Saat akşam 9'u geçiyordu,Fırat "Bir içki ısmarlarsın artık" diye mesaj aldığında.Barış,üzerinden 2 hafta geçmesinden sonra böyle bir mesaj atmıştı.Fırat bu kadar kısa sürede onun kendisiyle buluşmak istemesine şaşırmamıştı."Bekliyorum" diye cevap yazdı.
Bar kısmında hazırladığı Scotch'u elinde,camdan misafirini sabırsızlıkla bekliyordu.
Gölgeler içinden üşüdüğünü bariz belli eden deri ceketine sıkı sarılması ve muhtemelen hava durumu yüzünden savurduğu küfürlerle evine doğru gelen misafirini izledi.Scotch'tan bir yudum daha aldı,masaya bırakıp kapıya doğru ilerledi.
Kapıyı açtığında karşısında soğuktan yüzü kızarmış,elleri titreyen,yüzünde memnuniyetsiz ifadeyle Barış duruyordu.Biraz onu baştan aşağı süzdükten sonra içeri davet etti.
"Buyur"
"Hiç içeri davet etmeyeceksin sandım.Ulan sabah bu kadar soğuk değildi be,dondum resmen"
Ses tonundaki şikayet ve ısınmak için ettiği hızlı hareketlerle çok tatlı bir görüntü vardı Fırat'ın karşısında.Şömine'ye doğru ilerlerken üzerindeki deri ceketi çıkarttı,ellerini uzatarak ateşten gelen sıcağın kendisini kaplamasına izin verdi.
"Biraz da olsa ısındım.Naber?"
Fırat şömine'nin tam karşısında olan koltuğun kenarına yaslanarak onun izledi.
"Iyiyim.Sen nasılsın?"
"Ben...Sıkılıyorum.Öyle oturuyordum,sonra dedim ki Fırat'ın bana kırılmamış bir bardakta içki borcu vardı,ona gideyim dedim."
Şömineden uzaklaşarak Fırat'a doğru gelmeye başladı.Gözlerini dudaklarında sabitledikten sonra sözüne devam etti.
"Borcunu ödersin,değil mi?"
Fırat'ın aniden olduğu yerden doğrulmasıyla Barış'ın bedeniyle kısa bir temasta bulundu.Barış'ın nefesini tutmasına sırıtan Fırat,masa üzerinde duran scotch'ı alıp,onun yanına geldi.Elindeki içkiyi ona uzattı.
"Iskoçyadayken yapmayı öğrenmiştim.Çok güzel de yaparım.Ama tek yudumla içmemeye çalış,yakar da biraz.Fazla acıtır."
"Wow,çok iyiymiş.Senin yapamadığın bir şey var mı acaba,gerçekten merak ediyorum"
Elinde içkisiyle karşısında duran güzel adamı izledi.
"Vardır elbet"
"Ayrıca,acıtsın.Acıyla aram pek kötü sayılmaz.Bilirsin sen"
Neyi kastettiğini gayet iyi anlayan Fırat sessiz kalmayı tercih etti.Barış scotch'tan bir yudum aldı,boğazında beliren keskin acıyı hissederek gözlerini kapadı.Gözlerini tekrar açtığında onu kararmış gözlerle izleyen Fırat'a baktı.Barış,dudaklarını yalayarak ona bakmaya devam etti.
"Tadı güzelmiş.Sert,keskin ve acı.Tam da aradığım bir tat.Teşekkür ederim,Yüce Savcım."
Barış'ın ona her "Yüce Savcım" dediğinde içinde beliren zevk,bambaşka bir boyuttaydı.Bunu bilerek söylediğine de emindi.Yeniden koltuğun kenarına yaslanarak içkisini içmeye devam etti.
"Rica ederim.Umarım tatmin olmuşsunuzdur,Barış bey?"
Yüzündeki pek masum olmayan gülümsemeyle elindeki içkiye,daha sonra Fırat'a baktı.
"Pek olamadım aslında.Bu scotch'un tadını daha iyi yapacak bir şey var bence."
Fırat'a doğru ilerleyerek tam karşısında durdu.Iki parmağını içkiye bandırdı.Fırat'ın meraklı bakışlarıyla birleşti gözleri.Parmağını dudağının sol kısmından,boğaz kısmına doğru götürdü,izi çizdikten sonra parmağını emerek Fırat'a sabitledi gözlerini.
Boğaz kısmından teninin tadına bakarcasına,o yerleri öpmeye ve emmeye başladı.Yukarıya doğru yavaş hareketlerle dudağını teniyle buluşturdu,izini bırakarak.Fırat,kendinden geçmiş halde gözlerini kapatmıştı.
Dudak kenarına geldiğinde ordaki scotch'u emerek,dudağına yöneldi.Aniden dudağına yapışmasıyla,Fırat'ın kucağına yerleştirdi kendisini.Fırat,Barış'ı belinden kavrayarak,kendisine doğru çekti ve öpüşmelerini sertleştirdi.Barış'ın kısık inlemeleri odayı doldururken,saç tutamlarını çekiştirilmesiyle hırıltıya benzer ses çıkaran Fırat,bu anda sonsuza kadar kalmak istiyordu.
Nefessizlikten dolayı geri çekilen Barış,derin bir nefes aldı.Fırat gözlerini açarak,Barış'ın kızaran dudaklarına baktı.Elini orada gezdirirken sorusunu sordu.
"Nasılmış tadı? Daha iyi yapabildi mi?"
"Tarifedilemez.Galiba ben scotch'u böyle içmekten daha çok zevk aldım."
Fırat başını sallayarak,gözleri parlayan güzel adama baktı.
"Sen uslanmazsın."
Kulağına eğilerek fısıltyla cevap verdi."Yüce Savcım,becerilerinize şüphem yok.Bence beni uslandırabilirsiniz.Tabii yanıla da bilirim."
Kendisine meydan okuyan gözleri izledi Fırat.Barış'la küçük oyunlar oynamayı severdi.
"25 haziran'a beni yeniden götürür müsün,Yüce Savcım?"
25 Haziran gecesi...Bunu her şeyden çok istiyordu.Barış'a doymak istiyordu.O gün doyduğu kadar doymak istiyordu.
"Götürürüm,Barış Yesari."
Ikisi de bir birilerine sırıtarak,şehvet ve istek dolu gözlerle baktı.Gece daha uzundu.
Aslında yeni chapter yazmak aklımdan bile geçmiyordu.Ama bazen insan yaşamak isteyip de yaşayamadığı şeyleri bu yolla ifade etmeyi tercih ediyor.Bu da bir nevi ilham oldu :) umarım beğenirsiniz