti.
"Kalk ayağa...KALK"
"Aov,sinirlendi"
Fırat'ın emir vermesine karşılık vererek,ayağa kalktı.Elindeki içki'yi Fırat'a uzatarak teklif etti.
"Bir yudum içsen iyi ge-"
Cümlesini tamamlamasına izin vermeyerek,elindeki içki'yi eliyle vurarak kenara fırlattı,bardak kırılması sesi tüm odaya yayıldı.Barış dudaklarını büzerek bozulduğunu belli eden ifadeyle Fırat'a baktı.
"Neden geldin?"
"Burdan geçiyordum da,uğrayayım dedim."
Fırat,Barış'ın yakasından tutup sertçe itti onu."Barış...Sabrımı zorlama.Neden burdasın?"
Barış sırıtmakla yetindi.Sabrını tam da zorlamak istediğini belli eden bir ifade yayıldı yüzüne."Ne yapabilirsin ki?"
Fırat,onun dudağının yukarı doğru kıvrıldığını görür-görmez,kısa bir bakış attı oraya.Sonra yüzüne soğuk bir ifade yerleşti.
Fırat,Barış'a doğrulttuğu silahı aniden onun yüzüne doğru götürdü.Sakin şekilde silah'ı yüzünde gezdirdi,özlemini giderircesine.Barış bu ani hamleyle irkilse de,silahın yüzünde gezinmesine izin verdi.Soğuk metal tenine dokunduğu an gözlerini kapadı.Buz kesilmişti.Fırat'ın ne yapacağını kestiremediği için içinde korku olsa da,duyduğu heyecan ve adrenalin korkunu bastırıyordu.
Hareketlerinin Barışta yarattığı etkiyle sırıttı Fırat.Hala demek....
Silah'ı dudağının kenarına getirerek,orda durdurdu.Nefesine,daha doğrusu nefessizliğine odaklandı.Gözlerinin kapalı olmasını fırsat bilerek,onu inceledi.Uzun deri ceketi,parmaklarındaki metal yüzükler,geriye yaslanan ıslak saçları...Çizgileri hala çok güzeldi.Bakmaya doyamıyordu ona.
"Barış...Niye geldin?"
Fısıltısı tüm odayı kaplarken,Barış hipnotize olmuş halde cevap verdi.
"Seni görmeye geldim"
Fırat aldığı cevapla tatmin oldu.Silah'ı yüzünden indirerek,Barış'ın hassas olduğu boyun kısmında gezdirmeye başladı.
"Geldin,gördün işte.Ama hala burdasın?"
Delirtici yavaşlıkla hareketlerini Barış'ın boynunda devam ederek,sorularını sormaya devam etti.
"Beni tutuyorsun.Bıraksan,gideceğim ben"
Fırat yüzünü onun yüzüne,nefeslerini hissedecek kadar yaklaştırdığında durdu.
Loş ışıklar eşliğinde Barış Yesari,başka güzeldi.Silah'ı boynundan çekerek,Barış'ın yan kısmına doğrulttu.Dudağını boynuna götürerek,Barış'ı kendinden geçmesini sağlayacak dokunuşlarda bulundu.Barış hissettiği sıcak tenle irkilse de,hissettiği zevk onun hareket etmesini engelliyordu.
"Ben mi tutuyorum seni,hm?"
Tenini dudaklarıyla buluşturan Fırat,Barış'ın sigara,alkol ve tatlı karışımı kokusunu da içine çekmeyi ihmal etmedi.Seviyordu bu kokuyu.
"Fırat,dur"
"Durmamı istemiyorsun"
"Hayır,istiyorum"
Dudaklarını onun dudağına getirdi.Teninden ayırdı dudaklarını.Bir süre baktı ona.Yüzündeki o ifade gitmişti.Gözlerini açtı.Barış gözlerindeki parlaklıkla ona baktı.
"Ağlıyor musun sen?"
Yüzünde tebessüm oluşan Barış,Fırat'ın mavi gözlerine baktı.Hissettiği açlık ve özlem fazlaydı.Ama gitmeliydi.Kafasını "hayır" anlamında sallayarak,yanıt verdi ona.
"Iyi gördüm seni ha.Sakal falan bırakmışsın,bir de.Ama yakışmış."
Fırat Barış'ın o an yaşanmamış gibi tavırlarını hayretle izledi.Ama bir şey söylemedi.
"Geç olmuş.Gitmem lazım,size iyi geceler sayın Savcım."
Fırat bir şey söylemeden,siyah koltuğun yanında duran masadaki içkiye yöneldi.Bardağa doldurduktan sonra,içkisinden bir yudum aldı.Barış'ın bir şeyler beklediğini belli eden ifadesini izledi,eğlenerek.
"Şimdilik gidiyorsun.Ama yine geleceğini ikimiz de biliyoruz,Barış Yesari.Bana yine geleceksin.Ben de burda,bu koltukta,seni bekliyor olacağım."
Yüzündeki sırıtmayla cevap verdi ona.Barış gözlerini ondan ayırmadan,sinirini belli eden gülümsemeyle,ona baktı.
"Bardağımı kırmasaydın,birlikte içebilirdik."
Dramatize ederek etrafındaki bardak kırıntılarını ve dökülmüş whiskey'i işaret etti.
"Bir dahakine böyle bir muamele istemiyorum."
"Muameleden gayet memnun gibi görünüyordun,yanlış mıyım?"
"Bir kısmından,tatmin olmuş olabilirim."
Son kez gülümseyip,odadan çıktı.
Fırat'sa onun gidişini izleyerek bir yudum daha aldı.Sırıtarak,kafasını salladı.
"Uslanmazsın sen."
Yeni chapter ne zaman gelecek diye sormayın,çünkü bu bir oneshot ve ilham gelince yazdığım bence ortada :)) <3 umarım beğenirsiniz