Fırat ve Barış,bir birilerini sarmalamış şekilde uyuyorlardı.Barış kafasını Fırat'ın göğsüne koymuş,huzur içinde hissediyordu.
"Hayır...Nolur...yapma"
Hissettiği kıpırdamalar ve mırıldanma yüzünden uyanan Fırat,Barış'ın sayıkladığını gördü.Sakinleştirmek için elini saçlarına götürerek,okşamaya başladı.Saçlarını inatla kurutmak istemediği için biraz ıslak kalmıştı.Fırat,Barış'ın ağzından duyduğu bir sonraki kelimeyle duraksadı.
"...bırakma...lütfen...Fırat nolur"
"Barış,ne diyorsun?"
"sen...sen de bırakma beni"
Bariz şekilde kendisini bırakacağıyla ilgili kabus gördüğünü anlayan Fırat,bu sefer alın kısmında elini gezdirerek,Barış'ı kendisine daha çok çekti.Sanki bırakmayacağını ona ispat etmek istiyordu.
"Şşş,bu sadece bir kabus.Sakin ol Barış...Burdayım.Burdayız."
Fısıltıyla onu sakinleştirmeye çalıştı.Uyandırmak istemiyordu onu.Barış'ın yïzü terlemişti.Tedirginlik vardı ifadesinde.
"Hayır hayır...bırakacaksın biliyorum."
Sesinde kırgınlık vardı.Israrla neden onu bırakacağından bu kadar emin olduğunu anlayamıyordu Fırat.Neden kabus görecek kadar tedirgindi ki ?Fırat yüzündeki terleri silerek,alnından öptü onu.Kokusunu içine çekti.Çok güzeldi kokusu,doyamıyordu.
Mırıldanmaları azaldığında,Barış'ın sakinleştiğini anladı.Yağmur hala yağıyordu.Bitmeyecek gibi yağıyordu...hala.Bu gece bitmeyecek gibi geliyordu ona.Oda sıcaktı ama yine de yorganı Barış'a daha da sarmaladı.Onun sakinliğinde huzur buldu.
"Ben seni bırakamam ki."
Duymayacağından emin,fısıltıyla sözüne devam etti.
"Sen istesen bile,ben seni bırakamam artık."
Sesinde keskinlik ama bir o kadar da şefkat vardı.Barış'a daha da sarıldı.Gözlerini kapayarak,yarın'ın gelmesi ve yağmur'un dinmesi umuduyla uykuya daldı.
Çok kısa,evet.Farkındayım.Ama bu kadar yazmak geldi içimden.Gece fazla uzadı zaten.Yarın'ın gelmesi umuduyla,iyi okumalar