Barış'ın evinin karşısında duruyordu.Ne kadar zamandır orada öyle durduğunu hatırlamıyordu ama hissettiği duyguyu anlıyordu.O mesajı aldığında hissettiği zafer hissinden geriye bir şey kalmamıştı.Içinde uzun zamandır hissetmediği tedirginlik vardı.
Ya bitirmek isterse?
Biraz daha burda kalırsa,olabilecekleri düşünerek delirecekti.Onu kesin biliyordu.Daha fazla durmayıp,kapıya doğru ilerledi.Kapı aralıydı.Içeriden müzik sesi—piyano sesi geliyordu.Kapıyı yavaşça çekip,içeri girdi.
Kulağına gelen o müzikle gözlerini kapadı.O geceye dönmüş gibiydi.Ilk öpüştükleri zaman arka fonda Chopin'in bu parçası çalıyordu.Gözlerini açtığında piyano karşısında beyazlar içinde oturan Barış'ı izledi.
En güzel haliyle karşısındaydı.
Geldiğini farketmişti Barış.Çünkü ona doğru yaklaşıp,yanında oturduğunda irkilmedi.Aksine keskin sigara kokusunun burnuna dolmasıyla huzurla gözlerini kapadı ve o geceye şahit olan müziği çalmaya devam etti.Hissettiği özlem ve bunu hissetmenin verdiği hayal kırıklığını müzikle bastırmak istercesine piyano dillerine basıyordu.
Fırat sakince onun bitirmesini bekledi.Bu anı izlemek yüce bir şeydi Fırat için.Barış'ı izleyebilecek tek kişi olmak onun için her şeyden öteydi.
Müzik kesildi.Fırat elini sakince Barış'ın yüzüne götürdü.Teniyle temas ettiği an Barış yüzünü onun eline yasladı.Fırat nefesini tuttu.Onun aksine Barış bir iç çekti.
Hiçbir zaman ona karşı gelemeyeceğini idrak etmek çok ağır geldi o an.Hissettiği bu duygularla bunu başaramayacaktı.Işin en kötüsü bunu yapmak istememesiydi.Ne kadar acı çekse de,bu hissedeceği o nirvana için değerdi.
Fırat için değerdi.
"Özür dilerim."
Barış kendisinin bile zor duyacağı şekilde hüzünle güldü.Fırat'a baktı bir anlık.Elini yüzünden indirdi.Ayağa kalkarak merdivenlere doğru ilerledi.Fırat onun arkasından gitti.Nereye gittiğiyle ilgili tahmini mevcuttu.
Barış havuzun karşısında durdu.Fırat'ın gelmesini bekledi.
"Neden buraya geldik?"
Yüzünü ona doğru,arkasını ise havuza çevirdi.Yüzünde gülümsemeyle,elini etraflarına uzattı ve kendisini bu soğuk gecede havuza attı.Fırat bunu beklemediği için ani refleksle onun arkasından havuza atladı.Suyun altında onun kolunu kavrayıp yukarı doğru çıkardı.Adrenalinden hızlı şekilde nefes alıp veriyordular.Fırat elini onun yüzüne götürerek heyecanlı şekilde tepki verdi.
"Ne yapıyorsun,Barış? Bu soğukta havuza girilir mi,hastalanacaksın."
Barış buna cevap vermedi,sadece titremeye başladı.Fırat,titrediğini farkedince,elini onun yüzünde ısıtmak maksadıyla gezdirdi.Yanağına getirince,okşamaya başladı.Adrenalin hissi gitmişti.Parmağını ıslak dudaklarına götürdü.Bir birilerinin gözlerine bakmaya başladılar.
"Bitireceksin sandım...Bunu gerçekten düşündüm,Barış."
"Neyi anladım biliyor musun,Fırat?"
Fırat kafasını soru sorarcasına çevirdi.
"Senden hiçbir zaman gidemeyeceğim ben.Ne yaparsan yap.Ne kadar acı versek de bir birimize,ne kadar ağlasam da...Olmuyor.Ben bunu yapamıyorum.Ve bu beni çok korkutuyor.Delirecek gibiyim.Her şeyi çok fazla hissediyorum.Eskisinden daha çok."
Fırat,ilk önce onun alnına dudağını bastırdı.Sonrasında yanağı,boynu,dudak kenarı.Barış elini onun ıslak saçına götürdü.Boynuna bastırdı,kokusunu içine çekti.Bir kez daha teslim etti ona kendisini.
Fırat kulağına doğru yöneldi.
"Gidemiyorsun,çünkü istemiyorsun.Delirecekmiş gibi oluyorsun,çünkü sen de en az benim kadar bu yoğunlukta boğuluyorsun."
Yüzünü ona çevirdi.Gözlerinin içine bakarak devam etti.
"Ama ikimiz de biliyoruz ki,sen de,ben de bir birimizde boğulmayı çok seviyoruz.Buna ihtiyaç duyuyoruz...Sen bana,ben de sana."
Barış onaylarcasına kafasını salladı.Fırat yavaşça onun dudağını öpmeye başladı.Yavaş başlayan öpüşme hızlı ve sert bir hal almaya başladı.O soğuk gecenin keskinliği,aralarındaki tutku ve özlem ateşiyle bir hiç oldu.
Ikisi de açtı bu hislere.Ikisi de teslimdi bu kısır döngüye.Çünkü var oldukları sürece,bu bağlılık asla bitmeyecekdi.